 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 1995/2-368
K. 1995/403
T. 26.12.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ŞAHSİ DAVA DİLEKÇESİNİNCUMUHRİYET SAVCISINA GÖSTERİLMESİ
KARAR ÖZETİ Kamu yararı görmediği için Cumhuriyet Savcısı tarafından takipsizlik kararı verilse dahi, şahsi dava dilekçesinin Cumhuriyet Savcısına gösterilmesi gereklidir.
(1412 s. CMUK. m. 351)
Etkili eylem ve hakaret suçlarından sanık Vasfiye hakkında açılan şahsi davanın yargılanması sonunda; sanığın hakaret suçundan beraatına, TCK.nın 456/4; 647 sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca 450.000 lira ağır para cezasıyla, cezalandırılmasına ilişkin, (Bilecik SulhCeza Mahkemesi)'nce 12.7.1994 gün ve 131-261 sayı ile verilen kararın, sanık tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince, 1.2.1995 gün ve 13343-910 sayı ile;
(Sair itirazlar yerinde değilse de,
1- CYUY.nın 351. maddesi uyarınca davacı Sabriye'nin şahsi dava dilekçesinin ıttıla hası1 etmek üzere, C. Savcısına tebliğ edilmeden karar verilmesi,
2- Yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile ertelemeye yer olmadığına karar verilmesi,
3- Şahsi davacının talep ettiği 10 milyon lira manevi ödencenin ne kadarının etkili eylem, ne kadarının hakaret suçu nedeniyle istendiği davacıya açıklattırılmadan ve hakaret suçundan beraat kararı verildiği halde, mahkum edildiği etkili eylem suçu nedeniyle, istenen tazminatın tamamına hükmolunması,
4- Hakaret suçu nedeniyle yapılan keşif giderinin şahsi davacı yerine sanıktan tahsili,
5- Fazla nisbi harca hükmolunması) isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise, 28.3.1995 gün ve 87-123 sayı ile; "diğer bozma nedenlerine uyarak; C. savcısı sanık hakkında daha önce takipsizlik kararı verip, bu kararın şikayetçiye tebliği üzerine şahsi dava açıldığından, şahsi dava dilekçesinin C. Savcısına gösterilmemesi usule aykırı değildir" açıklamasıyla (1) no'lu bozmaya karşı direnmiştir.
Bu karar da, sanık müdafii ve C. Savcısı tarafından süresinde temyiz edildiğinden dosya, Yargıtay C. Başsavcılığı'nın "onama" istekli 3.11.1995 gün ve 42498 sayılı tebliğnamesiyle, Yargıtay 1. Başkanlığına gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
İncelenen dosyaya göre
Şikayetçinin 25.4.1994 tarihli dilekçesi üzerine, Bilecik C. Savcılığı'nca yapılan hazırlık soruşturması sonunda, kamu yararı bulunmadığı gerekçesiyle sanık hakkında 25.3.1994 gün ve 194-137 sayı ile verilen takipsizlik kararının, şikayetçiye 1.4.1994 tarihinde tebliği üzerine, şahsi davacı 25.4.1994 tarihli şahsi dava dilekçesiyle sanığın etkili eylem ve hakaret suçlarından cezalandırılması istemiyle şahsi dava açmış, şahsi dava dilekçesi C. Savcısına gösterilip, görüşü alınmadan, duruşmaya devamla son soruşturma sonuçlandırılmıştır.
CYUY.nın 351. maddesinde; "Şahsi dava usulüne uygun biçimde açılmış ise, ıttıla hasıl etmek üzere C. Savcısına tebliğ edilir" hükmü yer almaktadır.
Bu hüküm uyarınca, daha önceki aşamada, kamu yararı görmeyerek takipsizlik kararı vermiş bulunsa dahi, şahsi dava dilekçesinin C. Savcısına gösterilmesi zorunludur. Zira, C. Savcısı son soruşturma sonuçlanıncaya ve hatta temyiz davasının açılabileceği süre içersinde, şahsi davayı temyiz etmek suretiyle kamu davasına dönüştürebilir. Bu halde şahsi davacının sıfatı k değişir ve katılan sıfatını alır. Böyle bir halde, katılan sıfatını alan şahsi davacının duruşmalara gelmek zorunluluğu da ortadan kalkar. Yani şahsi davacı (katılan) duruşmaya gelmediği takdirde zımni vazgeçme söz konusu olmayacağından, davanın düşürülmesine de karar verilemeyecektir.
Bu yasal zorunluluklar karşısında, kamu yararı görmediği için C. Savcısı tarafından takipsizlik kararı verilse dahi, şahsi dava dilekçesinin, C. Savcısına gösterilmesi gerektiğinden direnme kararının bozulmasına karar verilmelidir.
Karşı oy kullanan Kurul Üyeleri;"direnme kararının haklı nedenlere dayandığını" açıklamışlardır.
SONUÇ Açıklanan nedenlerle, sanık müdafii ve C. Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden isteme aykırı olarak direnme kararının (BOZULMASINA), 26.12.1995 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.