 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 1995/3-241
K. 1995/264
T. 3.10.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
SANIĞIN SORGUSU
YARGILAMA YASASININ UYGULANMASI
KARAR ÖZETİ Usul işlemleri, yürürlükteki Yargılama Yasasına göre yapılmalıdır. Yürürlükteki Yargılama Yasasına uygun olarak yapılan işlemler, sonradan yürürlüğe giren Yargılama Yasası uyarınca geçerliliğini yitirmez. Yeni Yargılama Yasasının yürürlüğe girmesinden sonra yapılması gereken usul işlemleri, yeni yasaya tabi olur. Yeni Yargılama Yasasının uygulanmasında, sanığın leh ve aleyhinde sonuçlar doğmasına bakılmaz.
İnceleme konusu olayda, sanığın sorgusunun yapıldığı tarihte 3842 sayılı Yasa yürürlüğe girmemiş olduğundan, bu Yasa ile değişik, CYUY.nın 135. maddesindeki hakların sanığa anlatılmaması Usul Yasasına aykırılık oluşturmaz ve 3842 sayılı Yasa ile değişik CYUY.nın 135. maddesine uygun biçimde sanığın sorgusunun yeniden yapılması gerekmez.
(1412 s. CMUK. m. 135)
6831 sayılı Yasaya aykırı davranışta bulunmak suçundan sanık Şaban'ın, aynı Yasanın 91/1-3; 647 sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca 1.400.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, (Vize SulhCeza Mahkemesi)'nce 21.4.1994 gün ve 16-188 sayı ile verilen kararın, sanık tarafından temyizi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nce, 24.11.1994 gün ve 9697-11487 sayı ile;
(CYUY.nın 135. maddesindeki yasal hakları hatırlatılmadan sanığın sorgusunun yapılması) isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise, 22.12.1994 gün ve 297-508 sayı ile; sanığın sorguya çekildiği tarihte, 3842 sayılı Yasa ile değişik 135. maddenin yürürlükte bulunmadığı, bu nedenle uygulanmasının söz konusu olmadığı, açıklamasıyla önceki kararda direnmiştir.
Bu karar da, sanık ve C. Savcısı tarafından süresinde temyiz edildiğinden; dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın "onama" istekli 7.7.1995 gün ve 3-20400 sayılı tebliğnamesiyle, Yargıtay 1. Başkanlığı'na gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
İncelenen dosyaya göre;
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanığın sorgusu yapılırken, 3842 sayılı Yasa ile değişik CYUY.nın 135 inci maddesine uygun davranılıp, davranılmadığı hususundadır.
Sanığın sorgusu, iddianame okunarak 13.2.1992 tarihinde yapılmıştır. CYUY.nın 135 inci maddesini değiştiren 3842 sayılı Yasa ise, daha sonra 1.12.1992 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yani, sanığın sorgusunun yapıldığı tarihte, 3842 sayılı Yasa ile değişik CYUY.nın 135. maddesi yürürlükte bulunmaktadır.
Uyuşmazlık konusu husus, Yargılama Yasası hükümlerinin zaman bakımından uygulama sınırıyla ilgilidir.
Ceza yargılaması suç işlendikten sonra başlar. Çoğu zaman da hemen sonuçlanmaz. Ceza yargılamasının sonuçlanması için, önemli sayılabilecek bir zaman diliminin geçmesine gereksinim duyulabilir. Bu süreçte Yargılama Yasasında değişiklikler yapılabilir. Böyle hallerde yargılamanın başladığı zaman yürürlükte bulunan yasa mı, yoksa yargılama sürerken daha sonra yürürlüğe giren yasa mı uygulanmalıdır?
Yargılama Yasalarının zaman bakımından uygulanmasında genel ilke, usul işlemlerinin yapılacağı sırada yürürlükte bulunan Yargılama Yasasına tabi olacağıdır. Bir usul işlemine, o sırada yürürlükte bulunan Yargılama Yasası hükümlerinin uygulanacağına dair ilkeye "derhal uygulama", "hemen uygulama" denilmektedir.
Bir usul işlemine, sonradan yürürlüğe giren Yargılama Yasası hükmünün uygulanmasına geçmişe yürüme "makable şümulu, buna karşılık yürürlükten kaldırılan önceki Yargılama Yasası hükümlerinin, sonraki usul işlemlerine uygulanmasına da ileriye yürüme ilkesi denilir ve bunlar kural olmayıp, istisnadır.
Yargılama Yasalarının zaman bakımından uygulanmasında kural, derhal uygulamadır. O halde, ceza yargılaması sırasında, yasada değişiklik olduğunda yeni yasa uygulanmalıdır. Ancak bu durum, önceki Yargılama Yasasının yürürlükte bulunduğu dönemde, o yasaya uygun biçimde yapılmış işlemlerin geçersiz sayılması sonucunu doğurmaz. Yeni yasanın, eski yasaya göre daha mükemmel olduğu görüşünden hareketle, eski yasaya göre yapılmış işlemlerin yenilenmesi kabul edilirse, bir çok işlemlerin maddeten yeniden yapılamayacakları gerçeği karşımıza çıkar. Çünkü, birçok işlem yeni yasaya göre yapılamaz olmuştur, tekrarlanmaları olanaksızdır. Kaldı ki, önceki yasa zamanında yapılmış işlemlerin yenilenmesi, uyuşmazlıkları diriltecek, bundan da kamu düzeni zarar görecektir. Bu itibarla, Yargılama Yasalarında geçmişe yürüme ilkesi, (istisnalar hariç) geçerli olmamalıdır. Böylece, ceza yargılaması sırasında, birden fazla Yargılama Yasasının uygulanması kabul edilmelidir.
Bunun sonucu olarak;
a- Usul işlemlerinin mutlaka yürürlükteki Yargılama Yasasına göre yapılacağı,
b- Yürürlükteki Yargılama Yasasına uygun olarak yapılan işlemlerin, sonradan yürürlüğe giren Yargılama Yasası uyarınca geçerliğini yitirmeyeceği,
c- Yeni Yargılama Yasasının yürürlüğe girmesinden sonra yapılması gereken usul işlemlerinin yeni yasaya tabi olacağı,
d- Yeni Yargılama Yasasının uygulanmasında, sanığın leh veya aleyhinde sonuçlar doğması na bakılmayacağı kuralıdır.
İnceleme konusu olayda, sanığın sorgusunun yapıldığı 13.2.1992 tarihinde, 3842 sayılı Yasa yürürlüğe girmiş bulunmadığından, bu Yasa ile değişik, CYUY.nın 135. maddesindeki hakların sanığa anlatılmaması, Usul Yasasına aykırılık oluşturmaz. Sonradan yürürlüğe giren 3842 sayılı Yasa ile değişik CYUY.nın 135. maddesine uygun biçimde sanığın sorgusunun yeniden yapılması da gerekmez. Bu itibarla, direnme kararı isabetlidir. Kararın sair yönleri incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ Açıklanan nedenlerle; direnme kararı isabetli görüldüğünden, sair yönleri incelenmek üzere dosyanın Yargıtay 3. Ceza Dairesi'ne gönderilmesine, 3.10.1995 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.