Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 1995/1-228
K. 1995/256
T. 26.9.1995

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
YASAL SAVUNMA
(Koşullarının gerçekleşmesi)
 
KARAR ÖZETİ: Yasal savunmadan sözedilebilmesi için, failin kendisine ya da başkasına yöneltilen ağır ve haksız bir saldırının bulunması, saldırı ile savunmanın hemzaman olması, savunmanın saldırı devam ederken yapılması, savunma ile saldırı arasında uygun oran bulunması gerekir.
Maddi olayda; kardeş alan ve aralarında kuru temizleme şirketinin devri meselesinden dolayı geçimsizlik bulunan sanık ile maktülü barıştırmak için, babalarının olay günü evine davet ettiği, sanık ile maktül babalarının evinin önünde karşılaştıklarında, maktülün hakiki tabanca görüntüsü veren kuru-sıkı tabancasını doğrultup küfrederek sanığın üzerine yürüdüğü, kovalaştıkları ve kurtulamayacağı, öldürüleceği ciddi korku ve endişesine kapılan sanığın bu ruh haleti içinde geriye dönerek iki metre mesafeden ateş ettiği, bir merminin maktüle isabet ettiği, maktülün bilahare öldüğü sabit olduğundan, yasal savunma koşulları gerçekleşmiştir.
(765 s. TCK, m. 49/2,449/1)
 
Adam öldürmeksuçundan sanık Ahmet Hamdi'nin TCK.nun449/1, 51/2, 59/2. maddelerigereğince 12 sene 6 ay ağırhapis cezasıyla cezalandırılmasına, Türk Ceza Kanununun 31, 33 ve 40. maddelerinin uygulanmasına, sanığın tutukluluk halinin devamına, emanette kayıtlı mermi çekirdeği ile mermi gömleğinin TCK.nun 36. maddesi gereğince zoralımına ilişkin, (Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi) 'nce verilen 9.6.1994 gün ve 64/109 sayılı karar; C. Savcısı, sanık ve müdahil tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince, 29.11.1994 gün ve 3784/41 33 sayı ile;
"Toplanan deliller hüküm vermeye elverişli olarak toplanmış bulunduğundan, tebliğnamede soruşturmanın genişletilmesi yolundaki isteme iştirak edilmemiştir.
 
Olaydan üç gün önce maktül, yanında oğlu Volkan olduğu halde, kardeşi sanığın bürosuna giderek: "Yüksek ihtisas Hastanesi'nin çamaşır yıkama işi ile ilgili ihaleyi kendisinin aldığının, Ticaret Kanunun hükümlerine göre P   Şirketi'ni kendisine devretmesini" istemiş, sanığın; "bana olan 25 milyon lira borcunu öde, şirketi hemen devredeyim" cevabını vermesi üzerine, maktül oradan ayrılmış, olay gününden bir gün önce maktül, yanında Ali Rıza, Salim, Ahmet ve Volkan olduğu halde sanığın bürosuna gittiklerinde, aynı nedenle aralarında şiddetli bir tartışma olmuş, bu tartışma sırasında maktül sanığa kül tablası fırlatmış ve yumrukla da gözünü morartmıştır.
 
Olayı öğrenen babaları, barıştırmak amacıyla ikisini de evine davet etmiştir. Daveti kabul eden sanık, babasının evinin önüne geldiğinde, sanığın oraya geleceğini bilen maktülün aniden elinde Barabellum marka, aslından. farksız şekilde imal edilmiş kuru sıkı tabancası ile gizlendiği yerden fırlayarak sanığı öldüreceğini söylediği, paniğe kap(lan ve yalvarmakla ölümden kurtulamayacağını anlayan sanığın, bir yandan kaçmaya çalışırken bir yandan yere doğru iki el ateş ettiği, buna rağmen maktülün saldırısının devam ettiğini görünce, maktüle doğru gelişigüzel iki el daha ateş ettiği, kurşunlardan birinin kardeşi maktüle isabet ettiğini görünce ateş etmekten derhal vazgeçerek, yaralıyı bir arabaya koyarak, bizzat hastaneye götürdüğü, ancak hastanenin acil servisinde yapılan muayenede yaralının yolda öldüğünün dosya içeriğinden açıklıkla anlaşılması karşısında, sanığın tamamen yasal savunma şartları içinde hareket ettiği, olayın cereyan tarzı ve sanığın içinde bulunduğu ruh hali gözönünde tutulduğunda, savunmada aşırılığa kaçmadığının kabulünde de zorunluluk bulunduğu gözönünde tutulmaksızın yazılı gerekçe ile cezalandırılmasına karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmuş ve sanığın tahliyesine karar verilmiştir.
 
Yerel mahkeme ise, 04.04.1995 gün ve 1/67 sayı ile;
 
Olayda, yasal savunmanın koşullarının oluşmadığı yolundaki ilk hükümdeki gerekçeler ve oyçokluğu ile önceki kararında direnmiştir.
 
Bu kararın da, C. Savcısı ve sanık vekili tarafından süresinde temyiz -edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C. Başsavcılığı'nın bozma isteyen 27.06.1995 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
İncelenen dosyaya göre;
 
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanığın sabit olan kardeşini öldürme eylemini, TCK.nun 49/2. maddesinde düzenlenen yasal savunma koşulları içinde işleyip işlemediğine ilişkindir.
 
Yasal savunma (meşru müdafaa) bir kimsenin, kendisine veya başkasına yöneltilen ağır ve haksız bir maddi saldırıyı uzaklaştırmak için gösterdiği zorunlu tepkidir.
 
Yasal savunma halinde işlenen fiil, hukuka uygundur. Çünkü hukuk düzeni, hakkın saldırıya uğramasına izin vermez. Hukuk, haksızlığı gidermek, adaletsizliği, saldırıları yasaklamak amacını güder. Bu nedenle hukuku korumak, haksızlığı önlemek için savaşan kimsenin hareketi, hukuka aykırı olarak kabul edilip cezalandırılamaz.
 
Savunmada bulunmak, kendisini ve mensup olduğu türü korumak tepkisinin bir sonucudur. Bu tepki aynı zamanda toplumun çıkarlarına da uygundur.
 
Yasal savunmada hiç bir zaman ve hiç bir durumda sanığa kaçma yükümlülüğü. yüklenemez ve kaçarak kurtulması istenemez. Failin kaçma olanağının bulunup bulunmadığı da dikkate alınamaz.
 
Yasal savunmadan sözedilebilmesi için; maddi mahiyette bir saldırının bulunması, saldırı ile savunmanın hemzaman olması, savunmanın saldırının devamı sırasında yapılması, savunma ile saldırı arasında uygun oran bulunması gerekir. Saldırı başlamadan önce savunmaya geçilmesi haklı sayılamayacağı gibi, saldırı bittikten sonra savunmada bulunulması da meşru sayılamaz.
 
Ancak, "saldırının halen varlığını" geniş manada anlamak ve başlayacağı artık muhakkak olan bir saldırıyı başlamış, keza, bitmiş olmasına rağmen tekrarından korkulan bir saldırıyı da henüz sona ermemiş saymak zorunludur. Örneğin, elindeki bıçağı uyarıya rağmen bırakmayan bir kimse saldırıya başlamış sayılacağı gibi, hasmını yere yıkan kişinin saldırılarını daha ileri derecelere götüreceği anlaşılıyorsa, saldırı sona ermiş sayılamaz. 'Henüz başlamamış saldırı tehlike teşkil edebilir ve sona eren bir saldırının tekrar edilmesi tehlikesi de bulunabilir.
 
Savunmada zorunluluk bulunup bulunmadığı her olayın özelliğine göre saptanmalıdır. Saldırıya uğrayanın bizzat fail olması gerekmez. üçüncü bir kişinin tecavüze maruz kalması halinde de yasal savunma koşulları gerçekleşebilir.
 
Maddi olayda; sanık ile maktül kardeştirler. Maktül Almanya'da çalışırken kesin dönüş yapmış, boşta gezdiği için sanık kendisine ait P isimli kuru temizleme şirketinde ona iş vermiştir. Maktülün iş öğrenmesi üzerine iş yerini ona bırakmış, 7 veya 8 adet halı yıkama makinesini de 25.000.000 lira karşılığında ona satmıştır. Olay öncesi günlerde sanığın yazıhanesine gelen rnaktül, Yüksek ihtisas Hastanesi'nin çamaşır yıkama işi ile ilgili ihaleyi kendisinin aldığını, bu nedenle P   Şirketi'ni noterden kendisine devretmesini istemiştir. Sanık ise, önce kendisine olan 25.000.000 liralık borcunu ödemesini koşul olarak öne sürmüş ve bu konuda aralarında anlaşmazlık çıkmıştır. Olaydan bir gün önce sanığın bürosuna tekrar gelen maktül, tanıkların yanında yine devir meselesini açmış, sanık kendisine aynı koşulu öne sürünce, buna sinirlenerek elindeki kül tablası ile sanığın üzerine yürümüş ve sol gözüne yumrukla vurarak morartmıştır. Buna rağmen sanık devir ile ilgili yazıyı hazırlatıp imzalayarak ağabeyi maktül Yalçın'a verirken, "Bundan böyle benimle konuşma, büromu da terket" demiş ve devir belgesini alan maktül bürodan ayrılmıştır.
 
Olay günü aralarındaki geçimsizliği öğrenen babaları, onları barıştırmak amacıyla her ikisini de evine davet etmiş, sanık da bu daveti kabul edip özel otosuna binerek babasının evine gitmek üzere hareket etmiştir. Maktül ise, sanıktan önce babasının evine gitmiş, sanığın da geleceğini öğrenmesi üzerine eşini ve babasını evde bırakarak dışarı çıkmıştır. Sanıkla maktül babalarının evi önünde karşılaştıklarında, maktül kendisine doğru elindeki tabancayı doğrultup, "şimdi senin ananı avradını sinkaf edeceğim" diyerek, üzerine yürümüş ve olay yerinde bulunan bir Reno taksinin etrafında, görgü tanıklarının da doğruladığı gibi kovalaşmışlar, ölenin elindeki tabanca ile sanığı kovalamaya devam etmesi üzerine, sanık da ruhsatlı tabancası, ile iki metre kadar bir mesafeden dört el ateş etmiş, bu atışlardan biri maktüle isabet ederek onu yere düşürmüş, oradan geçen bir taksiyi çeviren sanık; maktül Yalçın'ı hastaneye götürmüş ise de; kurtarılamayarak, "karaciğer delinmesinden gelişen iç kanama sonucu" ölmüştür.
 
Em. Gen. Md.lüğü kriminalistik uzmanı tarafından verilen 11 Mayıs 1994 günlü raporda,; "tetkik edilen kuru-sıkı tabir edilen fişekleri atmak için imal edilen tabancanın Alman yapısı olup dış görünüşü ve dizaynı itibariyle tamamen İtalyan yapısı Beratta marka F 92 model tabancaların taklit edilmesi suretiyle imal edildiği ele alıp incelenmedikçe uzman kişilerce dahi uzaktan kuru-sıkı tabanca olduğunun anlaşılmasının mümkün olamayacağı, bu itibarla; kişilere karşı tevcih edildiğinde, hakiki bir tabanca görünüm ve intibaını verdiği, kuru-sıkı tabanca olup olmadığının anlaşılamayacağı ve kesinlikle gerçek bir tabanca olarak algılanacak nitelikte olduğu' bildirilmiştir.
 
Olayda; maktülün, hakiki tabanca görüntüsü veren kuru-sıkı tabancası ile sanığı kovaladığı ve kurtulamayacağı-öldürüleceği ciddi korku ve endişesine kapılan sanığın bu ruh haleti içinde geriye dönerek ateş ettiği, tekmil dosya kapsamı ile sabit olduğuna göre; yasal savunma koşulları gerçekleşmiştir. Bu oluşa göre savunmada aşırılıkta yoktur. Bu itibarla, Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
 
SONUÇ Yukarıda açıklanan nedenlerle, yerel mahkeme direnme hükmünün tebliğnamedeki düşünce gibi (BOZULMASINA), 26.09.1995 günü oybirliği ile karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Alacak tahsil] Vekalet sözleşmesinde zamanaşımı süresi başlangıcı 
  • 23.04.2024 00:24
  • [Mirasçılık] Abilerim babamı sokağa atıyor. Dedem tapuyu abilerimin üzerine yapmış. 
  • 22.04.2024 06:30
  • [Boşanma davaları] Vasi ataması hk. 
  • 18.04.2024 09:43
  • Beraat sonrası yurtdışı çıkış yasağı kaldırma sorunu 
  • 16.04.2024 15:18
  • [İcra takipleri] Icrada borçlunun yaptiği işlem zamanaşimini keser mi? 
  • 16.04.2024 14:18


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini