 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 1995/6-149
K. 1995/178
T. 29.5.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- DOLANDIRICILIK
- SUÇUN MANEVİ ÖGESİNİN (KAST)
BULUNMAMASI
KARAR ÖZETİ: Sanığın daire karşılığı müteahhide verdiği arsasına yapılacak inşaata müteahhide düşen (4) numaralı daireyi kendisine düşen (3) numaralı daire diye müdahillere satması eylemi aksi kanıtlanmayan aşamalardaki savunmasında maddi yanılgı sonucu (4) numaralı dairenin (3) numaralı daire olduğunu sanıp bu daireyi müdahillere sattığını söylemesi ve noterlikçe düzenlenen sözleşmede (3) ve (6) numaralı dairelerin arsa sahibi sanığa diğer dairelerin müteahhide ait olduğu belirtilmişse de dairelerin ne şekilde numaralandırılacağına dair bir açıklık bulunmaması karşısında manevi öğesi (kast) bulunmadığından dolandırıcılık suçunu oluşturmaz.
(765 s. TCK. m. 503/ilk, 45)
Dolandırıcılık suçundan sanık Fatma'nın TCK.nun 503/ilk ve 522. maddeleri uyarınca 1 sene 4 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin, (Edremit Asliye Ceza Mahkemesi) 'nce verilen 15.9.1992 gün ve 1991/690 -1992/284 sayılı hükmün sanık vekili tarafından temyizi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesi, 21.12.1993 gün ve 8856/10364 sayı ile;
1- Daire alım satımından ileri gelen eylemde dolandırıcılık suçunun yasal unsuru oluşmadığı gözetilmeden yazılı şekilde hükümlülük kararı verilmesi,
Kabule göre de;
2- TCK.nun 503/ilk maddesi ile uygulama yapılması sırasında hapis cezası ile birlikte sağladığı haksız menfaatin bir misli kadar ağır para cezası tayin edilmemesi" isabetsizliğinden kararı bozmuştur.
Yerel Mahkeme ise, 23.6.1994 gün ve 77/214 sayı ile; kabule göre yapılan (2) nolu bozma nedenine uymuş, (bir) nolu bozma nedenine karşı "Sanık kendine düşmeyen daireyi kendi malı gibi satmıştır. Eyleminde, dolandırıcılık suçunun tüm öğeleri bulunduğuna göre mahkumiyetine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur" biçimindeki açıklamalarla önceki hükümde direnmiştir.
Bu hüküm de sanık vekili tarafından süresinde temyiz edildiğinden dosya, Yargıtay C. Başsavcılığı'nın bozma istekli 17.3.1995 gün ve 87733 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
İncelenen dosyaya göre;
Sanık Fatma'nın, daire karşılığı müteahhit Mehmet'e verdiği arsasına yapılacak inşaatda müteahhide düşen (4) numaralı daireyi kendisine düşen (3) numaralı daire diye müdahillere satmak suretiyle onları dolandırdığı iddiasıyla açılan davada, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanığın eyleminde dolandırıcılık suçunun yasal öğeleri bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Sanık aşamalarda; müteahhit Mehmet ile yaptığı anlaşmaya göre (3) ve (6) numaralı dairelerin kendine düştüğünü, müteahhide düşen (4) numaralı dairenin (3) numaralı daire olduğunu sanıp maddi yanılgı sonucu bu daireyi müdahillere sattığını, olayda kastı ve kusuru bulunmadığını" ileri sürerek yüklenen suçu işlemediğini savunmuştur.
Edremit 1. Noterliği'nce düzenlenen 11.7.1990 günlü kat karşılığı inşaat ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin 2. maddesinde, (3) ve (6) numaralı dairelerin arsa sahibi sanığa, diğer dairelerin ise müteahhit Mehmet'e ait olduğu belirtilmişse de; bu sözleşmede dairelerin ne şekilde numaralandırılacağına ilişkin herhangi bir açıklık yoktur.
Sanık aşamalardaki tutarlı anlatımlarında, maddi yanılgı sonucu müteahhide düşen daireyi gösterip sattığını iddia ettiğine göre aksi kanıtlanamayan bu savunmaya itibar edilmesi gerekir.
Bu itibarla, sanığın eyleminde yüklenen dolandırıcılık suçunun manevi öğesi (kast) bulunmadığından, beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
O halde, Yerel Mahkeme direnme hükmünün açıklanan bu nedenlerle bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ :Yukarıda açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün istem gibi (BOZULMASINA), 29.5.1995 günü oybirliğiyle karar verildi.