 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no : 1995/4
Karar no : 1995/8
Tarih : 20.2.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Sanık Zühtü'nün tehdit suçundan beraatine, konut dokunulmazlığını bozmak suçundan TCK.nın 193/2, 59, 647 Sayılı Yasanın 4. maddeleri gereğince 750.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına iki milyon lira manevi tazminat, ile nisbi harç ve vekalet, ücreti tayinine ilişkin Babadağ Asliye Ceza Mahkemesince verilen 17.11.1992 gün 9/17 sayılı hükmün sanık ve katılan vekilleri tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesi 10.9.1993 gün 5426/5882 sayı ile "eksik soruşturma" nedeniyle hükmü bozmuş, bozmaya uyan Yerel Mahkeme 12.1.1994 gün 26/1 sayı ile; sanığın tehdit suçundan beraatine, TCK.nın 193/1, 59, 647 Sayılı Yasanın 4. maddeleri gereğince 125.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına, iki milyon lira manevi tazminat nisbi harç ve vekalet ücretine, hükmolunmuştur.
Sanık vekilinin, manevi tazminata hükmedilemeyeceğine ilişkin temyizi üzerine Özel Daire 25.10.1994 gün 5495/8688 sayı ile; "1-Sanık hakkında kişisel hakka ilişkin olarak verilen önceki hüküm katılan vekili ile sanık müdafii tarafından temyiz kapsamı dışında tutulduğundan bu konuda yeniden kuruları hüküm hukuksal geçerliliği bulunmadığından sanık müdafiinin temyiz davası isteği hakkında bir karar vermeye yer olmadığına,
2-Yükletilen suça ilişkin hükme yönelik temyize gelince, temyiz davasının esastan reddiyle hükmün onanmasına" karar vermiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı 4.1.1995 gün 13654 sayı ile;
"Temyiz dilekçesindeki, "inceleme sırasında görülecek nedenlerden dolayı" denmesi veya benzer ibareler kullanılması, kişisel hakları da içermektedir. Ceza Genel Kurulunun kararları bu yöndedir. İlk hükmü temyiz eden sanık müdafii, "inceleme sırasında göze çarpacak eksiklikler", katılan vekili de "gözönünde tutulacak diğer nedenler" nazara alınarak hükmün bozulmasını istediklerinden, kişisel hakkın temyiz dışında tutulduğu söylenemez. Bu itibarla kişisel hak konusu da temyiz davası bulunduğundan, manevi tazminatla ilgili hüküm özel dairece incelenmelidir." gerekçesiyle itiraz etmiştir.
Dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
Sanığın konut dokunulmazlığını bozmak suçundan cezalandırılmasına iki milyon lira manevi tazminat ile 200.000 lira nisbi vekalet ücretinin sanıktan alınarak katılana verilmesine, nisbi harç ve maktu vekalet ücreti tayinine ilişkin Yerel Mahkeme kararı, sanık ve müdahiller vekillerinin temyizi üzerine Özel Dairece eksik soruşturma nedeniyle bozulmuştur. Bozmaya uyan mahkeme sanığın cezalandırılmasına ve manevi tazminat, ile nisbi harç ve vekalet ücreti tayinine karar vermiştir. Bu kararın da, manevi tazminata hükmedilemeyeceğinden bahisle sanık vekili tarafından temyizi üzerinde, "Kişisel hakka ilişkin olarak verilen önceki hükmün temyiz kapsamı dışında tutulduğu ve bu konuda kurulan hükmün hukuksal geçerliliği bulunmadığı" gerekçesiyle temyiz davası isteği hakkında bir karar vermeye yer olmadığına, temyiz davasının esastan reddiyle hükmün onanmasına karar verilmiştir.
Açıklanan olayda, Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasında oluş ve sübutta bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Çözümlenecek sorun, sanık vekilinin ilk temyiz dilekçesinde yer alan "inceleme sırasında göze çarpacak eksiklikler" ve katılan vekilinin "yüksek dairenizce gözönünde tutulacak diğer nedenlerle kararın bozulmasını" istemelerinin kişisel hakkı kapsayıp kapsamadığına ilişkindi r.
CMUY.nın 320. maddesinde, "Yargıtay temyiz dilekçe ve layihasında irat olunan hususlar ile temyiz talebi usule ait noksanlardan dolayı olmuş ise temyiz dilekçesinde bu cihete dair beyan edilecek vakıalar hakkında tetkikler yapabileceği gibi hükme tesiri olacak derecede kanuna muhalefet edilmiş olduğunu görürse talepte mevcut olmasa dahi bu hususu tetkik eder.
313ncü maddenin ikinci fıkrasında gösterilen müstenidattan başka temyiz müddeasını teyit için yeniden müstenidat göstermeye lüzum yoktur.
Bununla beraber böyle müstenidat gösterilmişse kabul olunur." hükmü yer almaktadır.
Maddenin gerekçesinde de, "Temyiz Mahkemesi kanunun doğru tatbik edilip edilmediğini araştırmakla mükellef olduğundan velevki layihası temyiziyede dermayan edilmemiş olsa bile kanunun herhangi bir suretle ihlal edildiğini gördüğü takdirde hükmü nakzedebilir, Hukuk Usulü Muhakemelerinin terviç ettiği dairede mahkeme! temyizin kendisine sevk olunan işlerde resen tetkikatını teşmil edecek layihada serdedilmemiş olan ve fakat muhalifi kanun görülen esbaptan dolayı da hükümlerin nakzolunabilmesi kabul edilmiştir." denilmektedir.
Sözü edilen madde ve gerekçenin anlaşılacağı üzere Yargıtay gösterilen temyiz sebepleriyle bağlı değildir. Temyiz dilekçesinde ileri sürülsün veya sürülmesin son karara etkili olan tüm yasaya aykırılıkları kendiliğinden inceleyip hükmü bozabilir.
Nitekim, Ceza Genel Kurulu asıl ceza yönünden temyiz incelemesine tabi olmayan bir hükme bağlantılı olarak verilen "müsadere", "işyerinin kapatılması", "sürücü belgesinin geri alınması", "meslek ve sanatın tatili", "tescilli cezanın aynen çektirilmesi" ve benzeri kararlarda, suç niteliğine ve şahsi hakka yönelik temyizin hükmün tümüne temyiz edilebilirlik vasfını kazandıracağını ve hükmün her yönüyle incelenebileceğini kabul ederken, Yargıtayın temyiz istemi ile bağlı olmadığı ilkesine dayanmıştır.
Bu itibarla sanık vekilinin ilk temyiz dilekçesinde yer alan "inceleme sırasında göze çarpacak eksiklikler" ibaresinin şahsi hakkı da kapsadığı ve hükmün her yönüyle incelenmesi gerektiği kabul edilmelidir.
Öte yandan, CMUY.nın 294, 360 ve 367. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, yasa koyucu kovuşturma bütünlüğü ve kamu yararı ilkesini benimsemiştir. Yasanın 360 ve 367. maddelerine göre şahsı davacılar Cumhuriyet Savcısının başvuracağı yasal yollara müracaat edebileceklerdir. Şahsi davacıların hem kişisel hakkını hem de kamu yararını sağlamak için sanığın cezalandırılmasını istemeleri mümkündür. Bu nedenle, Cumhuriyet Savcılarında olduğu gibi, katılanın aleyhe kanun yoluna başvurması halinde 294. madde uyarınca kararın sanık lehine de bozulması gerekmektedir. Katılan vekilinin bozulan ilk hükme yönelik temyiz dilekçesinde, "dairece gözönünde tutulacak diğer nedenlerle" hükmün bozulmasını istemesi, şahsi hakları da içermektedir.
Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkemenin bozulan ilk kararı sanık ve katılan vekilleri tarafından şahsi hakkı da kapsar nitelikte temyiz edildiğinden ve şahsi hak konusunda özel Dairece açıkça onama kararı verilmediğinden, hükmün bu bölümü de kesinleşmemiştir. İlk bozma kararı ile hüküm, kişisel hakkı da kapsayacak biçimde ortadan kalktığı cihetle, yeniden hüküm kurulurken şahsi hak yönünden de karar verilmesi gerekmektedir. Yerel Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra yeniden, iki milyon lira manevi tazminat ile katılan lehine nisbi vekalet ücretine karar verildiğinden bu hükme karşı sanık vekili tarafından sadece kişisel hakka hükmedilemeyeceği nedeniyle temyiz davası açıldığından, kesinleşmeyen şahsi hak konusunda Özel Dairece inceleme yapılması «gerekmektedir. Bu nedenle Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, Yargıtay C.Başsavcılığı
itirazının 4. Ceza Dairesinin 25.10.1994 gün 5495/8688 sayılı kararın kaldırılmasına, şahsi hak yönünden temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın, 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.2.1995 günü oybirliğiyle karar verildi.