 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 1995/1-375
K. 1995/405
T. 26.12.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- SAVUNMA HAKKININ KISITLANMASI
KARAR ÖZETİ Sanık müdafinin mesleki mazeretinin kabul edilip edilmemesi ve kabul edilecekse duruşma gününün bildirilmemesi, savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur. CYUY.nın 308/8. bendine göre, savunma hakkının kısıtlanması mutlak bozma nedenidir.
(1412 s. CMUK. m. 308/8)
Kasten adam öldürmek ve 6136 sayılı Yasaya aykırı davranmak suçlarından sanık Dündar'ın, TCK.nın 448, 51/1, 59, 81/2 ve 6136 sayılı Yasanın 13/1, 59, 81/2. maddeleri uyarınca sonuçta; 17 yıl 6 ay ağır hapis ve 11 ay hapis, 83.333 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin, (Hınıs Ağır Ceza Mahkemesi)'nce 20.1 .1995 gün ve 56-01 sayı ile verilen kararın, sanık müdafii tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nce, 7.6.1995 gün ve 1360-1657 sayı ile;
(Sanık vekili (T.O.)'nün, mazeret teli gözönüne alınarak, mazeretinin kabulü ile duruşmanın taliki ve duruşma gününün kendisine bildirilmemesi suretiyle savunma hakkının kısıtlanarak hüküm tesisi) isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise, 16.08.1995 gün ve 19-44 sayı ile; "sanık müdafiinin istemi keşif yapılmasına ve keşif gününün kendisine bildirilmesine ilişkindir. Keşif istemi reddedildiğinden duruşma gününün bildirilmemesi dolayısıyla, savunma hakkının kısıtlanması sözkonusu değildir" açıklaması ile önceki kararda direnmiştir.
Bu karar da, sanık müdafii tarafından süresinde temyiz edildiğinden dosya, Yargıtay C. Başsavcılığı'nın "bozma" istekli 11.12.1995 gün ve 95660 sayılı tebliğnamesiyle, Yargıtay 1. Başkanlığı'na gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
İncelenen dosyaya göre:
Sanık hakkında verilen 20.01.1995 gün ve 56-01 sayılı mahkumiyet kararının temyizi üzerine, Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nce 07.06.1995 gün ve 1360-1657 sayı ile; "sanık müdafiinin keşif istemi hususunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi" isabetsizliğinden bozma kararı verilmiş, bu aşamadan sonra dosyaya vekaletname ibraz ederek sanık müdafii olarak davaya girmeye başlayan Av. (T.O.), 13.01.1995 günlü cevaplı telgrafında; "bozma kararına uyularak mahallinde keşif yapılmasını, bu yönde karar verildiği takdirde 20.01.1995 tarihinde yapılacak duruşmaya Ankara'daki duruşmaları nedeniyle katılamayacağını, keşif ve talik edilecek duruşma gününün cevap bonosuyla tarafına bildirilmesini" istemiştir.
Yerel Mahkeme, 20.01.1995 tarihli duruşmada; yukarda açıklanan bozma kararına uyduktan sonra, keşif yapılmasına yer olmadığına karar verip, sanığın mesleki mazereti konusunda bir karar vermeden esas hakkında hüküm kurarak son soruşturmayı sonuçlandırmıştır.
Sanık müdafiinin mesleki mazeretinin kabul edilip edilmemesi ve kabul edilecekse duruşma gününün bildirilmemesi savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur. CYUY.nın 308. maddesinin 8. bendine göre, savunma hakkının kısıtlanması mutlak bozma ,nedeni oluşturduğundan, sair yönleri incelenmeyen direnme kararının bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ: Sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sair yönleri incelenmeyen direnme kararının istem gibi (BOZULMASNA), 26.12.1995 günü oybirliğiyle karar verildi.