 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no : 1994/7-370
Karar no : 1995/12
Tarih : 13.2.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
1219/m.25
765/m.456/3,459/2
DAVA : 1219 Sayılı Yasaya aykırı olarak hasta tedavi etmek suçundan sanık Selahattin Çelebi'nin aynı yasanın 25.maddesi delaletiyle TCK.nun 456/3 ve 59.maddeleri uyarınca sonuçta 4 sene 2 ay ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına sanık Ümit Işık'ın beraatine ilişkin Bursa 1.Ağır Ceza Mahkemesince verilen 12/04/1994 gün ve 10/58 sayılı hükmün sanık Selahattin Çelebi'nin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 7.Ceza Dairesi 15/11/1994 gün ve 9684/11767 sayı ile;
Sanığın eylemi 1219 Sayılı Yasanın 25.maddesi delaletiyle TCK.nun 456/3 ve ayrıca TCK.nun 459/2.maddesini ihlal eder nitelikte ayrı suç oluşturduğundan açılmış olan davanın kapsamı itibariyle tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir." açıklamasıyla kararı onamıştır.
Bu karara karşı 02/12/1994 gün ve 47542 sayı ile itiraz yoluna başvuran Yargıtay C.Başsavcılığı;
Sanığın diploması olmasa dahi mağduru iyileştirmek ve tedavi etmek amacıyla kolunu sarmış ancak meslek ve sanattaki acemiliğinden kaynaklanan hatalı tedavi sonucunda kangren olan kol kesilmiştir.
Savunmanın aksine sanığın mağdurun kolunun kangren olacağını ve kesileceğini bilerek isteyerek tedavi ettiğinin diğer bir söyleyişle uzuv tatili kastıyla hareket ettiğinin kabulü mümkün değildir.
Nitekim iddianamede de tedavi sonucu uzuv tatiline sebebiyet verildiğinden söz edilmekte ancak sevk maddesinde eylemine uyan TCK.nun 459/2 maddesi yerine 456/3.maddesine yer verilmeyecektir.
Yüksek Dairenin 2 ayrı suçun oluşacağına ilişkin düşüncesine katılmıyoruz. Zira sanığın eylemi tek olup TCK.nun 459/2.maddesine uyan suçu oluşturur.
Bu nedenle sanığın diploması olmadığı halde mağdurun kırık kolunu hatalı sarmak ve yanlış tedavi etmek suretiyle uzuv tatiline sebebiyet vermekten ibaret eyleminin 1219 Sayılı Yasanın 25/son maddesi delaletiyle TCK.nun 459/2.maddesine uyduğu gözetilmeden kasıt unsurunu içeren TCK.nun 456/3.maddesi uyarınca cezalandırılması yasaya aykırıdır." görüşü ile Özel Daire onama kararının kaldırılarak Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasını istemiştir.
Dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR : İncelenen dosyaya göre;
Çözümlenecek sorun; diploması olmadığı halde mağdurun kırılan kolunu sarıp tedaviye girişen ancak yanlış tedavi sonucu kolun kangren olup kesilmesine sebebiyet veren sanığın eyleminin 1219 Sayılı Yasanın 25.maddesi delaletiyle TCK.nun 456/3 ve 459/2.maddelerini ihlal eder nitelikte iki ayrı suç mu yoksa 459/2.maddeye uyan tek suç mu oluşturacağının belirlenmesidir.
1219 Sayılı Yasanın 25.maddesinde diploması olmadığı halde menfaat için olmasa dahi herhangi suretle olursa olsun hasta tedavi etmek ve tabip ünvanını takınmak suç sayılmış ve bu suretle icrayı sanat neticesinde Türk Ceza Kanunu itibariyle daha ağır bir fiil işlenmiş olduğu takdirde o fiile ait cezanın verileceği öngörülmüştür. Yani tedavi sırasında hasta ölmüş veya sağlık bakımından bir zarar görmüş ise sanığa 1219 Sayılı Yasa değil TCK.nun ilgili maddesi uygulanacaktır.
Maddi olayda sanığın diploması olmadığı halde tedavi amacıyla mağdurun kırılan kolunu sardığı ancak yanlış tedavi sonucu kangren olan kolun kesilmesine sebebiyet verdiği saptandığına göre ağır olan bu eylemden sorumlu olacağı açıktır.
İki ayrı suçtan sözedebilmek için ortada hukuki konuları ayrı iki eylem ve iki sonuç veya ihlal olması gerekir.
İncelenen somut olayda sanığın eylemi ve sonuç tek olduğuna göre suçta tekdir öyle ise itiraz bu yönüyle yerindedir.
Sanığın tek olan bu suçunun niteliğine ilişkin itiraz nedenlerine gelince,
Sanığın mağdurun kırılan kolunun kangren olup kesileceğini bilerek ve isteyerek tedaviye giriştiğine dair dosyada hiç bir delil yoktur. Esasen tedavi kasti bir eylem de değildir.
Öte yandan fenni ve bilimsel olmadığı halde sınıkçılık toplumumuzun benimseyip kabul ettiği bir kurumdur. Bu nedenle sanığın eylemi toplumun değer yargıları gözetilerek değerlendirilmelidir.
Bir diğer hususta hiç bir dayanağı olmadan ayırım yaparak diplomalı kişinin eylemini taksirli, diplomasız kişinin eylemini kasti kabul etmek hukuken mümkün değildir.
Bu itibarla sanığın kasıt unsurunu içermeyen mağduru tedaviye yönelik eyleminin 1219 Sayılı Yasanın 25.maddesi delaletiyle TCK.nun 459/2.maddesine uyan nitelikte "tek suç" oluşturacağının kabulü gerekir.
O halde sanığın TCK.nun 459/2.maddesi yerine kasti suçtan TCK.nun 456/3.maddesiyle cezalandırılması yasaya aykırı olduğundan açıklanan bu nedenlerle Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki kurul üyesi Özel Daire kararının haklı nedenlere dayandığını iki üye ise eylemin TCK.nun 456/3 ve 458 maddelerinde öngörülen suçları oluşturduğunu belirterek itirazın reddi yönünde oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne 13/02/1995 günü oyçokluğuyla karar verildi.