 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 1995/1-229
K. 1995/273
T. 10.10.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ÖLDÜRMEYE TAM TEŞEBBÜS
AĞIR TAHRİK
KARAR ÖZETİ Mağdure ile evli olup, aralarında geçimsizlik bulunan sanığın; uzun süredir devam eden olayların etkisi altında ve mağdurenin haksız hareketlerinin oluşturduğu gazap ve şiddetli elemin tesiri ile mağdureyi öldürmeye tam teşebbüste bulunduğu anlaşıldığından, hakkında ağır tahrik hükümleri uygulanmalıdır.
(765 s. TCK. m. 51/2, 62, 449)
Adam öldürmeye teşebbüs suçundan sanık Süleyman'ın, TCK.nın 449, 62, 51/1, 59 ve 6136 sayılı Yasanın 15, TCK.nın 59. maddeleri gereğince 9 yıl 4 ay 15 gün ağır hapis, 5 ay hapis ve 83.333 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, (Denizli 1. Ağır Ceza Mahkemesi)'nceverilen 10.3.1993 gün ve 176/32 sayılı hükmün katılan ve sanık vekillerin tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 2.11.1993 gün, 1375/2210 sayı ile; "ağır tahrik yerine hafif tahrik hükümlerinin uygulanması" isabetsizliğinden bozmuş, önceki hükümde direnilmesine ilişkin 28.1.1994 gün, 248/7 sayılı hüküm ise Ceza Genel Kurulu'nun 27.6.1994 gün, 192/202 sayılı kararı ile; "sanıktan son sözü sorulmayarak CMUY.nın 251. maddesine aykırı davranılması" nedeniyle bozulmuş, bozma gereği yerine getirilerek verilen 28.9.1994 gün, 164/159 sayılı karar ise Ceza Genel Kurulu'nun 26.12.1994 gün, 350/375 sayılı kararı ile Özel Daireye gönderilmiş, 1. Ceza Dairesi, 1.2.1995 gün, 50/198 sayı ile bu kerre;
"Dış ülkede işçi olarak çalışan ve tüm gelirini ailesine gönderip tahsis eden sanığın, mağdure eşi tarafından evine ve dükkanına kabul edilmemesi, dosya içersinde oğlu dahil tanıkların anlatımlarından doğrulandığı ve mahkemenin kabulüyle de anlaşıldığı veçhile, mağdurece sanık eşin aşağılanıp küfür ve hakaretlere maruz bırakıldığı, mal kaçırımına girişildiği, tevali eden bu hareketlerin sanık için ağır tahriki oluşturduğu halde hafif tahrik olarak kabulü ile hüküm tesisi" isabetsizliğinden bozmuş,
Yerel Mahkeme, 14.4.1995 gün, 56/57 sayı ile;
"Sadece sanık değil, mağdure de Almanya'da çalışmış ve çocukları adına kuyumcu dükkanı açmışlardır. Sanık, eşine genel vekaletname vermiştir. Dükkandan hırsızlık yapılması üzerine, olaya el koyan asayiş şube müdürünün sık sık dükkana gelmesi nedeniyle doğan samimiyet, sanığın kıskanmasına neden olmuş ve olaylar tırmanmaya başlamıştır. Arada bir ilişki olmadığı halde, mağdurenin haysiyetini küçültücü davranışlarda bulunulması nedeniyle gerginlik had safhaya gelmiştir. Katılanın, mal kaçırma gibi bir davranışı yoktur, elde edilen servette onun da hakkı bulunmaktadır. Bu nedenle, mağdurenin davranışı ağır tahrik kabul edilemez" gerekçesiyle ve oyçokluğuyla önceki hükümde direnilmiştir.
Bu hükmün de Yargıtay'ca incelenmesi C. Savcısı ve sanık vekili tarafından süresinde istenildiğinden dosya; Yargıtay C. Başsavcılığı'nın "bozma". istemli 22.6.1995 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Adam öldürmeye tam kalkışma suçundan sanığın cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, tahrikin derecesine ilişkindir.
Tahrikin derecesinin tespiti mahkemenin değerlendirme yetkisine girmekle beraber, mahkemeler bu yetkiyi hukukun genel ilkelerine, haksız hareketin niteliğine ve ağırlığına göre adalet ve hakkaniyet kurallarına uygun biçimde kullanmalıdırlar. Ülke genelinde, uygulamada birliğin sağlanması, mahkemelerce kullanılan bu yetkinin yasaya uygun olup olmadığının denetlenmesi üst mahkemelerin görevleri içindedir.
Ceza Yasasında tahrikin hafif ve ağır olmak üzere iki şeklinden söz edilmiş, birbirinden ayırt edilmesini saptayacak kesin bir ölçü veya sınır konulmamıştır. Fail, haksız bir fiilin doğurduğu öfke veya elemin etkisi altında kalarak suçu işlediğinden, faili harekete geçiren saikler daha az vahim sayılmış, olaya maktülün sebep olması nazara alınmıştır.
Tahrikin varlığı ve derecesi, failin durumu ile yöresel koşullara göre değerlendirilmeli, olayın işleniş şekli, niteliği, özellikleri, tahrik eden ile failin hal ve davranışları nazara alınmalıdır.
Haksız ağır tahrikin kabulü için olay sebebinin, sanığın ruh yapısı üzerinde şiddetli bir elem ve büyük bir hiddetle sarsıntıya yol açması gerekir.
Eğer haksız fiil, niteliği ve işleniş biçimi itibariyle önemli boyutlara ulaşmışsa haksız ağır tahrikin kabul edilmesi gerekir.
Dosya içeriğine göre;.
1960 yılında evlenen sanık ile mağdure, 1964 yılında Almanya'ya gitmişler, 18 yıl birlikte çalışmışlardır. Mağdure, yurda dönüp kuyumcu dükkanı açmış, sanık ise kredi borcunu ödemek için Almanya'da işçi olarak çalışmaya devam etmiştir. Dükkandan 850 gram altın çalındığını ve katılanın, soruşturmayı yapan asayiş şube müdürü ile samimi olduğunu öğrenen sanık, durumu telefonda sorduğunda mağdurenin hakareti ile karşılaşmıştır. Bunun üzerine Türkiye'ye gelen sanık, eşi tarafından eve alınmamış ve Almanya'ya geri dönmüştür. Dedikoduların çoğalması üzerine tekrar Türkiye'ye gelen sanık, dükkana gittiğinde, eşi katılan tarafından bıçaklanmıştır. Katılan, dükkandaki altınları alıp eve götürmüştür. Babasının evinde kalan sanık, ertesi gün evine gittiğinde, mağdurenin hakaretleri ile karşılaşmış ve bıçakla mağdureyi yaralamıştır.
Tanıklar, olaydan önceki günlerde dükkandan hırsızlık yapılmasından sonra asayiş şube müdürünün katılanın evine geldiğini, katılan ile sanık arasında geçimsizlik olduğunu, olaydan üç gün önce dükkana gelen sanığın, mağdure tarafından bıçakla yaralandığını, mağdurenin sürekli olarak hakaret ettiğini ve sanığı dövdüğünü söylemişlerdir. Çevreden utanan sanık, hakkında dedikodu yapılmaması için eşinden şikayetçi olmamıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere, karı koca olan sanıkla mağdure arasında geçimsizlik bulunmaktadır. Sanığın; uzun süredir tevali eden olayların etkisi altında ve mağdurenin haksız hareketlerinin oluşturduğu gazap ve şiddetli elemin tesiri ile mağdureyi öldürmeye tam teşebbüste bulunduğu anlaşıldığından, hakkında ağır tahrik hükümleri uygulanmalıdır. Bu nedenle Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Üye; "mahkemece gösterilen gerekçe ve taktire göre direnme hükmünün onanması" doğrultusunda oy kullanmıştır.
SONUÇ Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün (BOZULMASINA), 10.10.1995 günü,tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak oyçokluğuyla karar verildi.