Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no : 1994/70
Karar no : 1994/139
Tarih : 02.05.1994

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Zorla kadın kaçırmak ve zorla ırza geçmeye kalkışmak suçlarından sanık Alaaddin'in T.C.Y.nın 429/2. maddesi uyarınca 10 yıl hapis ve 416/1. maddesi uyarınca 15 yıl ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin;
Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesince 13.9.1993 gün ve 38-158 sayı ile verilen kararın, sanık müdafi tarafından temyizi ve kısmen kendiliğinden de temyize tabi olması üzerine, dosyayı inceleyen;
Yargıtay 5. Ceza Dairesince 24.12.1993 gün ve 3842-4746 sayı ile;
(1 - Zorla kadın kaçırma suçundan kurulan hükmün usul ve yasaya uygun bulunması nedeniyle onanmasına,
2 - Zorla ırza geçme suçuna ilişkin incelemede;
Sair itirazları yerinde görülmeyerek,
Mağdurenin aşamalarda, sanığın alkollü olması ve kendisinin direnmesi nedeniyle ırza geçme eylemini tamamlayamadığını ve üzerine boşaldığını bildirmesi karşısında, keşifte ırza geçmenin tamamlandığına ilişkin anlatımını samimi kabul etme olanağı bulunmadığından ve bu hususta raporda alınmamış olduğundan eylemin tam kalkışma aşamasında akim kaldığına yer verilerek uygulama yapılması gerekirken, tamamlanmış suçtan hüküm kurulması) isabetsizliğinden oyçokluğuyla bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 2.2.1994 gün ve 18-24 sayı ile; mağdurenin ifadesi bölünmelidir. Kaldı ki, tanıklar Cengiz ve Ahmet ifadeleri de ırza geçmenin tamamlandığını göstermektedir. Mağdure, ilk başvurusunda komiser Ahmet Işık'a ırzına geçildiğine, ancak sosyal konumu ve aile birliğinin esenliği bakımından kocasının bu durumu bilmemesinin uygun olacağını açıkladığından, ırza geçildiği ifade tutanağına yazılmamıştır. Bilahare, keşif sırasında, kocasının bulunmadığı bir ortamda ve kocasının kendisini artık bu şekilde de kabul edeceğini anladığından, gerçeği söyleyerek, ırzına geçildiğini beyan etmiştir. Açıklamasıyla önceki kararda direnmiştir.
Bu kararda, sanık müdafi tarafından süresinde temyiz edildiğinden ve kendiliğinden de temyize tabi olduğundan, dosya Yargıtay C. Başsavcılığının "bozma" istekli 8.3.1994 gün ve 5/19323 sayılı tebliğnamesiyle, Yargıtay 1. Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
 
KARAR : İncelenen dosyaya göre;
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanığın üzerine yüklenen ırza geçme suçunun tamamlanıp, tamamlanmadığı hususundadır.
Olayda görgü tanığı bulunmamaktadır. Tanıklar, mağdurenin anlatımını aktarmaktadırlar. Mağdure kolluktaki 6.1.1992 günlü ilk ve 7.1.1992 günlü ek ifadeleriyle C. Savcısı ve duruşmadaki uyumlu beyanlarında; ".. Sanık beni yere yatırdı, eteğimi yukarı çekti bacaklarımın arasına girdi çorap ve külotumu indirip, kendisi de pantolununu açarak cinsel organını çıkardı, üzerime yattı, cinsel ilişkide bulunmak istedi. Ancak, kendisinin alkollü olması ve ırza geçmesine imkan vermeyecek şekilde kendimi tutup, bacaklarımlaengel olmaya çalışmam ve debelenmem nedeniyle ırzıma geçemedi, üzerime boşaldı" demektedir.
Görüldüğü gibi mağdure, ırza geçme eyleminin kalkışma aşamasında kaldığını ve hatta ırzına geçilememesi nedeniyle muayene için doktora gitmek istemediğini açıklamış, nitekim doktora da sevkedilmemiştir.
Ancak, mahkeme başkanının keşif tutanağında yansıyan ve eniştesi Cengiz tarafından kendisine ulaştırılan telkin ve tavsiyesi üzerine, eniştesi Cengiz'in ısrarını da kıramayarak, keşifte yeniden verdiği fadesinde; ırza geçme eyleminin tamamlandığını ileri sürmüştür.
Tanık olarak dinlenen Cengiz, duruşmada, mağdurenin anlatımına paralel biçimde beyanda bulunarak, ırza geçme suçunun tamamlanmadığını açıklarken, keşifte, (.. Duruşmada tanıklık yaptıktan sonra mahkeme başkanı bana; "Genellikle evli kadınların bu gibi durumlarda, aslında ırza geçme gerçekleştiği halde, evlilik birliği yıkılmasın, sağa sola rezil olmasın ve toplum içinde kötü duruma düşmesin gibi psikolojik etkenlerle gerçeği anlatmadıklarını söyledi, gerçeğin söylenmesi için telkinde bulundu." Bende mağdureye gidip mahkeme başkanının sözlerini nakledip, gerçeği söylemesi için ısrar ettim. Bunun üzerine mağdure de; "sanık tam anlamıyla benim ırzıma geçmiştir. Evli olup, yetişkin kızım bulunduğu için gerçeği gizlemiştim." Biçiminde açıklamada bulundu) demektedir.
Mağdurenin eşi Sadık ise; duruşmadaki ifasedeinde; mağdurenin kendisine, eylemin kalkışma aşamasında kaldığını açıkladığını belirtmektedir.
Tutanak düzenleyicisi Ahmet Işık, hazırlık soruşturması aşamasında, mağdurenin ifadesini almıştır. Katılan-Mağdure 30.3.1993 günlü dilekçeyle komiser olan bu tanığın; (sanığın olaydan 1 hafta önce olay yerine yakın bir otele yerleştiğini bu tanığın saptanması sebebiyle) dinlenmesini istemiş; mahkemece yazılan 28.4.1993 günlü talimatta; (a- mağdurenin ifadesinin alındığı tutanağın doğru olup olmadığı, b - Mağdureyi muayene için neden doktora göndermediği, c - Olayı neden C. Savcısına haber vermediği) hususlarının sorulması istenmiş, keşifte ve mağdurenin beyanını değiştirmesinden önce yazılan bu talimat nedeniyle, beş celse gelmeyen tanık Ahmet'in ifadesi, ancak 4.8.1993 tarihinde ve mağdurenin ifadesini değiştirdiği keşiften sonra alınabilmiş, tanık Ahmet bu ifadesinde; ".. Mağdure ırzına geçildiğini söledi, ancak ailevi nedenlerle eylemin kalkışma aşamasında kaldığının yazılmasını istedi ve doktora da gitmek istemedi. Bende isteği doğrultusunda işlem yaptım." demiştir.
Olayda görgü tanığı bulunmamaktadır. Mağdure doktora sevk edilmediğinden fenni kanıtta mevcut değildir. O halde mağdurenin anlatımları önem kazanmaktadır. Mağdure keşif yapılıncaya dek, eylemin kalkışma aşamasında kaldığını kesin olarak açıklamıştır. Ancak mahkeme, başkanının, kendisine ulaştırılan telkin ve tavsiyesi üzerine ve eniştesi Cengiz'in ısrarı karşısında keşifde ifade değiştirerek ırza geçmenin tamamlandığın bildirmiştir. Tevsi niteliğindeki bu son ifadenin, sanığın daha çok ceza almasını sağlamaya yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla inandırıcı görülmemiştir. Tanık anlatımları da mağdurenin beyanlarına dayalı olduğundan, zorla ırza geçme suçunun kalkışma aşamasında kaldığının kabulü gerekir.
Ancak, kalkışmanın derecesi öncelikle, Yerel Mahkeme tarafından belirlenmelidir. Zira, Yerel Mahkemenin belirlemediği ve Özel Dairece denetlenmeyen bir hususun doğrudan Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda incelenip görüşülmesine, yargılama yasası elverişli değildir.
Karşı oy kullanan Kurul Üyeleri; ırza geçme suçlarında mağdurlerin ailevi, sosyal ve toplumsal nedenlerle gerçeği gizleyebileceklerini, bu itibarla mağdurenin keşifteki anlatımının gerçeği yansıttığını, dolayısıyla orla ırza geçme suçunun tamamlandığını ileri sürmüşlerdir.
 
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, sanık müdafiinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden, kendiliğinden de temyize tabi kararın istem gibi (BOZULMASINA), 2.5.1994 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini