 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 1996/6-2
K. 1996/33
T. 12.3.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
SANIĞIN DİL BİLMEMESİ
ÇEVİRMENLİK ÜCRETİ
KARAR ÖZETİ Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6/3-e maddesinde yer alan; "Her sanık duruşmada kullanılan dili anlamıyor ya da konuşamıyorsa, bir çevirmenin yardımından ücretsiz olarak yararlanmak hakkına sahiptir" hükmüne aykırı olarak mahkemece mahkum olan dil bilmeyen sanıktan çevirmenlik ücretinin alınmasına karar verilmesi doğru değildir.
(2709 s. Anayasa m. 90)
(765 s. TCK. m. 39)
(1412 s. CMUK. m. 406)
(6366 s. İHAHK. K. m. 1)
[İHAHK. Söz.- (4.11.1950 Ta.) m. 6/3-el
Sanıklar Puica, Manius, Anghel İon, Dimitru, Dobofan Daniel'in, TCK.nun 493/1-son, 522, 59. maddeleri gereğince 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin, (Eskişehir İkinciAsliye Ceza Mahkemesi)'nceverilen 23.5.1995 gün, 1284/387 sayılı hükmün sanıklar vekili tarafından temyizi üzerine; dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nce, 11.8.1995 gün 9664/8294 sayı ile; "Tercümana yemininin verilmemesi ve sanıkların adlarının kararda yanlış yazılması" isabetsizliğinden hüküm bozulmuş, bozmaya uyan ve bozma gereğini yerine getiren Yerel Mahkemece, 20.9.1995 gün, 750/692 sayı ile; sanıkların cezalandırılmalarına hükmolunmuştur.
Bu hükmün de, sanıklar vekili tarafından temyizi üzerine 6. Ceza Dairesi, 20.11.1995 gün, 11619/12124 sayı ile;
"Anayasanın 90. maddesinde dayanağını bulan ve 4 Kasım 1950 tarihinde Roma'da imzalanıp, 3 Eylül 1953 tarihinden bu yana yürürlükte olup Türkiye tarafından da onaylanmış bulunan "İnsan Hakları ve Ana Hürriyetlerini Korumaya Dair Sözleşmenin 6/3-e maddesinde yazılı, sanık olarak yargılanan kişinin "duruşmada kullanılan dili anlamadığı veya konuşamadığı takdirde bir tercüman yardımından meccanen faydalanmak hakkına sahiptir" hükmüne aykırı olarak, tercüman bilirkişi ücretinin sanıklara yükletilmesi yasaya aykırı olduğundan, tercüman ücreti çıkartılmak suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına" karar vermiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı, 2.1.1996 gün, 127367 sayı ile;
"Her ülke kendi ulusal mevzuatını uygulayacaktır. Yasalar, uluslararası sözleşmelere uygun hale getirilecektir. 1982 Anayasası'na göre antlaşmalar yasa gücündedir ve Anayasaya aykırılığı ileri sürülemez. Anayasada, anlaşmalara aykırı yasa çıkarılamayacağına dair hüküm olmadığından, ulusal yasalar her zaman uygulanacaktır. Sözleşmelerin doğrudan uygulanması yerine, iç hukukun sözleşme amaç ve ideallerine uyumlu hale getirilmesi ve uygulanması, hem uygulanabilirlik ve hem de diğer ülkelerin tatbikatını ortaya çıkardığı bir olgudur. Ceza Muhakemesi Usulü Kanununda yer alan bilirkişi ve yargılama giderlerine ilişkin hükümler halen yürürlüktedir. Bu hükümler değiştirilmediği ve iptal edilmediği için uygulanmaları gerekir. Mahkemece tercüman tayin edilmiş ve sanık savunmasını yapmıştır. Savunmanın yapılması ile İnsan Hakları Sözleşmesinin esas amacı yerine getirilmiştir. Tercüman masrafının sanığa yükletilmesiyle, insan hakları ihlal edilmemiştir. Sözleşmenin tamamının uygulanması yasal değişiklik yapılması zorunludur" gerekçesiyle itiraz ederek, Özel Daire bozma kararının kaldırılarak Yerel Mahkeme hükmünün doğrudan onanması talep olunmuştur.
Dosya, 1. başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Sanıkların hırsızlık suçundan cezalandırılmalarına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluş ve sübutta bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Çözümlenecek sorun, Türkçe bilmeyen sanıkların dinlenmeleri ve savunmalarını yapmaları için yardımcı olan çevirmene (tercümana), mahkemece tayin ve takdir olunan ücretin, yargılama giderleri ile birlikte sanıklara yükletilip yükletilmeyeceğine ilişkindir.
Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 15 devlet tarafından Roma'da 4 Kasım 1950 tarihinde imzalanan İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) 3 Eylül 1953 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sözleşme çeşitli tarihlerde kabul edilen ek protokollerle geliştirilmekte ve eksiklikleri giderilmektedir. İnsan hakları alanında dünyadaki mevcut sözleşmelerin en gelişmişi olan sözleşmenin 6/3-e maddesinde, "Her sanık duruşmada kullanılan dili anlamıyor ya da konuşamıyorsa, bin çevirmenin yardımından ücretsiz olarak yararlanmak hakkına sahiptir" hükmü yer almaktadır.
Adı geçen sözleşme, 19 Mart 1954 günlü Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 6366 sayılı "İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Koruma Sözleşmesi ve Buna Ek Protokolün Tasdiki Hakkında Kanunun" 1. maddesi ile onaylanmış, yasanın 2 ve 3. maddeleri ile de, 20 Mart 1952 tarihinde Paris'te bu sözleşmeye ek olarak imzalanan ek protokolün 2. maddesi, "3 Mart 1924 tarih ve 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu hükümlerinin ihlal edilemeyeceği" çekincesi (ihtirazı kayıt) ile tasdik edilmiştir.
Öte yandan, Anayasanın 90. maddesinin ilk ve son fıkralarında;
"Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak antlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır....
Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar Kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz"
Hükümleri yer almaktadır.
İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Koruma Sözleşmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 6366 sayılı Yasa ile onaylanarak yürürlüğe konulmuş ve Anayasanın 90. maddesi uyarınca yasa niteliğini kazanmıştır.
Türk Ceza Yasasının 39 ve Ceza Muhakemeleri Usulü Yasasının 406 ve devamı maddelerinde, yargılama giderlerinin kime yükletileceği ve ne şekilde tahsil edileceği gösterilmiştir. Duruşmada kullanılan dili bilmeyen sanığın, bir çevirmenin yardımından ücretsiz yararlanacağına ilişkin, "İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Koruma Sözleşmesinin" 6/3-e maddesi, genel kuralı düzenleyen Ceza Yasası ve Ceza Muhakemeleri Usulü Yasasının yanında istisna hükümdür. Adil yargılamayı gerçekleştirmek, sanığın; duruşmada kullanılan dili bilmemesi nedeniyle kendini etkili şekilde savunmaktan yoksun kalmasını önlemek amacıyla kabul edilmiştir, kutsal haklardan olan savunma hakkını kolaylaştırmak ve güçlendirmek amacı güdülmüş, sanığın duruşmada olup biteni anlaması ve kendini savunması sağlanmıştır. Yargılama dilini anlamama yanında, sağır-dilsiz gibi fiziki bir arızanın neden olduğu olanaksızlık halinde de sanığa ücretsiz çevirmen sağlanacak ve kendisini savunma olanağı tanınacaktır.
Bu itibarla; yargılamada kullanılan dili anlamayan ya da sağır-dilsiz olan sanığa, yalnız son soruşturmada değil yargılamanın tüm aşamalarında, kesin hükme kadar sağlanan çevirmen için ödenecek ücretin; mahkumiyet halinde dahi diğer yargılama giderlerine eklenerek sanıktan istenmesi mümkün olmadığından, itirazın reddine karar verilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının (REDDİNE), 12.3.1996 günü oybirliğiyle karar verildi.