 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 1996/9-73
K. 1996/84
T. 16.4.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
VERGİ KAÇAKÇILIĞINA KALKIŞMAK
ERTELEME
"AHLAKİ EGİLİM" KAVRAMI
KARAR ÖZETİ :1- 3682 sayılı Yasanın 8. maddesine göre, önceki ertelenmiş mahkumiyeti "esasen vaki olmamış sayılan" sanığın bu mahkumiyeti gerekçe gösterilerek "ertelemeye yer olmadığına" karar verilmesi ve 647 sayılı Yasanın 6. maddesinden çıkarılan "ahlaki eğilim" kavramının ertelemen'ıe gerekçesi olarak gösterilmesi,
2- TCK.nun 2/2. maddesine aykırı olarak, 213 sayılıYasanın 4008 sayılı Yasanın 21.maddesi ile değiştirilen 360.maddesindeki fer'i cezalar sanığın lehine olduğu halde uygulanması yasaya aykırıdır.
(3682 s. Adli Sicil K. m. 8)
(213 s. VUK. m. 360)
(765 s. TCK. m. 2/2)
(647 s. CİK. m. 6)
Vergi kaçakçılığına kalkışma suçundan sanık Nurettin'in, 213 sayılı Yasanın 360/1-2, TCK.nun 59. maddesi uyarınca, 31.218.750.- lira ağır para cezası ve 25 gün süreyle meslek, sanat ve ticaretten yasaklanmasına, kararın gazete ilanına ilişkin, (Kaman Asliye Ceza Mahkemesi)'nce 8.12.1994 gün ve 112/193 sayı ile verilen kararın, sanık tarafından temyizi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nce, 10.10.1995 gün ve 1269/5261 sayı ile;
(Sair itirazlar yerinde değilse de,
1- Yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile sanığın erteleme isteminin reddine karar verilmesi,
2- Hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 213 sayılı Yasanın, 4008 sayılı Yasa ile değişik 360. maddesi ve TCK.nun 2. maddesi karşısında fer'i ceza tayini ve keyfiyetin ilanına karar verilmesi) isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise, 30.11.1995 gün ve 179/207 sayı ile;
Sanığın cezasının ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken, önceki mahkumiyeti yanında gözlenen kişiliğine göre, erteleme halinde yeniden suç işlemeyeceğine dair sanığın duruşmada gözlenen eğilim,tavrı ve durumuna davalı olarak kanaat oluşmaması gerekçe gösterilmiştir.
Sanığın önceki mahkumiyeti silinebilir olsa da, yine de mahkumiyettir. Sanık önceden suç işleyip mahkum olmuş sonra da bu suçu işlemiştir. O nedenle, yeniden suç işlemeyeceğine nasıl kanaat oluşabilir.
Bu nedenle, sanığın eski hükümlü olması, duruşmada gözlenen kişiliği, ahlaki eğilimlerine göre, erteleme halinde yeniden suç işlemeyeceğine dair kanaat oluşmadığından ertelemeye yer olmadığına,
Yeni Yasa hem lehe, hem aleyhe ise, en lehe yasa uygulanmalıdır.
4008 sayılı Yasa leh ve aleyhe değişiklikler içermektedir. Zira, eski Yasada 1 ay - 1 yıl hürriyeti bağlayıcı ceza ve yasaklama öngörülürken, yeni Yasa 3 ay - 1 yıl hapis cezası öngörüp, fer'i ceza ve ilanı kaldı rmıştır. Temel ceza yönünden yeni Yasa aleyhe, fer'i ceza yönünden lehedir. O nedenle, TCK.nun 2/2. maddesi uygulanamaz. Zira, hapis cezası sanık aleyhine artırılmıştır açıklamasıyla önceki kararda direnmiştir.
Bu karar da, sanık ve C. Savcısı tarafından süresinde temyiz edildiğinden dosya, Yargıtay C. Başsavcılığı'nın "bozma" istekli 29.3.1996 gün ve 9/3669 sayılı tebliğnamesiyle, Yargıtay 1. Başkanlığına gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
İncelenen dosyaya göre;
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık;
1- Sanığa hükmolunan cezanın ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olup olmadığı,
2- 4008 sayılı Yasa ile değişik 213 sayılı Yasanın 360. maddesi hükmü karşısında sanığa fer'i ceza tayin edilip edilemeyeceği hususlarındadır.
1- Yerel Mahkeme, sanığa tayin edilen cezanın ertelenmesine yer olmadığına karar verirken; "Sanığın tekerrüre ve T.C. Yasasının 95/2. maddesinin uygulanmasına esas alınamayan sabıkasına dayanmıştır.
Erteleme, cezanın sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören yargısal bir şahsileştirme kurumudur. Bu amaçla sanığın geçmişteki hali gözetilerek gelecekte suç işleme eğilimi sezilmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Sanığın tekerrür ve T.C. Yasasının 95/2. maddesinin uygulanmasını gerektiren nitelikte bulunmayan önceki mahkumiyetini esas alan Yerel Mahkeme, cezanın ertelenmesine yer olmadığına karar vermiştir.
Sanığın ertelemeye engel kabul edilen önceki mahkumiyeti; Manisa 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 22.2.1988 gün ve 1988/140-45 sayılı kararı ile T.C. Yasasının 455/1. maddesi uyarınca ertelenmiş 3 ay hapis ve 937 lira ağır para cezasından ibarettir. Bu mahkumiyet kararının verildiği 22.2.1988 tarihinden, inceleme konusu suçun işlendiği 19.2.1994 tarihine kadar 5 sene 11 ay 27 günlük bir süre geçmiştir.
3682 sayılı Adli Sicil Yasasının 8. maddesinde; "Cezanın çekildiği veya ortadan kalktığı veya düştüğü tarihten itibaren;
Evvelce verilen ceza cinsinden bir cezaya veya daha ağır bir cezaya mahkum olunmadığı takdirde, "...hükmü veren mahkemece veya talep edenin bulunduğu yer Asliye Ceza Mahkemesince duruşma yapılmaksızın Adli Sicil'deki kaydın çıkartılmasına karar verilir. Ertelenmiş olan hükmün esasen vaki olmamış sayıldığı hallerde ise, bu tarih esas alınır..." hükmü yer almaktadır.
Bu düzenlemeye göre, sanığın önceki ertelenmiş mahkumiyeti esasen vaki olmamış sayıldığından, bu mahkumiyet gerekçe gösterilerek, sanığın cezasının ertelenmesine yer olmadığına karar verilmesi yasal değildir.
Kaldı ki, Yerel Mahkemenin son uygulamasında, 647 sayılı Cezaların lnfazı Hakkında Yasasının 6. maddesinden özellikle çıkarılan "ahlaki eğilim" kavramını ertelememe gerekçesi olarak göstermesi de yasaya uygun bulunmamaktadır. O halde, sanığın cezasının ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken gösterilen gerekçe yasal ve yeterli görülmemiştir.
2- Sanık hakkında teri ceza uygulanıp uygulanmayacağı sorununa gelince;
213 sayılı Yasanın 360. maddesinde hürriyeti bağlayıcı ceza yanında, bu kadar süreyle ticaret, meslek ve sanattan yasaklanmaya ilişkin teri ceza ve bu cezanın ilanı öngörülmüş iken, 6.7.1994 gün ve 21982 sayılı Resmi Gazete ile yayımlanarak, 1.1.1995 tarihinde yürürlüğe giren 4008 sayılı Yasanın 21. maddesi ile 213 sayılı Yasanın 360. maddesi değiştirilerek, "ticaret, meslek ve sanatın yasaklanmasına ilişkin fer'i ceza ve ilan keyfiyeti" yasadan çıkarılmıştır.
T.C. Yasasının 1. maddesinde; "Kanunun sarih olarak suç saymadığı bir tiil için kimseye ceza verilemez. Kanunda yazılı cezalardan başka bir ceza ile de kimse cezalandırılamaz" hükmü yer almaktadır. Buna kanunsuz suç ve ceza olmaz İlkesi denilmektedir.
Sanığın üzerine yüklenen fiil sabittir ve bu fiil 213 sayılı Yasanın 360. maddesinde yaptırıma bağlanan vergi kaçakçılığına kalkışma suçunu oluşturmaktadır. Fiilin işlendiği ve bozulmakla ortadan kalkan önceki kararın verildiği tarihte 213 sayılı Yasanın 360. maddesinde teri ceza ve ilan keyfiyeti yer almakta iken, önceki karardan sonra yürürlüğe giren 4008 sayılı Yasanın 21. maddesi ile teri ceza ve ilan keyfiyeti yasadan çıkarılmıştır. Böylece, vergi kaçakçılığına kalkışma suçlarında teri ceza tayini ve hükmün ilanına, kanunsuz suç ve ceza olmak İlkesi uyarınca yasal olanak kalmamıştır.
T.C. Yasasının 2/2. maddesine göre; "Bir cürüm veya kabahatin işlendiği zamanın kanunu ile sonradan neşir olunan kanunun hükümleri birbirinden farklı ise, failin lehinde olan kanun tatbik ve infaz olunur". 4008 sayılı Yasanın 21. maddesi, 213 sayılı Yasanın 360. maddesini değiştirerek, teri ceza uygulamasına ve hükmün gazete ile ilanına yasal olanak tanınmamakla, sanığın lehindedir. Bu itibarla, sanığa teri ceza tayin eden ve hükmün ilanı nı öngören direnme kararı isabetli değildir.
SONUÇ Açıklanan nedenlerle sanık ve Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları yerinde görüldüğünden direnme kararının istem gibi (BOZULMASINA), 16.4.1996 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.