 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no : 1994/60
Karar no : 1994/83
Tarih : 28.03.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme neden olmak suçundan sanık Mahir Yılmaz'ın TCK'nun 455/2-son, 67 sayılı Yasa'nın 4. maddeleri gereğince 5.700.000 lira ve sanık Hüseyin Öztürk'ün kusur oranı da nazara alınarak aynı maddeler gereğince 3.456.250 lira ağır para cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin Taşköprü Asliye Ceza Mahkemesi'nce verilen 29.9.1992 gün 186/149 sayılı hükmün sanıklar ve katılanlar vekilleri tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen
Yargıtay 2. Ceza Dairesi 13.4.1993 gün 3893/4527 sayı ile "Temel para cezasının eksik tayini ve manevi tazminat hakkında karar verilmemesi" isabetsizliğinden bozmuş,
bozmaya uyan Yerel mahkeme 21.9.1993 gün 49/89 sayı ile sanıkların cezalandırılmalarına, katılanlar lehine taktir ve tayin olunan manevi tazminatın sanıklar ile malen sokumlu olan araç sahiplerinden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar vermiş, bu hükmün de sanıklar, malen sokumlu olanlar ve katılanlar vekilleri tarafından temyizi üzerine,
Özel Daire bu kerre 25.1.1994 gün 605/480 sayı ile,
"Oluş ve sonuçlarıyla diğer etkenleri değerlendiren mahkemenin manevi tazminat miktarlarının takdir ve tayininde bir isabetsizlik görülmediği gibi TCK'nun 467 ve 2918 sayılı Kanun ile Borçlar Kanunu hükümleri itibariyle mal sahipleri ve sanıkların müteselsilen sorumlu tutulmalarında Yasa'ya aykırılık bulunmadığından sair itirazların reddiyle, para cezasının noksan tayini, hükmün faizli ilgili bölümünün karıştırılması, nisbi harca hükmedilmemesi ve yargılama gideri dökümünün gösterilmemesi" isabetsizliğinden bozmuştur.
Yargıtay C. Başsavcılığı 1.3.1994 gün 84.612 sayı ile, "TCK'nun 37, 38 ve 467 maddelerinde öngörülen ilke doğrultusundan olay sanıklarınnı zarar gören kişilere karşı maddi ve manevi tazminat istemlerinin davayı gören mahkemede yürütülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Ancak Karayolları Trafik Yasasının 85. maddesinde ngörülen ilke doğrultusunda işletenin sorumluluğunun tartışılması hukuk mahkemesinde açılacak bir dava ile olanaklıdır. Çünkü burada objektif kusursuz sorumulluk ilkesinin tartışılması gerekecektir. Ceza davasının yanları, olay sanığı ile suçtan zarar gören kişilerdir. Olayda, 2918 sayılı Yasa'nın 85. maddesinde belirtilen ilkenin ceza davasında tartışılması Özel Dairece öngörülmekte ise de, bu durum sözü geçen hükümlerle Ceza ve Hukuk Yargılama Usulü Yasalarına aykırıdır. İşleten zarar sorumlusu olarak hukuk mahkemesinde açılacak bir davada yan olabileceğinden, işleten hakkında maddi ve manevi zarar sadece hukuk mahkemesinde istenebilecektir." Gerekçesiyle itiraz ederek Yerel mahkeme kararının bu yönden de bozulması talep olunmuştur.
Dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY CEZA GENEL KURULU KARARI:
Dosya içeriğine göre, sanık Mahir Yılmaz yönetimindeki Tevfik Yılmaz'a ait kamyonun arıza yapması üzerine, gerekli trafik işaretlerini koymadan kamyonu yol kenarına park etmiştir. Sanık Hüseyin Öztürk'ün, sevk ve idaresindeki Kemal Mutlu'ya ait taksiyle yol kenarına bırakılan kamyona çarpması sonucu iki kişi ölmüş ve iki kişi yaralanmıştır. Yerel Mahkemece olayda kusurlu bulunan her iki sanığın cezalandırılmasına, katılanlar lehine tayin ve takdir olunan manevi tazminatın sanıklar ile duruşmaya çağrılıp dinlenen araç sahiplerinden müteselsilen tahsiline karar verilmiş hükmün bu bölümü Özel Dairece isabetli bulunmuştur.
Açıklanan olayda, Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, taşıt sürücüsü olan sanıklar ile malen mesul olan taşıt sahiplerinin de ceza davasında tazminatla sorumlu tutulup tutulamayacağına ilişkindir.
Ceza Yasa'sının 37. maddesi gereğince, ceza ile mahkumiyet zararların tazminini istemeye halel getirmeyeceği gibi, 38. madde gereğince manevi tazminat da istenebilecektir. Olayda sanıklar hakkında tedbirsizlik dikkatsizlik soncu ölüme ve yaralamaya neden olmak suçundan dava açılmış ve suçtan zarar gören müdahiller, sanıklar ve mal sahiplerini ayrı ayrı belirtmek suretiyle davaya katılma talebinde bulunmuşlar ve tümünün manevi tazminatla sorumlu tutulmalarını istemişlerdir. CMUK'nun 351. maddesi uyarınca malen sorumlu olanlar duruşmaya çağrılmış, beyanları saptanmıştır. Malen sorumlu Kemal mutlu'nun olay tarihinden önce otomobili sanık Hüseyin Öztürk'e sattığına ilişkin 7.10.1991 günlü el yazısıyla düzenlenmiş harici satış senedi satışın noterlerce yapılacağını belirten 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasa'sının 20. maddesi karşısında yeterli ve geçerli kabul edilmemiş, malen sorumlulara yasal hakları tanınmıştır. Yapılan yargılama sonunda kusurlu bulunan sanıkların TCK'nun 455/2-son maddesi gereğince cezalandırılmalarına karar verilmiştir.
Öte yandan Ceza Yasası'nın 465. maddesi gereğince bir kimsenin veya bir şirketinin hizmetinde bulunanlar tarafından vazife ve hizmet sırasında işlenen 455 ve 459. maddelerde yazılı cürümlerden dolayı hükmedilecek tazminattan o kimse veya şirket malen sorumludur. Ayrıca Karayolları Trafik Yasa'sının 85. maddesinde bir motorlu aracın işletilmesi sırasında meydana gelen ölüm, yaralanma veya zarardan moturlu araç işletenin de sorumlu olduğu hükme bağlanmıştır.
Ceza Yasası'nın 467. maddesinde, şahıslara karşı işlenen cürümlerden dolayı zarar, ziyan, tazminat ve manevi zararın, şahsi dava ikamesi halinde istenebileceği, CMUK'nun 367. maddesinde ise, müdahale talebinin kabulü halinde, davaya katılanın şahsi dava müddetsinin haiz olduğu haklardan aynen yararlanabileceği belirtilmiştir.
Yukarıda açıklanan Yasa hükümleri çerçevesinde araç sahipleri de meydana gelen trafik kazasından dolayı malen sorumlu olup ceza davalarında kendilerinden tazminat istenebilecektir. Bu nedenle malen sorumlu olanların ceza davasının tarafı olmadığı ve zararın ancak bu kişiler aleyhine Hukuk mahkemesinde açılacak bir davayla istenebileceği ileri sürülemez. Öğreti ve yerleşmiş yargı kararları da bu doğrultudadır. İncelenen dosyada, suçtan zarar görenlerin kamu davasına müdahil olarak katılıp sanıklar ve malen sorumlu olanlardan manevi tazminat talebinde bulunmaları üzerine müdahale dilekçelerinin malen sorumlulara tebliğ olunarak beyanları duruşmada saptandıktan ve usulü işlemler tamamlandıktan sonra sanıkların da mahkum olmaları üzerine onlarla birlkte manevi tazminattan sorumlu tutulmalarında bir isabetsizlik görülmediğinden, itirazın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının REDDİNE, oybirliğiyle karar verildi.