Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no : 1995/1-126
Karar no : 1995/210
Tarih : 19.6.1995

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
765/m.452,52
 
Kasten adam öldürmek suçundan sanık R. G.'ın, TCK.nın 448, 52/son, 51/1, 59. maddesi uyarınca 15 yıl ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Samsun 1. Ağır Ceza Mahkemesince 28.1.1994 gün ve 103-8 sayı ile verilen kararın, sanık müdafii tarafından temyizi ve kendiliğinden de temyize tabi olması nedeniyle, dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 2.11.1994 gün ve 2523/3631 sayı ile;
( 1- Ölen, sanığın yanında çalışan bir kişi olup, sanığa saldıran kişiler arasında bulunmaması, karşılıklı saldırı sırasında hedef seçme olanağı bulunmadığı anlaşılan sanığın rastgele salladığı bıçağın ölene isabetle ölümüne neden olduğunun anlaşılması karşısında, etkili eylemde bulunmak kastı ile yaptığı eylemle ölümüne neden olma şeklinde nitelendirilerek, T.C.K.nın 452/1. maddesinin uygulanması suretiyle cezalandırılmasına karar verilmesinde zorunluluk bulunduğu halde, yazılı şekilde karar verilmesi,
2- Olaya neden olan ilk haksız davranışlar sanıktan geldiği halde, haksız bir tahrikin etkisiyle suç işlediğinin kabulü ile verilen cezadan T.C.K.nın 51/1. maddesi ile indirim yapılması ) isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise, 19.12.1994 gün ve 272/228 sayı ile; ( Sanık, öldürücü nitelikteki bıçakla, hayati bölge olan göğüs nahiyesine, ölümü oluşturacak bir şiddetle vurmuştur. Sanığın karşısında, kavga ettiği kişi bulunsaydı, bu darbeyi daha da şiddetli vuracağı kuşkusuzdu. Etkili eylem kastı ile hareket etmiş olsa idi bu derecede şiddetli bir darbe vurmazdı. Bu durumda sonuç ölüm değil, yaralama olurdu. Sanığın ölümü oluşturacak şiddette darbe vurması, onun öldürme kastı ile hareket ettğini göstermektedir.
Öte yandan ilk haksız hareket öldürülmek istenen ve sanığın tezgahının önüne izinsiz tezgah açan T. F. A.'dan gelmiştir. Bu nedenle adi tahrik hükümleri uygulanmalıdır. ) Açıklaması ile önceki kararda direnmiştir.
Bu karar da sanık müdafii tarafından süresinde temyiz edildiğinden ve kendiliğinden de temyize tabi bulunduğundan, dosya Yargıtay C.Başsavcılığının "bozma" istekli 11.4.1995 gün ve 1/10448 sayılı tebliğnamesiyle Yargıtay 1. Başkanlığına gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR : İncelenen dosyaya göre;
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık;
1- Sanığın üzerine yüklenen suçun, kasten adam öldürmek mi, kastın aşılması suretiyle adam öldürmek mi olduğu;
2- Sanık hakkında tahrik hükümlerinin uygulanmasına yer olup olmadığı hususlarındadır.
22.5.1995 tarihinde yapılan birinci müzakerede sanığın üzerine yüklenen suçun vasfı sonuçlandırılmıştır. Buna göre; failin istemediği bir sonuçtan sorumlu tutulmaması ceza hukukunun genel kuralıdır. T.C.K.nın 45. maddesinde bu kuralın istisnalarına yer verilmiştir. Bazı hallerde istenmemiş olan sonuç nedeniyle failin sorumlu tutulabileceği açık bir yasa hükmü ile
belirlenebilir. T.C. Yasasının 452. maddesinde yer alan düzenleme bu istisnalardan birisidir.
Kastın aşılması suretiyle adam öldürmeye ilişkin 452. madde, adam öldürme suçunun cezasını azaltan bir sebep değildir. Suçun vasfını belirleyen bir sebeptir. Bu suç taksirli bir suç da değildir. Çünkü, eylem istemlidir. Fakat istenen adam öldürme değil, etkili eylemdir. TCK.nın 452. maddesinin uygulanabilmesi için, fail tarafından istenmemiş olan ölüm sonucunun, fail tarafından istenmiş bulunan etkili eylemden oluşması gerekir. Etkili eylemin kastedilen kişi hakkında olması önemli değildir. Bu halde T.C.K.nın 52. maddesi uygulanmalıdır.
Kastın aşılması suretiyle adam öldürmek suçuna ilişkin bu genel açıklamalardan sonra uyuşmazlık konusu olaya bakıldığında; sanık R. G.'ın yetkili merciden izin alarak, devamlı biçimde açtığı tezgahının önüne, T. F. A. adlı kişi ve arkadaşları tarafından tezgah açılması üzerine, sanık ile T. F. A. arasında çıkan tartışmanın giderek kavgaya dönüştüğü, bu kavga sırasında T. F. A.'nun polise haber vermek için olay yerinden uzaklaştığı, kavganın sanık ve arkadaşları ile T. F. A.'nun arkadaşları arasında devam ettiği, sanığın bu sırada kendi tezgahından edindiği bıçakla, karşı gruptaki S. A.'ı yakalayarak "seni bıçaklayayım mı?" biçiminde konuştuğu, ancak ona karşı bir eylemde bulunmadığı, kavganın devam etmesi nedeniyle bıçağını gelişigüzel sallamaya başladığı, bu sırada kavgayı ayırmaya çalışan ve sanığın yanında işçilik yapan ölenin göğsüne isabet eden bıçağın, iç kanama ve şok sonucu ölümü oluşturduğu, iddia, sanığın savunması, tanık anlatımları, ölü muayene ve otopsi tutanağı ve tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Bu oluşa göre, ölen, sanığın yanında çalışan işçisidir. Kavgayı ayırmaya çalışmaktadır. Kavga nedeniyle kendisini kaybetmiş bulunan sanığın öldürmek kastı olmaksızın, etkili eylem kastıyla, elindeki bıçağı gelişigüzel bir biçimde salladığı anlaşılmaktadır. Bu sırada, etkili eylemde bulunmak istediği kişi dışında kalan kendi işçisine isabet eden bıçak, sanığın istemediği sonucu, yani ölümü oluşturmuştur. O halde, etkili eylemde bulunulmak istenen kişiden başkası ölmüş olduğundan, TCK.nın 52. maddesi yollamasıyla, 452/1. maddesinin uygulanması gerekmektedir.
Sanık hakkında tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususu birinci müzakerede sonuçlandırılamadığından, 19.6.1995 tarihinde yapılan ikinci müzakerede bu husus tartışılmıştır.
Kusur yeteneğini azaltan sebeplerden birisi olan haksız tahrik T.C.K.nın 51. maddesinde düzenlenmiştir. Haksız tahrik, failin haksız bir eylemin doğurduğu öfke veya şiddetli bir elemin etkisi altında kalarak suç işlemesi halidir.
Bu tanımdan hareket edildiğinde, öncelikle tahriki oluşturan bir eylem bulunması gerektiği görülmektedir. Bu eylem tabii ki haksız olmalıdır.
Haksızlığın ölçüsü suç veya haksız fiil değildir. Fiilin haksızlığını toplumda geçerli olan sosyal değer yargılarına göre hakim takdir etmelidir.
Maddi olayda, T. F. A., sanığın izinli tezgahının önüne sergi açmış ise de, sanık tezgahında resim, albüm satışı yaptığı halde, T. F. A.'nun açtığı sergide giyim eşyalarını satışa sunduğu anlaşılmaktadır. Bu haliyle, sanıkla, T. F. A. arasında ticari bir haksız rekabetin doğacağı söylenemez. Buna rağmen sanık, T. F. A. ile tartışmaya girerek, tokat atmak suretiyle kavgayı başlattığından, ilk haksız hareket sanık tarafından yapıldığı için, hakkında haksız tahrik hükümleri uygulanmamalıdır.
Bu itibarla direnme kararının bozulmasına karar verilmelidir.
Kurul Başkanı ve bir kısım Üyeler; ( failin, bir haksızlığın doğurduğu öfke veya şiddetli bir elemin etkisi altında hareket ederek suç işlemesi halinde haksız tahrik hükümleri uygulanmalıdır.
İncelenen olayda; T. F. A. isimli kişi izinsiz olarak, sanığın yetkili merciden aldığı izne dayanarak açtığı serginin önüne sergi açmak suretiyle, sergisinin önünü kapatıp, ticari faaliyetini olumsuz etkilemek suretiyle ilk haksız hareketi yaparak olaya sebebiyet verdiğinden ve fail suçu bu haksız hareketin oluşturduğu öfke altında işlemiş bulunduğundan, TCK.nın 52/son maddesi yollamasıyla 51/1. maddesi uyarınca cezadan indirim yapılmalıdır. ) Açıklamasıyla karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, direnme kararının istem gibi BOZULMASINA, suçun vasfı yönünden 22.5.1995 tarihinde yapılan birinci müzakerede 2/3'ü aşan oyçokluğuyla, tahrik hükümlerinin uygulanıp, uygulanmayacağı bakımından 19.6.1995 tarihinde yapılan ikinci müzakerede yasal oyçokluğuyla karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini