 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas No : 1996/6-145
Karar No : 1996/157
Tarih : 25.6.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- SANIĞIN HAKLARI HATIRLATILMADAN SORGUYA ÇEKİLMESİ ( Olağan Kanun Yolunda Bozma Sebebi Olsa da Yazılı Emirde Bozma Sebebi Olmaması )
- YAZILI EMİRLE BOZMA SEBEBİ YAPILAMAYACAK USUL HATASI ( Sanığın Hakları Hatırlatılmadan Sorguya Çekilmesi )
1412/m.135,343
DAVA : Hırsızlık suçundan sanık zeki'nin TCY.'nin 491/ilk, 522 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 300.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin, ( Burdur Sulh Ceza Mahkemesi )'nce 18.7.1994 gün ve 612/446 sayı ile verilen kararın, temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, Adalet Bakanının yazılı emirle bozma istemi nedeniyle Yargıtay C. Başsavcılığı'nca 14.3.1995 gün ve 25731 sayı ile düzenlenen yazılı emir ihbariyesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nce, 17.3.1995 gün ve 3259/2860 sayı ile;
( Sanığın, CYUY'nın değişik 135. maddesindeki hakları hatırlatılmadan sorguya çekilmek suretiyle savunma hakkının kısıtlanması nedeniyle, yazılı emirle bozma isteğinin kabulüne ve cezanın çektirilmemesine ) karar verilmiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı ise, 1.5.1995 gün ve 25731 sayı ile;
( Yazılı emir olağanüstü yasa yoludur. Bu yasa yolunun doğuracağı sonuçlar gözönüne alındığında, çözülmesi gereken ilk konu;
Temyiz hakkını kendi iradesiyle zamanında kullanmayıp, Yargıtay'da verilebilecek kararı gözönünde buludurarak, bir noktada bu hakkı kötüye kullanmak suretiyle yazılı emir yoluna başvurmayı harekete geçirmek şekliyle sonuç almayı amaçlayan suistimali önlemek için CYUY.'nın 307 ve 308. maddelerinin kapsadığı her yasaya aykırılık nedeninin, aynı Yasanın 343. maddesine konu olabileceğinin kabul edilmezliği mi ( 7. Ceza Dairesi, 30.9.1994 gün ve 1994/7921-9214 ),
yasaya aykırılık olarak görülen her hususun yazılı emir konusu yapılarak sonuca gidileceği mi hususlarıdır.
2797 sayılı Yargıtay Yasasının 1 ve 13. maddeleri ile CYUY.'na göre; Yargıtay, adil yargıya ait karar ve hükümleri inceleyip karara bağlamakla görevli olduğundan, bunlara ilişkin başvuruları yasaya, hukuka, adalete uygunluğa göre denetlemek durumundadır. Buna göre ilk görüşe katılmak olanaklı değildir.
Olayda da ikinci görüşe uygun biçimde inceleme yapılmıştır.
Ancak, yargılamada amaç, maddi olayı meydana çıkarmak ve sanığın yüklenen suçu işleyip işlemediğine ilişkin kanıtları kişi haklarına zarar vermeden, hukuka uygun şekilde toplayıp sonuca ulaşmaktır. Ancak, sonuca varırken ferdin hakkını ve kamunun yararını özenle gözetmek zorunludur. Bu dengeyi kurarken hukukun gereklerini yerine getirmede esası kaybetmemek de gerekir. Usul hükümleri yorumlanabilir.
Maddi olayda, sanık her aşamada suçu inkar etmiştir. Hükme esas alınabilecek hiçbir beyanda bulunmamıştır.
Mahkeme, topladığı kanıtlarla maddi olayı aydınlatmış ve sanığın yüklenen suçu işlediği sonucuna varmıştır. Gerçi, CYUY.'nın 135. maddesindeki hakları hatırlatılmamıştır. Ama, toplanan kanıtlar CYUY.'nın 254/2. maddesinde gösterilen şekilde hukuka aykırı değildir. Yasanın 135/a maddesinde österildiği şekilde toplanmış herhangi bir kanıt hükümde kullanılmamıştır ) açıklamasıyla itiraz etmiştir.
Dosya, Yargıtay 1. Başkanlığı'na gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : İncelenen dosyaya göre;
Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık olağan yasa yolunda mutlak bozma nedeni oluşturan CYUY.'nın değişik 135. maddesine uygun biçimde yapılmayan sorgunun, olağanüstü yasa yolu olan yazılı emirle bozma sebebi oluşturup, oluşturmayacağı hususundadır.
Fransız Yargılama sisteminden Türk Yargılama Yasası'na alınmış bulunan ve CYUY.'nın 343. maddesinde düzenlenen Yazılı Emirle Bozma, OLAĞANÜSTÜ bir yasa yoludur.
Yazılı Emirle Bozma konusu yapılabilecek olan kararlar, Yargıtay'dan geçmeksizin kesinleşen ceza hakimliği ve mahkemesine ait kararlardır. Bu tür kararların yasaya aykırılığı ileri sürülerek, bu olağanüstü yasa yoluna gidilebilir.
Ancak, Yazılı Emirle Bozmaya konu olabilecek yasaya aykırılık halleri maddi hukuka ilişkin uygulamadaki hatalardan başka, esas ve hükme etkili olan usul hatalarıdır. Bu olağanüstü yasa yolunda, yazılı emirle bozma istemi yerinde görüldüğü takdirde, işin esas mahkemesine bırakılmaması ve Yargıtay'ın kararı bozmakla yetinmeyerek, daha az ceza verilmesi gereken hallerde bunu belirlemesi veya cezanın çektirilmemesine karar verilmesi gerekir.
O halde, temyizden geçmeyerek kesinleşen ve kesin hüküm halini almış bulunan bir kararın olağanüstü yasa yolu aşamasında denetimi sözkonusu olmaktadır.
Kesin kararın niteliği üzerinde durmak, konumuza ışık tutacağı için gereklidir. Yargılama faaliyeti bir uyuşmazlığın çözümü için yapılır. Uyuşmazlık bir kararla çözülmektedir. Bu çözümün bir noktada kesin olması yargılama faaliyetinin zaruri ve doğal bir gereğidir. Bu şekilde elde olunan kesin kararın ( Kaziye-i muhkeme ) en önemli iki özelliği, kesinliği ve değerliliğidir. Buna kısaca kesin kararın otoritesi de diyebiliriz. İşte bu özellikleri taşıyan kesin karar, olağanüstü yasa yolu olan Yazılı Emirle Bozmaya konu edildiğinde, hangi nedenler yazılı emirle bozmada esas alınacaktır. 26.10.1932 gün ve 32/13 ve 20.5.1957 gün ve 1953/5, 1957/13 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararları'nda çok özlü bir biçimde ifade edildiği üzere;
a- Uygulamadaki hatalar,
b- Esas ve hükme etkili olan usul hataları, Yazılı Emirle Bozma konusu yapılabilirler.
Böylece, olağanüstü bir yasayolu olan Yazılı Emirle Bozma müessesinin konusunu oluşturabilen yasaya aykırılık halleri, kurumun doğal gereği olarak, olağan yasayolu olan temyiz nedenlerine göre dar ve kısıtlı tutulmak suretiyle kesin hükmün otoritesi korunmuş olur.
Bu itibarla, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun duraksamasız uygulamalarına göre, sorgunun CYUY.'nın değişik 135. maddesine uygun biçimde yapılmaması olağan yasayolu olan temyizde usuli bir bozma nedeni olarak kabul edildiği halde, olağanüstü yasa yolu olan Yazılı Emirle Bozmada, korunması gereken kesin kararın otoritesi nedeniyle bozma nedeni oluşturamaz. Zira, bu aykırılık, kararın esas ve mahiyetine doğrudan doğruya ve tam etkili bir usul hatası değildir.
İnceleme konusu olayda; Yerel Mahkeme sanığın sorgusunu yapmış ancak CYUY.'nın 3842 sayılı Yasa ile değişik 135. maddesine uygun biçimde yapmamış ve kurduğu bu hüküm temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Adalet Bakanı'nın bu sebepten yazılı emirle bozma isteği Özel Dairece yerinde görülerek kabul edilmişse de, bu husus hükmün esasına tam ve doğrudan doğruya etkili, kesin hükmün otoritesini kaldıracak bir usul aykırılığı niteliğinde görülmediğinden itirazın kabulüne, Özel Daire kararı kaldırılarak, sanık Zeki yönünden Yazılı Emirle Bozma isteğinin reddine karar verilmelidir.
Karşı oy kullanan Kurul Üyeleri; yukarıda özetlenen Özel Daire kararının haklı nedenlere dayalı olduğunu ileri sürmüşlerdir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire kararı kaldırılarak, sanık Zeki'ye ilişkin 14.3.1995 gün ve 25731 sayılı Yazılı Emirle Bozma isteğinin reddine, 25.6.1996 tarihinde yasal oyçokluğuyla karar verildi.