 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 1994/8-273
K. 1994/293
T. 21.11.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA ZAMANAŞIMI
KARAR ÖZETİ: Dava zamanaşımı hesabında mahkeme, hükmedeceği cezayı değil, kanun maddesinde yazılı olan cezayi nazara almalıdır. İki nevi ceza öngören bir maddenin uygun. bulunduğu dava zamanaşımı ağır nevi'den olan cezaya göre hesaplanmalıdır. Cezaların ağırlık derecesi TCK.nun 11. maddesindeki sıra esas alınarak saptanmalıdır.
İncelenen dosyada, sanık hakkında tatbiki gereken TCK.nun 243. maddesi; "bir seneye kadar ağır hapis ve müebbeden veya muvakkaten memuriyetten mahrumiyet cezasını" ihtiva ettiğinden, dava zamanaşımı daha ağır olan ağır hapis cezası nazara alınarak hesaplanmalıdır. Hükmolunacak ağır hapis cezasının miktarına göre olay tarihinden itibaren 7 yıl 6 aylık zamanaşımı süresi dolduğundan davanın ortadan kaldırılması doğrudur.
(765 s. TCK. m. 243, 102/4, 104/2, 11)
Suçunu söyletmek, için işkence etmek suçundan sanıklar Mazhar, Osman, Mustafa, Ahmet, Ertuğrul'un TCK.nın 243/1, 59. maddeleri gereğince sekiz kez ve sonuç olarak 80 ay ağır hapis ve 20 ay memuriyetten geçici olarak yoksun bırakılma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, (Yozgat Ağır Ceza Mahkemesi)nce verilen 28.5.1990 gün, 204/48 sayılı hükmün sanık Mazhar vekili tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 6.2.1991 gün 9602/983 sayı ile; "eksik soruşturma" nedeniyle hükmü bozmuş, bozmaya uyan Yerel Mahkeme, 3.3.1993 gün 20/19 sayı ile; zamanaşımı nedeniyle davanın ortadan kaldırılmasına karar vermiş, bu hükmün de katılan vekili tarafından temyizi üzerine Özel Daire, 28.9.1993 gün 7559/9352 sayı ile;
"Sanıklar hakkında, TCK.nun 243. maddesine uygun cürüm söyletmek için işkence etmek suçundan dolayı dava açılmış olmasına, bu maddede müebbeten memuriyetten mahrumiyet cezasının da öngörülmüş bulunmasına, TCK.nun 20. maddesinin 1. fıkrasının 2. bendine göre suçun TCK.nun 102/3. maddesi uyarınca on yıllık zamanaşımına tabi bulunduğu, suç tarihine göre zamanaşımı gerçekleşmediği halde davaya devamla bir hüküm kurulması gerekirken kamu davasının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verilmiş olması" isabetsizliğinden bozmuş,
Yerel Mahkeme, 23.2.1994 gün, 85/23 sayı ile;
'Zamanaşımının hesabında, nev' i ağır olan cezanın esas alınması gerekir. Fiilin vasfını tayine yarayan fer'i ceza ile suç nev'inin tayini ve ona göre zamanaşımı süresinin tespiti yasaya aykırıdır. Yargıtay içtihatları da bu doğrultudadır. TCK.nın 243. maddesinde yer alan hürriyeti bağlayıcı cezanın üst sınırına göre asli zamanaşımı süresi TCK.nın 102/4. maddesi gereğince5 yıldır. Ve olay tarihinden itibaren 7 yıl 6 aydan fazla bir süre geçtiğinden zamanaşımı nedeniyle davanın ortadan kaldırılmasına karar verilmelidir" gerekçesiyle, önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de Yargıtay'ca incelenmesi katılanlar vekili tarafından süresinde istenildiğinden dosya; Yargıtay C. Başsavcılığı'nın "onama" istemli 4.10.1994 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Sanıklar hakkında, suçunu söyletmek için işkence etmek suçundan açılan kamu davasında, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, zamanaşımı süresinin dolup dolmadığına ilişkindir.
Dava zamanaşımı hesabında, TCK.nun 102. maddesi, hükmedilecek cezayı esas almayıp, o suçun istilzam ettiği cezayı gözönünde bulundurmuştur. Bu nedenle zamanaşımı süresinin tayininde mahkemece, vereceği ceza değil kanun maddesinde yazılı ceza nazara alınmalıdır. İki nevi ceza öngören bir maddenin uygun bulunduğu dava zamanaşımı, TCK.nun 102. maddesinde yer alan "nev' ileri başka başka cezaları havi hükümler, en ağır ceza için konulan müddeti geçmesiyle ortadan kalkar" hükmü de nazara alınmak suretiyle ağır nev'iden olan cezaya göre hesaplanmalıdır. Cezaların ağırlık derecesi ise TCK.nun 11. maddesindeki sıra esas alınarak saptanmalıdır. 18.11.1936 gün, 26/35 sayılı ve 7.5.1947 gün, 3/15 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararları da bu doğrultudadır.
İncelenen dosyada, sanıkların eylemlerine uygun olup, tatbiki gereken TCK.nun 243. maddesi "bir seneye kadar ağır hapis ve müebbeden veya muvakkaten memuriyetten mahrumiyet cezasını" ihtiva etmektedir. Maddede nev'ileri başka başka olan cezalardan asıl ceza olan ağır hapis cezası, fer'i ceza olan memuriyetten mahrumiyet cezasından daha ağır olduğundan zamanaşımının hesabında ağır hapis cezası nazara alınmalıdır.
Bu itibarla, sanıklarla hükmolunabilecek ağır hapis cezasının miktarı itibarıyla, olay tarihinden itibaren TCK.nın 102/4, 104/2 maddesi ile belirlenen 7 yıl 6 aylık zamanaşımı süresi dolmuş bulunduğundan, davanın ortadan kaldırılmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün (ONANMASINA), 21.11.1994 günü tebliğnamedeki isteme uygun olarak oybirliğiyle karar verildi.