Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 1996/3-144
K. 1996/171
T. 2.7.1996

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
KAÇAK ORMAN EMVALİ SATIN ALMAK VE BULUNDURMAK
SANIĞIN EVVELCE YÜZ KIZARTICI SUÇTAN MAHKUM OLMASI
HAPİS CEZASININ PARAYA ÇEVRİLMESİNİN ZORUNLU OLMAMASI
YÜZ KIZARTICI SUÇLAR
 
KARAR ÖZETİ: "Yüz kızartıcı suç", yasalarda tanımlanmamış olup uygulamaya bırakılmıştır. Bu suçlar, ahlak düzeninin şiddetle reddettiği, toplumun çok büyük ahlaki tepkiler gösteren suçlardır. Bu niteliklere uyan "ırza tasaddi" suçu yüz kızartıcıdır.
 
Bu nedenle, 3682 sayılı Yasanın 8. maddesinde belirlenen süre geçse bile, bu suçtan sabıkası olan, ancak buna bağlı olarak Adli Sicil'den sabıkasının silinmesi mümkün olmayan sanığa tayin edilen 30 gün hapis cezasının, 647 sayılı Yasanın 4/2. maddesine göre para cezasına çevirme zorunluluğu yoktur.
(3682 s. Adli Sicil K. m. 8)
(6831 s. OK. m. 108)
(647 s. CİK. m. 4/2)
 
Orman Yasası na aykırı davranmak suçundan sanık Mustafa'nın, 6831 sayılı Yasanın 108/1. maddesi uyarınca 1 ay hapis ve 280.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına, orman emvalinin zoralımına ilişkin, (Gediz Sulh Ceza Mahkemesi)'nce verilen 12.9.1995 gün, 137/274 sayılı kararın, sanık tarafından temyizi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 9.5.1996 gün, 3116/4507 sayı ile; hükmün onanmasına karar vermiştir.
 
Yargıtay C. Başsavcılığı, 11.6.1996 gün, 110203 sayı ile;
 
"Sanık hakkında ırza tasaddi suçundan hükmolunan 1 yıl 8 ay hapis cezası, 23.2.1985 tarihinde infaz edilmiş, Adli Sicil Kanununun 8/b maddesinde yazılı beş yıllık süre geçtikten sonra, dava konusu olan suç işlenmiştir. Sabıka kaydından silinemeyecek suçlar, Adli Sicil Yasasının 8. maddesinde sınırlı olarak sayılmış olup bu suçların kapsamı yorum yoluyla genişletilemez. Sanığın sabıkasını teşkil eden suç, bu maddede yazılı suçlardan olmadığı ve maddede belirtilen beş yıllık süre geçtiği için sabıkanın silinmesine ilişkin koşullar oluşmuştur. Bu nedenle, sanığa hükmolunan bir ay hapis cezasının, 647 sayılı Yasanın 4/2. maddesi gereğince para cezasına çevrilmesi zorunludur" gerekçesiyle itiraz ederek, Özel Daire onama kararının kaldı rılıp hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
 
Dosya; Yargıtay 1. Başkanlığına gönderilmekle Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
 
Sanığın, Orman Yasasının 108/1. maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasında oluş ve sübutta bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Çözümlenecek sorun, sanığın ırza tasaddi suçundan 1 sene 8 ay hapis cezasına ilişkin sabıkasının yüz kızartıcı suçlardan olup olmadığı ve yasal koşullar gerçekleştiği takdirde adli sicilden silinip silinemeyeceği, dolayısıyle sanığa son suçundan dolayı hükmolunan hapis cezasının para cezasına çevrilmesine engel teşkil edip etmeyeceğine ilişkindir.
1- 3682 sayılı Adli Sicil Yasasının 8. maddesinde; "Cezanın çekildiği veya ortadan kalktığı veya düştüğü tarihten itibaren:
 
a¾ ..........
 
b- Zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanmak, dolanlı iflas GİBİ YÜZ KIZARTICI suçlar ile beş yıldan fazla ağır hapis veya hapis cezasına mahkumiyet hariç olmak üzere, beş yıl veya daha az ağır hapis veya hapis veya ağır para cezasına mahkumiyet halinde diğer bir cürümden dolayı beş yıl içinde,
 
c-    ..........
 
d-    .......... 
 
Evvelce verilen ceza cinsinden bir cezaya veya daha ağır bir cezaya mahkum olunmadığı takdirde ilgilinin, C. Savcısının veya Adalet Bakanlığı Adli Sicil İstatistik Genel Müdürlüğü'nün talebi üzerine hükmü veren mahkemece veya talep edenin bulunduğu yer Asliye Ceza Mahkemesince duruşma yapılmaksızın Adli Sicil'deki kaydın çıkartılmasına karar verilir. Ertelenmiş olan hükmün esasen vaki olmamış sayıldığı hallerde ise, bu tarih esas alınır..." hükmü yer almaktadır.
 
Maddenin (b) bendinde yer alan GİBİ sözcüğü, benzetme edatı olup maddede örnek olarak sayılan suçların dışındaki yüz kızartıcı suçların da, sayılan suçlara ilavesi gerektiğini belirtmek amacıyla kullanılmıştır. Mevzuatımızda yürürlükte olan veya yürürlükten kalkan birçok yasa ve yasa hükmünde kararnamede; "ve benzerleri" anlamında "gibi" sözcüğü kullanılmıştır. Örneğin, 1961 Anayasası'nın 68/2; 1982 Anayasası'nın 76/1; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48; 306 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 9/7; 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 11; 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunun 7/B, Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 7/c, Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 1, (657 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanacağı kabul edilmiştir). 1803 sayılı Cumhuriyetin 50. Yılı Nedeniyle Bazı Suç ve Cezaların Affı Hakkında Kanunun 20 (647 sayılı Yasanın 7/b maddesinde yazılı suçlara ilişkin sabıka kayıtlarının Adli Sicil'den çıkartılmayacağı hükme bağlanmıştır), 442 sayılı Köy Kanununun 33/5, Medeni Kanunun 131, (Terzil edici cürüm denmiştir) 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 1 1/b-2, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun 8/h, 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 5; 2908 sayılı Dernekler Kanununun 4/2-a maddelerinde bu ibareye yer verilmiştir. Bu hükümler de, Yasa koyucunun iradesinin sınırlı sayma olmayıp "gibi" denilmek suretiyle diğer yüz kızartıcı suçların da madde kapsamına dahil edilmesi gerektiğini göstermektedir.
 
Ayrıca, TBMM.'nin 12 Mayıs 1937 gün, 991 sayılı Yorum Kararında;
 
"1- Memurin Kanununun 4. ve 49. maddelerinde yazılı olan muhilli haysiyet ve namus cürümleri tabiri mutlak olup ne bu kanunda ve ne de diğer kanunlarda hangi cürümlerin muhilli haysiyet ve namus olduğunu gösteren bir kayıt ve saharat bulunmadığı gibi bu hususta kazai bir içtihat da bulunmamasına;
 
2- 2071 sayılı Kanunda sayılan cürümlerin muhilli haysiyet ve namus olduğunun kabulü zaruri olsa dahi bu kanunda tadat edilmeyen diğer ceraim ve ef'al muhilli haysiyet ve namus mefhumu içerisine girebileceğinden muhilli haysiyet ve namus ef'alin yalnız bu cürümlere inhisar ettirilemeyeceği tabii bulunduğuna;
 
3- Kanunen memnu olan ve bir suç teşkil eden her hadise esas itibariyle failin haysiyetiyle alakalı olmakla beraber muhitin ve içtimai sebeplerin tesiratına tabi olan muhilli haysiyet ve namus fiillerde sebep, saik ve zaman değişmekle de telakki farkları hasıl olabileceğine göre bu nevi fiilleri vazıı  kanun tayin ve inhisar ifade edecek tarzda tadat etmesi doğru olamayacağına ve binaenaleyh kanuni ve inzibati bakımdan suç sayılabilecek fiillerin, bu amiller her zaman gözönünde bulundurularak bir neticeye varılmak üzere, takdiri vaziyete bırakılması maksadı temine daha ziyade yarayacağına;
 
Binaen muhilli haysiyet ve namus tabirinin tefsir mevzuu olamayacağına ve bu mefhumun kanunu tatbik ile mükellef olan salahiyetli mercilerin takdir ve içtihatlarına bırakılması muvafık olacağına" karar verilmiştir.
 
"Öte yandan, 3682 sayılı "Adli Sicil Yasası" TBMM. Genel Kurulu'nda görüşülürken bir milletvekili, Yasanın 8/b maddesi ile ilgili olarak; "Buradaki "gibi" sözü, yoruma müsait bir söz olup, bazı suçlar buna benzerdir görüşü hakim olmakta ve bir takım insanlarımız da mağdur olmaktadır. Şimdi bu rahatsızlık sürdürülmektedir. Yani burada "gibi"kelimesi olunca, bunun devamında başka suçlar da gelecek anlamı çıkmaktadır" demiş, maddede yer alan "gibi" sözcüğüne açıklık getirecek düzeltme ve düzenleme yapılmasını istemiştir. Ancak TBMM., bu düşünceye itibar etmemiş, Adalet Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu'nun kabul ettiği metni aynen kabul ederek bu konudaki, önceki görüş ve düşüncelerini aynen devam ettirmiştir.
 
o halde; yasa maddesinde bir takım suçlar sayıldıktan sonra ". gibi suçlar" ya da "...benzeri suçlar" denildiği takdirde, maddede yazılı suçların benzerlerinin neler olduğu veya "...gibi yüz kızartıcı suçlar" denildiğinde maddede sayılmamış olan diğer yüz kızartıcı suçların neler olduğu yasaları uygulamakla görevli yargı organlarınca saptanacak ve Yargıtay tarafından uygulamada birlik sağlanacak biçimde denetlenecektir. Aksi halde; yani hükmün maddede sayılı suçlarla sınırlı tutulması halinde metne aykırı olarak hem yasanın tek tek sayma yöntemini yeğlediği gibi yerinde olmayan bir sonucuna ulaşılacak, hem de tüm metinlerde yer alan GİBİ sözcüğünü yasa koyucunun yersiz ve anlamsız tekrarladığı belirlenmiş olacaktır ki, buna yasal ve hukuksal imkan görülmemiştir.
 
3682 sayılı Yasanın 8/b maddesinde; "gibi yüz kızartıcı suçlar" denilmek suretiyle, maddede sayılan suçların yüz kızartıcı suçlar olduğu belirtilmiş ve diğer yüz kızartıcı suçların da maddede örnek olarak sayılan yüz kızartıcı suçlarla birlikte değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmiştir.
 
Ceza Genel Kurulu'nun 9.3.1987 gün, 608/107 sayılı kararında, Adli Sicil'den silinemeyecek suçların, 3682 sayılı Yasa ile yürürlükten kaldırılan ve bu Yasanın 8. maddesine benzer hüküm içeren 647 sayılı Yasanın 7. maddesinde sınırlı olarak sayıldığı ve genişletilemeyeceği kabul edilmiş ise de, yukarıda sergilenen açıklamalar karşısında bu görüşten dönülmüştür.
 
2- "Yüz kızartıcı suç", yasalarda tanımlanmamış ve tek tek sayılmamıştır. Toplumun yapısına göre zaman zaman değişikliğe uğrayan bu suçların tek tek sayılması da olanaksızdır. Yasalarda, birtakım suçlar sayıldıktan sonra "...gibi" denilmek suretiyle diğer yüz kızartıcı suçların neler olduğu uygulamaya bırakılmıştır.
 
Yüz kızartıcı suç, kişiyi toplum nazarında küçük düşüren suçlardır. Küçük düşme, utanma, kişiden kişiye değişmektedir. Toplumların değer yargıları da farklıdır. Değerlendirmede subjektif değil objektif ölçüler dikkate alınmalıdır. Suçun niteliği, saik ve sonucu, suçun işlenme koşulları ve zamanı değerlendirilmelidir. Yüz kızartıcı suçlar, ahlak düzeninin çok şiddetle reddettiği toplumun çok büyük ahlaki tepkiler gösterdiği suçlardır. lrza tasaddi suçu, bu nitelikleri taşıyan suçlardan olması nedeniyle yüz kızartıcıdır.
 
3- Maddi olayda sanık, kaçak orman emvali satın alarak evinde bulun-durmuş ve Orman Yasasının 108/1. maddesi ile bir ay hapis ve 280.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmıştır. Sanık, 19.7.1982 tarihinde işlediği ırza tasaddi suçu nedeniyle Gediz Asliye Ceza Mahkemesi'nce TCK.nun 415/1, 59. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasına mahkum olmuş ve 21.11.1983 tarihinde kesinleşen bu cezası, 23.2.1985 tarihinde infaz edilmiştir. Sanığın sabıkasını teşkil eden önceki ırza tasaddi suçu, yüz kızartıcı suçlardan olması nedeniyle 3682 sayılı Yasanın 8. maddesinde belirlenen süre geçse bile adli sicilden silinmesi olanaksızdır. Bu itibarla sanığın daha önce özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkum olması ve sabıkalı bulunması nedeniyle, sonraki suçundan dolayı hükmolunan otuz gün hapis cezasının, 647 sayılı Yasanın 4/2. maddesi uyarınca para cezasına çevrilme zorunluluğu bulunmamaktadır. Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
 
Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyelerinden Türkan GUVEN;
 
"Adli Sicil Yasasının 8/b maddesine göre:
 
a) zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi "yüz kızartıcı suçlar" ile,
 
b) Ağır hapis,
 
e) 5 yıldan fazla hapis cezasına müstelzim suçlar, adli sicildeki hükümlülük kaydının silinmesinin kapsamı dışında bırakılmıştır.
 
Yüz kızartıcı suçun kavramı; 334 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 68. maddesinde mevzuatımıza konulduğu, 1961 Anayasası'nın 68. maddesinde, 1982 Anayasası'nın 76. maddesinde yer aldığı görülmektedir. Anayasadan başka Milletvekili Seçimi Kanununda, milletvekili seçilmeyeceklerden bahsederken "zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlardan birisiyle mahkum olanların milletvekili seçilemeyecekleri belirtilmiş 1803 sayılı Af Yasasında, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48/5. maddesinde, 98/B maddesinde aynı hükme yer verilmiştir.
 
Maddelerdeki "gibi" edatını koymakla, metinde tadat olunan suçlarla birlikte nitelikleri ve kanuni unsurları bakımından onlara benzeyen diğer bir takım yüz kızartıcı suçların da bulunduğu sonucuna varmak mümkün değildir "gibi" edatı sayılan suçlara münhasırdır, maddedeki yüz kızartıcı suçlar tadadi olarak sayılmıştır. Bunun dışındaki yüz kızartıcı suçlar madde kapsamı dışında bırakılmıştır.
 
Kanunda "yüz kızartıcı suç" diye bir ayırım yapılmamıştır. Öte yandan, yüz kızartıcı suç ayırımında uygulanan ölçü;şahsa, zamana, mekana göre değişen bir keyfiyettir.
 
Kanuni ve mantıki dayanaktan yoksundur. Esasen ahlak kurallarına aykırı sözler, davranışlar, işlenen tüm suçların ahlaka aykırı olduğu dolayısıyle hiçbir ayırım yapmaksızın "yüz kızartıcı olmak" vasfını taşıdığını söylemek mümkündür. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 12.5.1937 sayılı Tavzih Kararında bu suçların neler olduğu mahkemelerin takdirine bırakıldığı belirtilmiştir. Ancak, "gibi" sözcüğünü sayılan suçlarla sınırlı tutarak hükümlü lehine yorum yapmak modern infaz sistemine göre uygundur, adabı umumiyeye ve aile nizamı aleyhine işlenen suçlar başlığı altında yer alan suçlardan hiçbirine Adli Sicil Yasasının 8/b bendinde yer verilmemiştir. Kanun yazı istese bu maddede "yüz kızartıcı suçlarla, 5 yıldan fazla hapis ve ağır hapis demek suretiyle yüz kızartıcı suçların değerlendirmesini tamamen mahkemelerin takdirine bırakabilirdi. Görüldüğü gibi, yüz kızartıcı suç olarak koyduğu yasaklamanın hangi suçlarla sınırlı olduğunu belirtmiştir.
 
TCK.nun 430, 414, 41 5/4-6. maddelerine mahkumiyet halinde evlenme olduğunda 434. maddesine göre "konu davanın veya cezanın çektirilmesi tecil olunur" hükmü yer almaktadır. Bu durumda, TCK.nun 415. maddesine muhalefetten mahkum olan kişi evlenme halinde cezası tecil edilerek yüz kızartıcı suç olarak kabulü halinde sabıka kaydı silinmeyecek, bu uygulama keyfiliği doğuracaktır.
 
Günümüzün ileri ceza ve infaz hukukunun en önde gelen gayesi, hükümlünün uslanmış olarak toplum içine bırakılmasıdır. Şu halde gerek ceza davasının takibinde gerek cezanın infazında gözönünde tutulması gereken husus, modern infaz sistemine göre cezası infaz edilmiş olan suçlunun, ıslah edilmiş bir kimse olarak işlediği suçun nadimi olduğunun kabulüdür. Oysa maddede öngörülen unsur ve şartların gerçekleşmesi halinde birçok suçlara ilişkin sabıka kaydının silinmesini kabul ediyoruz. "Yüz kızarcıtı suç" diye vasıflandırdığımız bazı tür suçlara ait sabıka kaydının Adli Sicil'den silinmesine imkan vermiyoruz. Bunun doğal sonucu olarak da o mahkumiyeterin suçlunun alnında ölünceye kadar bir leke olarak kalması, toplum içinde resmi görevlerde, özel sektörlerde çalışma imkanı bırakmıyoruz topluma kabul etmiyoruz. Bu modern infaz sistemi ile bağdaşmamaktadır. Bu nedenle yasalarda aynı şekilde sayılan suçlarla ilgili olarak "gibi" edatını sayılan suçlarla sınırlı olarak dar yorum yapılması gerekeceği görüşündeyim." açıklaması ile diğer üyeler de; Adli Sicil Yasasının 8. maddesinde, yüz kızartıcı suçlar sınırlı olarak sayılmıştır. Bu suçların genişletilmesi olanaksız olduğundan itirazda belirtilen gerekçeleri benimseyerek kabulü gerektiği yönünde karşı oy kullanmışlardır.
 
SONUÇ Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının (REDDİNE), 25.6.1996 günlü müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından, 2.7.1996 günü yapılan ikinci müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.
 
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Suçlar] Dolandırıcılık mı hukuki ihtilaf mı 
  • 25.04.2024 13:09
  • [Alacak tahsil] Vekalet sözleşmesinde zamanaşımı süresi başlangıcı 
  • 23.04.2024 00:24
  • [Mirasçılık] Abilerim babamı sokağa atıyor. Dedem tapuyu abilerimin üzerine yapmış. 
  • 22.04.2024 06:30
  • [Boşanma davaları] Vasi ataması hk. 
  • 18.04.2024 09:43
  • Beraat sonrası yurtdışı çıkış yasağı kaldırma sorunu 
  • 16.04.2024 15:18


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini