 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 1996/2-217
K. 1996/224
T. 19.11.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
BIÇAKLA YARALAMAK
MÜŞTEKİNİN GÖSTERDİĞİ TANIĞIN DİNLENMESİ
KARAR ÖZETİ : Müştekinin gece yalnız başına yolda yürürken, arkadan gelen iki kişi tarafından bıçakla yaralandığı olayda; sanıkların inkarı, başka tanık olmaması ve müştekinin değişiklik gösteren anlatımlarından birisinde sanıkları tanımadığı olaydan bir hafta sonra tanık İsmail'den suçluların sanıklar olabileceğini öğrendiğinibildirmesi, ceza yargılamasının "hiç bir kuşkuya yer bırakmaksızın maddi olayın ortaya çıkması" ilkesi karşısında, bu tanığın dinlenmesinden sonra sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekir.
(765 s. TCK. m. 456, 457)
Bıçakla müessir fiil suçundan sanık Ahmet'in TCK.nun 456/4, 457/1. maddeleri uyarınca 2 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, (Fatih 2. Sulh Ceza Mahkemesi)'nce 20.3.1995gün ve 1176/187 sayı ile verilen karar, sanık vekilinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesi'nce, 28.9.1995 gün ve 8228/9600 sayı ile;
"Mağdurun aşamalarda değişik beyanlarda bulunduğu gözetilerek hazırlık aşamasında 10.12.1993 günlü beyanında ve 30.11.1994 günlü duruşmadaki ifadesinde kendisini yaralayan şahısların sanıklar olduğunu, İsmail isimli şahsın söylediğini bildirmekle, İsmail'in araştırılıp tanık olarak dinlenmesinden sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, noksan araştırma ve soruşturma ile yazılı şekilde mahkumiyet hükmü tesisi" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise, 11.12.1995 gün ve 770/867 sayı ile;
"Dosya safahatı, mümasil dosyalar ve hadisenin oluş şekli göz önünde tutulduğunda; tanıklardan İsmail'in açık olmayan adresinden aranıp bulunması işin uzamasından başka bir fayda sağlamayacağı ve neticeye etkili görülmediği" gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu kararın da Yargıtay'ca incelenmesi sanık vekilince süresinde istenildiğinden dosya, Yargıtay C. Başsavcılığı'nın bozma isteyen 8.10.1996 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
İncelenen dosyaya göre;
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, müştekinin duruşmadaki ifadesinde adı geçen tanık İsmail'in dinlenmesine gerek bulunup bulunmadığı, diğer bir ifadeyle eksik soruşturma sonucu hüküm kurulup kurulmadığına ilişkindir.
Uyuşmazlığın çözümü için kanıtlara bakıldığında; sanık Ahmet'in, poliste ve duruşmada alınan savunmasının tamamen inkara yönelik olduğu görülmektedir.
Müşteki Yalçın ise, polis tarafından hastanenin acil servisinde 'alınan 17.10.1993 günlü ifadesinde, "gece saat 23.00 sıralarında yalnız başına yürürken, arkadan gelen iki şahıstan önce birinin, sonra da diğerinin kendisini sağ ve sol kalçasından vurarak kaçtıklarını, 24.10.1993 günü yine polisçe alınan ifadesinde; "kendisini yaralayanların sanık Ahmet ile Murat olduğunu, bu şahıslardan korktuğu için isimlerini bildirmediğini", 10.12.1993 günlü ek ifadesinde ise; "kendisini yaralayan şahısları tanımadığını, olaydan bir hafta kadar sonra karşılaştığı İsmail isimli kişiden, kendisini yaralayan şahısların sanık Ahmet ile Murat olabileceğini öğrendiğini" bunun üzerine daha önce tanımadığı bu kişilerden karakola giderek davacı olduğunu, aynı gün yapılan teşhiste de kendisine gösterilen kişiler arasında sanıkların bulunmadığını söylemektedir. Müşteki, bu ifadeleri arasında açıkca görülen bu çelişkili anlatımını duruşmada iki ayrı oturumda alınan ifadelerinde de sürdürmüş ve 10.12.1993 günlü polisçe alınan ifadesi okunduğunda kendisini yaralayan şahısların sanık ile arkadaşı olduğunu İsmail'den duyduğunu belirtmiştir.
Müştekinin sağ ve sol kalçasından kesici aletle yaralandığı raporla sabit olmakla beraber, polisçe alınan ifadeleri ile duruşma tutanaklarına daha ayrıntılı biçimde yansıyan çelişkili ve tutarsız anlatımları sanık aleyhine veya lehine hüküm kurmaya elverişli bulunmamaktadır.
Ceza yargılamasının amacı, hiçbir kuşkuya yer bırakmaksızın maddi gerçeğin ortaya çıkarılması olduğu ilkesinden hareketle, müştekinin ifadelerinde adı geçen İsmail'in saptanacak adresinden getirtilip dinlenilmesinden sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekir.
Bu itibarla, eksik soruşturma sonucu kurulan Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, sanık vekilin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden direnme hükmünün tebliğnameye uygun olarak (BOZULMASINA), 19.11.1996 günü oybirliği ile karar verildi.