 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 1994/9-3
K. 1994/52
T. 21.2.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
HERBİRİ İDAM CEZASINI GEREKTİREN
BİRDEN FAZLA ADAM ÖLDÜRMEK
KARAR ÖZETİ Herbiri idam cezasını gerektiren birden fazla adam öldürme suçlarının işlenmesi halinde, herbir adam öldürme suçundan ayrı ayrı TCK.nın 450. maddesinde uygun bulunan bentlere göre ceza tayin edilmelidir. Yedi kişinin öldürülmesi olayında, diğer sanıklarla kendi evinde toplanıp plan yapan, tabancayı temin eden, olay yerine gidip öldürülenleri bağlama, eterle bayıltma fiillerine katılan ve onları bekleyen sanığın tasarlayarak (taammüden) birden çok adam öldürme suçuna fen fail olarak katılmış ol-'ması karşısında, TCK.nın 450/4, 65/3. maddeleri uyarınca maktul sayısınca ayrı ayrı cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken, idam cezasını müstelzim olmayan aynı saikle birden ziyade kasten adam öldürme hallerini kapsayan TCK.nın 450/5, 65/3. maddelerine göre tecziyesine karar verilmesi yasaya aykırıdır.
(765 s. TCK. m. 450/4-5, 65/3)
Adam öldürmek suçundan sanık Mahmut'un TCK.nın 450/4, 65/3, 71. maddeleri gereğince yedi kez cezalandırılmasına ve Yasanın 77. maddesi uyarınca 36 sene ağır hapsine ilişkin, (Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi)nin 25.1.1990 gün, 177/6 ve 30.10.1990 gün, 115/130 sayılı kararları, C. Savcısı ile müdahiller ve sanık vekillerinin temyizleri üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 12.6.199.0 gün, 1466/2466 sayılı ve 19.2.1991 gün, 7/582 sayılı kararları ile usuli nedenlerle bozulmuş, bozmaya uyan Yerel Mahkeme bozma gereğini yerine getirdikten sonra, 23.12.1991 gün, 471 160 sayı ile; sanığın TCK.nın 450/5, 65/3. maddeleri gereğince 15 yıl ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına, "TCK.nın 450/4, 65/3. maddeleri uyarınca yedi kez cezalandırılması gerektiği" karşı oyu ile ve oyçokluğuyla karar vermiştir.
Bu hükmün de C. Savcısı ve katılan vekili tarafından temyizi üzerine Özel Daire, 31.3.1992 gün, 1443/2084 sayı ile;
"Sanığın iştirak ettiği adam öldürme suçlarının taammüden işlendiğinin kabul ve anlaşılmasına göre, maktullerden her biri bakımından bozmadan Önce olduğu gibi TCK.nun 450/4. ve 65/3. maddeleri uyarınca ayrı ayrı cezalandırılması gerekirken 450. maddenin diğer bentleri ile birlikte uygulanması mümkün bulunmayan ancak birden fazla kasten adam Öldürme hallerinde uygulanması icap eden TCK.nun 450. maddesinin 5. bendi ile hükümlendirilmesi" isabetsizliğinden bozmuş,
Yerel Mahkeme ise, 14.10.1992 gün, 78/128 sayı ile;
"Sanık suçta kullanılan tabancayı temin .etmiş, eter şişesini getirmiş, takat cürmün icrasına katılmamıştır. Bu nedenle eylemi, TCK.nın 450/5, 65/3. maddelerine uygundur" gerekçesiyle ve oyçokluğuyla Önceki hükümde direnmiştir.
Re'sen temyize tabi olan bu hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi katılanlar vekili tarafından da süresinde istenildiğinden dosya; Yargıtay C. Başsavcılığı' nın "bozma" istemli 30.12.1993 tarihli tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Haklarındaki mahkumiyet hükmü kesinleşen diğer sanıklar, sanığın evinde toplanarak karşı siyasi görüşte olan kişilerin semtten uzaklaştırılmaları için karar almışlar ve plan yapmışlardır. Maktuller takip edilerek oturdukları ev tesbit edilmiş, olay akşamı sanığın evinde toplanılarak yapılan plan gözden geçirilmiştir. Mahkumiyet hükmü kesinleşen sanıklar Duran ve Ömer, dışarda gözcü olarak kalmışlar, sanık ile birlikte Haluk, Ahmet Ercüment ve firari sanık Kürşat eve girerek içerdekileri silah tehdidiyle etkisiz hale getirmişlerdir. yere yatırdıkları maktullerin ellerini kablolarla bağlamışlar, sanıklardan Kürşat ile hakkında direnme kararı verilen sanık Mahmut giderek durumu Abdullah'a anlatmışlar ve aldıkları eterle geri dönmüşlerdir. Diğer sanıklar, eterle bayıltılan maktullerden ikisini otomobille şehir dışına götürüp tabanca ile ateş ederek Öldürmüşlerdir. Sanık ise, evde kalan maktülleri beklemiştir. Bilahare eve gelen sanıklardan Haluk maktüllerden birini boğmuş, dördünü ise tabanca ile Öldürmüştür.
Yedi maktülün Öldürüldüğü olayda, diğer sanıklarla birlikte kendi evinde toplanıp plan yapan, tabancayı temin eden, olay yerine gidip öldürülenleri bağlama, eterle bayıltma fiillerine katılan ve onları bekleyen sanık, bu suretle suça teri fail olarak katılmıştır. Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluş, sübut ve sanığın suçun ten faili olduğu hususlarında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Çözümlenecek sorun, sanığın TCK.nın 450/5, 65/3. maddeleri gereğince mi, yoksa Yasanın 450/4, 65/3. maddeleri uyarınca maktül sayısınca ayrı ayrı mı cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiğine ilişkindir.
Sanıklar, önceden verdikleri karar doğrultusunda öldürülenleri izlemişler, oturdukları evi tesbit etmişler, aradan geçen uzun zamana rağmen bu kararlarından vazgeçmeyerek yaptıkları planı uygulamak amacıyla olay gecesi maktullerin evine gitmişler ve tasarlayarak (taammüden) birden fazla öldürme suçunu işlemişlerdir.
TCK.nın 450/5. maddesinin uygulanabilmesi için; zaman birliği, sebep ve kasıt birliği ile birden çok kişinin ölmüş bulunması gerekir. Fail, aynı zamanda ve aynı kasıtla fiili işlemiş olmalıdır. Bu hüküm idam cezasını müstelzim olmayan aynı saikle birden ziyade kasten adam öldürme hallerini kapsamaktadır. Birden fazla kişinin öldürülmesinde ölenlerin sıfatlarından veya eylemin işleniş biçiminden doğan bir teşdit nedeni bulunmamaktadır. Olayda, 450. maddenin diğer bentlerinde yazılı şiddet sebeplerinin bulunması halinde, ayrı ayrı uygun bulunduğu bentlerin uygulanması gerekmektedir. Yasa koyucu, adam öldürme suçunun mevsuf şekillerini maddede sınırlı olarak onbir bend halinde kabul ettiğine göre; amacı, her biri idam cezasını gerektiren birden fazla adam öldürme suçlarının işlenmesi halinde, her bir adam öldürme suçundan ayrı ayrı uygun bulunan bentlere göre ölüm cezası tayini gerektiği yolundadır. Diğer bir anlatımla her biri ölüm cezasını gerektiren birden çok adam öldürme suçlarının işlenmesi halinde, herbir öldürme eyleminin ayrı ayrı uyduğu bentlere göre ceza tayini gerekmektedir. Olayda, her ölüm için 450. maddenin sair bentlerinin uygulanması olanağı varsa, bu maddenin beşinci bendi tatbik olunamayacaktır. Yani birden fazla kişinin taammüden veya kan gütme saiki ile öldürülmesi halinde ölenlerin sayısınca maddenin dördüncü veya beşinci bendi uygulanmalıdır. Yargıtay'ımızın uygulamaları da bu doğrultudadır.
Aksi halde taammüden bir kişinin öldürülmesi bir kişinin yaralanması halinde fail hakkında TCK.nın 450/4 ve 450/4, 62. maddeleriyle ceza tayini gerekirken, her iki mağdurun da ölümü üzerine yasanın sadece 450/5. maddesi ile uygulama yapılması; iki ölüm halinde bir ölü bir yaralama hadisesine göre daha az ceza verilmesine yol açacaktır. Bu durum yasa koyucunun amacına aykırı olduğu gibi hak ve adalet kuralları ile de bağdaşmamaktadır.
Bu itibarla, sanığın iştirak ettiği adam öldürme suçlarının taammüden işlenmesi nedeniyle, maktullerden herbiri yönünden TCK.nın 450/4, 65/3. maddeleri uyarınca ayrı ayrı ceza tayini ile içtima kurallarının uygulanması gerektiğinden Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Sonuç :Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün (BOZULMASINA), tebliğnamedeki görüşe uygun olarak; 21.2.1994 günü oybirliğiyle karar verildi.