 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 1995/4-211
K. 1995/239
T. 3.7.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DURUŞMA BİTİRİLİRKEN SON SÖZÜN SANIĞA VERİLMESİ
GEREĞİ
KARAR ÖZETİ: Duruşma, mutlaka sanığın son sözü ile bitirilmelidir. Aksi takdirde savunma hakkı kısıtlanmış olur.
İlk hüküm kurulurken "son sözün sanığa verilmesi" kuralı, bozmadan sonra başlayan yargılamada da aynen geçerlidir.
(1412 s. CMUK. m. 251)
Görevliye karşı etkin direnme suçundan sanık Neşat'ın, TCK.nın 258/1. maddesi gereğince 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, (Trabzon 2. Asliye Ceza Mahkemesi) 'nce verilen 30.12.1992 gün, 246/773 sayılı hükmün, sanık tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 26.4.1994 gün 888/3691 sayı ile;
"1 - Sanığın görevden kaynaklanan bir nedenle işlenen eyleminin tehdit suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı biçimde hüküm kurulması,
2- En alt sınırdan ceza verilirken TCK.nın 29/son maddesi uyarınca gerekçe gösterilmemesi" isabetsizliğinden bozmuş,
Yerel Mahkeme, 9.11.1994 gün 474/676 sayı ile;
"Şikayetçinin; icra takiplerini gereği gibi yapmasına engel olmak amacıyla suç işlenmiştir. Olayın oluş şekli ve hasıl olan netice itibariyle sanığın sabit olan eylemi nedeniyle hüküm kurulurken asgari had üzerinden ceza verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır" gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından süresinde istenildiğinden dosya, Yargıtay C. Başsavcılığı'nın "bozma" istemli 2.6.1995 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu,gereği konuşulup görüşüldü:
Sanığın, TCK.nın 258/1. maddesi gereğince cezalandırılmasına ilişkin hüküm, sanığın temyizi üzerine özel Dairece; "eylemin tehdit suçunu oluşturduğu gözetilmeden karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmuştur. Yerel Mahkemece 9.11.1994 günlü oturumda, C. Savcısının bozmaya ilişkin görüşü alındıktan sonra, hazır bulunan sanığa diyecekleri sorulmadan ve bir başka işlem yapılmadan duruşmaya son verilmiştir.
CMUY.nın 251. maddesi gereğince en son söz sanığındır." Maddenin son fıkrasında ise; "sanık namına müdafii tarafından müdafaada bulunulsa dahi müdafaaya ilave edecek bir şeyi olup olmadığı sanığa sorulur" hükmü yer almaktadır. Bu hüküm gereğince duruşma, mutlaka sanığın son sözü ile bitecektir. Ceza yargılamasında sanığın en önemli hakkı, savunma hakkı olup bu hak hiçbir şekilde kısıtlanamaz. Son söz sanığa verilerek kendisinden önce dinlenenlere karşı diyecekleri ve savunması saptanmalıdır. Sanığa son söz verildikten sonra başkaca usuli işlemler yapıldığı takdirde yeniden sanıktan son diyecekleri sorulmalıdır. Savunma hakkı ile yakından ilgili bulunan bu usul kuralı, buyurucu nitelikte olup uyulmaması yasaya mutlak aykırılık oluşturmaktadır.
İlk defa hüküm kurulurken "son sözün sanığa verilmesi" kuralı, bozmadan sonra başlayan yargılamada da kamu davasının kesintisizlik ve süreklilik ilkesinin doğal sonucu olarak aynen geçerlidir. Çünkü, dava sonuçlanmamış olup yargılama devam etmektedir. Gerek bozmadan önce gerekse bozmadan sonra aynı. usul hükümleri uygulanacaktır. Emredici olan bu kuralın bozmadan önce geçerli olduğu, bozmadan sonra uygulanmasına gerek bulunmadığı biçimindeki bir ayırımın yasal ve hukuksal dayanağı bulunmadığı gibi, bozma ile son soruşturma aşaması geri döndüğünden "son tahkikatın, sanığın son sözü ile sonuçlandırılması" mutlak usuli zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu itibarla, incelenen dosyada "en son söz" sanığa verilmeyerek CMUY.nın 251. maddesine aykırı davranıldığından, esası incelenmeyen hükmün öncelikle bu usul? nedenle bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyeleri; "Mahkemece önceki hükümde direnildiğne göre en son sözün sanığa verilmesine gerek yoktur. İlgililerden bozmaya diyeceklerinin sorulması, tarafların görüşlerinin tesbitinden ibarettir. Direnilmekle yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığı kabul edildiğinden CMUY nın 251. maddesi burada uygulanamaz" gerekçesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Tebliğnamedeki istemden değişik gerekçe ile, sair yönleri incelenmeyen Yerel Mahkeme direnme hükmünün öncelikle yukarıda açıklanan (USULİ NEDENLEBOZULMASINA), 3.7.1995 günü oyçokluğuyla karar verildi.