Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 1994/9-362
K. 1994/371
T. 26.12.1994

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
ERTELEME KARARININ GEREKÇESİ
 
KARAR ÖZETİ: Erteleme, doğrudan doğruya cezanın sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören yargısal bir şahsileştirme işlemidir. Ertelemede gösterilecek gerekçe, sanığın kişiliği ile ilgili bilgi ve belgelerin İsabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde olmalıdır. Cezaların  ertelenip ertelenmeyeceği husundaki takdirin mutlaka yasal olması sanığın kişiliğine dayanması olay ile uyumlu olması gerekir. Gerekçe gösterilmesi zorunluluğunun amacı yasada yazılı nedenlere dayandırılmışolmak kayıt ve koşulu ile dosya içeriğine sanığın duruşmada gözlenen haline uygun bir değerlendirme sonucu takdir hakkının yerinde kullanılıp kullanılmadığının saptanmasıdır.
3506 sayılı Yasanın 8. maddesi ile 647 sayılı Yasanın ertelemeyi düzenleyen 6. maddesindeki "ahlaki temayül" kavramı kaldırıldığı "suç işleme hususundaki eğilimin" değerlendirilmesi gerektiği hükme bağlandığı halde, Yerel Mahkemenin sanığın olumsuz hallerinin nasıl gözlendiğini açıklamadan "sanığın ahlaki temayülleri itibarıyla bir daha suç işlemeyeceği konusunda mahkemede kanaat oluşmadığından" bahisle cezanın ertelenmesine yer olmadığına karar vermesi yasaya aykırıdır.
(647 s. CİK. m. 6)
(1412 s. CMUK. m. 32)
(2709 s. Anayasa m. 141/3)
 
Sanık Mehmet'in 213 sayılı Yasanın 360. maddesi gereğince sonuç olarak 21.735.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına, bir ay müddetle ticaret, sanat ve meslek icrasından mahrumiyetine, keyfiyetin Rize'de çıkan mahalli gazetede ilanına, "sanığın ahlaki temayülleri itibari ile bir daha suç işlemeyeceği konusunda mahkemede kanaat oluşmadığından sanığın cezasının ertelenmesi talebinin reddine" ilişkin (Rize AsliyeCeza Mahkemesi)nce 12.7.1993 gün ve 170/295 sayı ile verilen karar, sanık vekilinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nce, 17.11.1994 gün ve 4965/8772 sayı ile onanmıştır.
 
Yargıtay C. Başsavcılığı ise, 6.12.1994 gün ve 93/94723 sayı ile;
 
(Duruşmada hazır bulunmayan ve ifadesi talimatla alınan, geçmiş hükümlülüğü de olmayan sanığın hangi olumsuz davranışları ile ahlaki temayülünün bir daha suç işlemekten çekineceği kanaatini vermediği ciheti karar yerinde açıklanmadığı gibi, 647 sayılı kanunun 3506 sayılı kanunun 8. maddesiyle değişik 6. maddesiyle "ahlaki temayül" kavramının kaldırıldığı ve bunun yerine "suç işleme hususundaki eğilimin değerlendirilmesi gerektiğinin hükme bağlandığı gözetilmeden; yargılaması yokluğunda sürdürülen sanığın olumsuz hallerinin nasıl gözlendiği açıklanmadan ve kişiliğini de incitecek biçimde "ahlaki temayülü" ileri sürülerek yazılı gerekçe ile erteleme talebinin reddine karar verilmesi) yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle itiraz ederek, Özel Dairenin onama kararının kaldırılarak, Yerel Mahkeme hükmünün bozulması istenmiştir.
 
Dosya, 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
 
İncelenen dosyaya göre;
 
Özel Daire ile C. Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, sanığın cezasının ertelenmesine karar verilirken gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olup olmadığı hususuna ilişkindir.
 
Ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 11.10.1976 gün ve 367/415; 6.12.1982 gün ve 388/470; 14.12.1981 gün ve 310/421 sayılı kararlarıyla, 7.6.1976 gün ve 4/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere "erteleme", doğrudan doğruya cezanın sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören yargısal bir şahsileştirme işlemidir.
 
Anayasanın 141/3 ve CYUY.nın 32. maddesine göre, tüm mahkeme kararları gerekçeli olmak zorundadır. "Gerekçe" takdirin akla, hukuka ve dosyaya uygun açıklamasıdır. Gerek Anayasamızda ve gerekse CYUY.nda, nelerin gerekçe olabileceği sınırlı biçimde sayılmamıştır. Bununla beraber, erteleme konusunda gösterilecek gerekçe, sanığın kişiliği ile ilgili bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde olmalıdır. Gerekçenin açıklanan bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek özelliği de tartışma götürmez bir gerçektir.
 
Cezaların ertelenip, ertelenmeyeceği hususundaki takdiri mutlaka yasal olması, sanığın kişiliğine dayanması ve olay ile uyumlu bulunması gerekir. Esasen bu hususta gerekçe gösterilmesi zorunluluğundan güdülen amaç, 647 sayılı Yasanın 6. maddesinde yazılı yasal nedenlere dayandırılmış olmak kayıt ve koşulu ile, gerekçede bu konuda gösterilen nedenlerin yargıcın sadece soyut kanılarına değil, ölçünün isabetle seçildiğini doğrulayıp açıklayan ve dosya içeriğine, sanığın duruşmada gözlenen haline uygun bir değerlendirme sonucu takdir hakkının yerinde kullanılıp kullanılmadığının saptanmasıdır.
 
647 sayılı Kanunun 6. maddesi, "sanığın geçmişteki hali ile ahlaki temayüllerine göre cezanın ertelenmesi halinde ileride cürüm işlemekten çekinmesine sebep olacağı hakkında mahkemece kanaat edinilirse cezanın ertelenmesine hükmolunabilir" biçiminde düzenlenmişken, 14:12.1988 tarihinde yürürlüğe giren 3506 sayılı Yasanın 8. maddesi ile 647 sayılı Yasanın 6. maddesindeki "ahlaki temayül" kavramı kaldırılmış, "suç işleme hususundaki eğilimin" değerlendirilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. .Buna rağmen Yerel Mahkeme, yasadan bilinçli olarak çıkartılan bir kavramı esas alarak sanığın olumsuz hallerinin nasıl gözlendiğini de açıklamadan insan onurunu incitecek biçimde "sanığın ahlaki temayülleri itibari ile bir daha suç işlemeyeceği konusunda mahkemede kanaat oluşmadığından" bahisle cezanın ertelenmesine yer olmadığına karar vermesi, yasaya aykırıdır.
Bu itibarla, C. Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyeleri; "Yerel Mahkemenin (ahlaki temayül) ibaresine yer verip (suç işleme hususundaki eğilimi) tabirine yer vermeyişinin başlı başına bozma nedeni olamayacağı, erteleme hususunun, sanığın kişiliği ve olay ile uygunluğu göz önünde tutularak değerlendirildiği nedeniyle itirazın reddi gerektiği" yolunda oy kullanmışlardır.
 
Sonuç: Açıklanan nedenlerle Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulü ile Özel Dairenin 17.11.1994 gün ve 4965/8772 sayılı onama kararının kaldırılarak Yerel Mahkeme hükmün ün (BOZULMASINA), 26.12.1994 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini