 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 1995/3-383
K. 1996/6
T. 6.2.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KAÇAK ORMAN EMVALİ TAŞIMAK
SUÇUN SÜBUTU
KARAR ÖZETİ: 6831 sayılı Yasanın 108/1. maddesinde; tadat edilen fillerin suç sayılması için en önemli unsur, bilmedir. Oluşa, emvale ve gizlenme durumuna bakılarak "bilme" unsurunun varlığı saptanmalıdır.
Traktörüne yüklenen eşyaların altında kaçak orman emvali naklederken yakalanan ve tüm savunmalarında traktöründe kaçak orman emvali bulunduğundan haberi olmadığını, soğuk hava nedeniyle eşya yüklenmesi bitinceye kadar evden dışarı çıkmadığını savunan nakliyeci, sanığın tanıklarca doğrulanan, aksi kanıtlanmayan bu savunmasına itibar edilerek suçun oluşmadığının kabulü gerekir.
(6831 s. OK. m. 108/1)
Nakliye teskeresi olmaksızın, başkasına ait orman emvalini traktörle nakletmek suçundan sanık Şeyho'nun 6831 sayılı Yasanın 108/1, TCK.nun 19, 81/1; 647 sayılı Yasanın 4/1, TCK.nun 72. maddeleri uyarınca 333.333 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına, suçta kullanılan traktörün römorku ile birlikte müsaderesine, satılan emval bedelinin irat kaydına ilişkin, (Adıyaman Sulh Ceza Mahkemesi)'nce 22.11.1994 gün ve 653/981 sayı ile verilen karar, sanık vekilinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nce, 1.5.1995 gün ve 4702/5797 sayı ile;
"Sanık, nakliyeci olup Hasan ve Bilal'e ait ev eşyası nakledilmesi için traktörün kiralandığı, kaçak orman emvalinde çuvallar içinde ev eşyası üste gelecek şekilde eşya sahipleri tarafından yüklenildiği, sanığın da yükleme sırasında havanın soğuk olması nedeniyle evde bulunduğu, yüklemeyi görmediği Yusuf ve Abubekir tarafından beyan edilmesi karşısında, sanığın kaçak emvalin traktöre yüklenmesi hususunda bilgisi olduğu şüpheli görülmekle, şüpheden sanığın yararlanacağı ceza genel prensibi karşısında, bilme unsuru gerçekleşmediğinden beraeti yerine mahkumiyetine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise, 19.7.1995 gün ve 372/629 sayı ile;
"Savunma tanıkları Yusuf, Hasan ve Halil savunmayı teyit etmiş iseler de; sanığın, yönetimindeki araca eşyanın yüklenmesi sırasında araç başında durarak denetlemesi gerekir. Araçtan tek sorumlu kişi kendisidir. Aracının başında bulunmaması ve yükleme işçilerinin tanıklığı bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin yerleşmiş içtihadı da bu doğrultuda olduğu" gerekçesiyle önceki kararda direnmiştir.
Bu kararın da Yargıtay'ca incelenmesi sanık vekilince ve süresinde istenmesi üzerine dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın onama isteyen 22.12.1995 günlü tebliğnamesİyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
İncelenen dosyaya göre;
Nakliyeci olan sanığın, traktörüne yüklenen eşyaların altında kaçak orman emvali naklettiği iddiasıyla açılan davanın sonunda mahkumiyetine karar verilen olayda, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, suçun sübutuna ilişkindir.
1.11.1993 günlü suç tutanağında; Orman İşletme Müdürlüğü görevli ekiplerince sanık tarafından kullanılan traktör durdurulduğunda, üstte bulunan ev eşyalarının altında beş çuval odun ve yanında 500 kg. yaş sobalık meşe odununun bulunduğu belirtilmektedir.
Sanık duruşmadaki ifadesinde, kardeşine ait traktörde nakliyecilik yaptığını, olay günü Çamlıca Köyü'nden Hasan ile Bilal'in ev eşyalarını, 150.000 lira karşılığında Adıyaman'a taşımak üzere anlaştıklarını, eşyaların yüklenmesi sırasında Hasan'ın evinde tanıklarla beraber yemek yediklerini ve çay içtiklerini, bu nedenle yüklemeyi görmediğini, traktöründe kaçak orman emvali bulunduğundan haberi olmadığını savunmuştur.
Suç tutanağında imzası bulunan İşletme Şefi Ahmet, sanığın traktöründe ev eşyasının altında kaçak orman emvali yakalandığında kendilerine "eşyalar yüklenirken evde çay içtiğini" söylediğini beyan etmiştir.
Eşyaların traktöre yüklendiği sırada eşya sahibinin evinde bulundukları anlaşılan savunma tanıkları Abubekir, Yusuf ve Bahri duruşmadaki anlatımlarında "Olay günü sanıkla beraber eşya sahibi Hasan'ın evinde yemek yiyip çay içtiklerini, havanın soğuk olması nedeniyle gerek kendilerinin ve gerekse sanığın eşyaların traktöre yüklenmesi bitinceye kadar dışarı çıkmadıklarını ve eşyaların yüklendiğini görmediklerini, dışarı çıktıklarında ise yüklemenin bittiğini ve eşyaların üzerine naylon çekilmiş olduğunu söyleyerek savunmayı doğrulamışlardır.
6831 sayılı Yasanın 108/1. maddesinde, tadat edilen fiillerin suç sayılması için en önemli unsur bilmedir. Oluşa, emvalin durumuna, gizlenme durumuna bakılarak bilme unsurunun varlığı saptanmalıdır.
Olayımızda, sanığın traktöre kaçak orman emvali yüklendiğini bilmediğine dair savunmasının aksi kanıtlanmamıştır. Kamu tanığı Ahmet ile savunma tanıklarının anlatımları ve suç tarihi itibariyle havanın soğuk olması olasılığı göz önünde tutulduğunda, olayda "bilme" unsurunun gerçekleştiğini kesin olarak söylemek mümkün değildir. O halde, aksi kanıtlanmayan savunmaya itibar edilerek, kuşkudan sanık yararlanır kuralı gereğince yüklenen suçun oluşmadığının kabulü gerekir.
Bu nedenle Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ Yukarda açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün isteme aykırı olarak (BOZULMASINA), 6.2.1996 gününde oybirliği ile karar verildi.