 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 1995/9-306
K. 1995/383
T. 19.12.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
YASA DIŞI ÖRGÜT MENSUPLARINA HAL VE SIFATLAR1NI
BİLEREK YARDIM ETMEK
KARAR ÖZETİ: Sanığın, babasının isteği üzerine Siirt'ten gelen iki örgüt üyesiyle görüşüp onları bir akrabasının evine götürmek ve daha sonra çağırdıklarında okuldaki durum ve örgütsel faaliyetler hakkında bilgi vermek, bu konuda ve gönderilen bildirilerle ilgili olarak 9 günlük kısa bir süre içinde henüz kod adı dahi verilmeden pusula yazmaktan ibaret eylemi, belli bir yoğunluğa ulaşmadığı yasa dışı örgüte kesintisiz, sürekli, uzun zaman devam eden bir yardım olmadığı, örgütle organik bir bağ bulunmadığı, lojistik destek sağlanmadığı için yasadışı örgüt üyesi olmak suçunu oluşturmayıp, TCK.nun 169. maddesinde yazılı örgüt mensuplarına hal ve sıfatlarını bilerek yardım suçunu oluşturur.
(765 s. TCK. m. 168, 169)
Yasadışı örgüt üyesi olmak suçundan sanık Önal'ın, TCK.nın 168/2; 3713 sayılı Yasanın 5; TCK.nın 59. maddeleri gereğince 12 yıl 6 ay ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına ve fer'i ceza tayinine ilişkin, (Diyarbakır Bir Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi)'nceoyçokluğuyla verilen 20.11.1992 gün, 265/501 sayılı hükmün, sanık vekili tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen 9. Ceza Dairesi, 5.4.1993 gün, 406-1678 sayı ile; "eksik soruşturma" nedeniyle hükmü bozmuş, bozmaya uyan Yerel Mahkeme, 8.11.1993 gün, 473-617 sayı ile; sanığın cezalandırılmasına oyçokluğu ile karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 15.11.1994 gün, 3601 -8705 sayı ile;
"Bozmadan önce ve sonra toplanan kanıtlar, tüm dosya kapsamı ve özellikle hükme dayanak yapılan 30.4.1992 günlü kolluktaki açıklamasından, sanığın ilişkiye geçtiği çok kısa bir süre içersinde iki örgüt mensubunu babasının talimatı üzerine şehir içinde istedikleri yere götürmek ve bir kez de pusula göndermekten ibaret kaldığı anlaşılan eylemlerinin, TCK.nun 169. maddesince örgüt mensuplarına hal ve sıfatlarını bilerek yardım suçunu oluşturduğu gözetilmeden tavsifte yanılgıya düşülmesi sonucu yazılı şekilde cezalandırılması" isabetsizliğinden, "hükmün onanması" gerektiği karşı oyu ile ve oyçokluğu ile bozmuş,
Yerel Mahkeme, 12.6.1995 gün, 46-279 sayı ile;
"iddia, savunma ve dosya kapsamına göre sanık Adnan ve İzzetin ile ilişkiye girip, örgüt amacını öğrendikten sonra okulda örgüt adına faaliyette bulunmuştur. Örgüt üyelerini istedikleri yerlere götürmüş, bilgi vermek için pusulalar yazmıştır. Örgütsel faaliyette bulunması, pusulanın içeriği, faaliyetlerindeki yoğunluk ve süreklilik nazara alındığında sanığın eylemi TCK.nın 168. maddesine uygundur" gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Direnme hükmünün sanık vekilleri tarafından süresinde temyizi üzerine dosya; Yargıtay C. Başsavcılığı'nın "onama" istemli 31.10.1995 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu. Ceza Genel Kurulu'nda duruşmalı inceleme yapılacağına ilişkin yasal bir hüküm bulunmadığından sanık vekillerinin duruşma isteklerinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, gereği konuşulup düşünüldü:
Sanığın TCK.nın 168/2; 3713 sayılı Yasanın 5; TCK.nın 59. maddeleri gereğince cezalandırılmasına ilişkin hüküm, Özel Dairece; "eylemin, TCK.nın 169. maddesine uygun bulunduğunun gözetilmemesi" isabetsizliğinden bozulmuş, mahkemece önceki hükümde direnilmiştir.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluş ve sübutta bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Çözümlenecek sorun, suç vasfının tayinine ilişkindir.
TCK.nın 168. maddesinde, devlete karşı "ağır zarar tehlikesi" yaratacak nitelikteki hazırlık hareketleri özel suç tipi olarak kabul edilmiş ve cezalandırılmıştır. Silahlı çete suçu, belirtilen amaç çerçevesinde kabul edilmiş bir "zarar tehlikesi" suçudur.
Ceza Yasasının 168. maddesinde sayılan maddelerdeki suç tipleri, "amaç suçu" oluşturmaktadır. "Silahlı çete" oluşturulmasının "amaç suç" olarak kabul edilmesinin sebebi de "amaç suç tipi" ile korunmak isteyen hukuki değer açısından "ağır veyakın zarar tehlikesi" yaratıldığının varsayılması olmaktadır.
Silahlı cemiyet ve çetede amirlik, kumanda ve hususi bir görev almayan, çeteye basit şekilde katılan, gayeye ait konularda irade birliği içinde olan, çeteye iştirak ederken çetenin mahiyetini bilen ve çetenin gayelerini kendi amacına uygun görenler ise cemiyet ve çetenin sair efradıdır.
Yasanın 169. maddesinde düzenlenen cemiyet ve çeteye yardım, cephane silah tedariki ve hareketlerini kolaylaştırma suçunun oluşması için failin, silahlı çete mensuplarının eylemlerine iştirak etmeksizin, onların hal ve sıfatlarını bilerek yardım etmesi gerekir. Yardımın ne şekilde yapılacağı konusunda bir sınırlama getirilmemiş olup herhangi bir şekilde genel kast ile yapılması yeterlidir.
Maddi olayda, yasa dışı örgüt üyesi olan ve TCK.nın 125. maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilen Serhat Kod Adnan ile Ramazan Kod İzzettin, Siirt İline gelmişler, sanığın babasından ev ve otomobil temin etmesini istemişlerdir. Sanık, babasının isteği üzerine 6.4.1992 günü babasına ait taksi ile örgüt üyelerinin bulunduğu eve gitmiştir. Adı geçenleri bu evden alıp bir başka eve götürmüş, ertesi gün onların çağırması üzerine tekrar yanlarına gitmiştir. Adnan ve İzzettin, Siirt Eğitim Yüksek Okulu'ndaki örgütsel faaliyetleri ve bazı isimler vererek bu şahısların ne yaptıklarını, durumlarını sanıktan sormuşlardır. Sanık, okulda faaliyet ve sorumlu olmadığını, sorulan kişilerin kırsala çıktığını söylemiştir. Sanık, hakkındaki beraat kararı kesinleşen Tankı iki gün sonra okulda görmüş, kendisiyle temas kurmasını söylemiştir. Daha sonra Ramazan Kod
İzzettin'e bir pusula yazıp, TCK.nın 169; 3713 sayılı Yasanın 5; TCK.nın 59. maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilen Mehmet Salih'e vermiştir. İzzettin'in üzerinde bulunan bu pusulaya, "Tarık ile görüştüğünü, Beşir'e gelen bildirilerin henüz çoğaltılamadığını, akşama hazır olacağını, yer değişikliği olduğu takdirde bildirilmesini" yazmış, 15.4.1992 tarihinde yakalanmıştır.
Sanığın eylemi, babasının isteği üzerine Siirt'e gelen iki örgüt üyesiyle Halit'in evinde görüşüp onları bir akrabasının evine götürmek ve daha sonra çağırdıklarında okuldaki durum ve örgütsel faaliyetler hakkında bilgi vermek, bu konuda ve gönderilen bildirilenle ilgili olarak pusula yazmaktan ibarettir. Tüm işlemler dokuz günlük kısa bir süre içinde gerçekleşmiş ve sanığa kod adı da verilmemiştir. Sanığın yasa dışı örgüte kesintisiz, sürekli, uzun zaman devam eden bir yardımı olmamıştır. Kısa bir zaman dilimi içindeki eylemleri; belli bir yoğunluğa ulaşmadığı, örgütle organik bir bağ bulunmadığı, lojistik destek sağlanmadığı için yasa dışı örgüt üyesi olmak suçunu oluşturmayıp, TCK.nın 169. maddesinde yazılı örgüt mensuplarına hal ve sıfatlarını bilerek yardım suçunu oluşturmaktadır. Bu nedenle direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyeleri:"mahkemece gösterilen gerekçeye ve dosya kapsamına göre direnme hükmünün onanması" doğrultusunda oy kullanmışlardır.
SONUÇ Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün (BOZULMASINA), 19.12.1995 günü, tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak oyçokluğuyla karar verildi.