Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no : 1994/55
Karar no : 1994/103
Tarih : 18.04.1994

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Rüşvet almak suçundan sanık (M.E.)'nin, TCK.nun 212/1-son, 219/3-son maddeleri uyarınca 2 sene ağır hapis ve 2 milyon lira ağır para cezalarıyla cezalandırılmasına ilişkin, (Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesi)nce verilen 25.6.1993 gün ve 93/123 sayılı hükmün sanık vekilinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 27.1.1994 gün ve 1993/4121-1994/251 sayı ile;
".. Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine. Ancak;
Suç tarihindeki ekonomik koşullara, paranın satınalma gücüne göre; sanığın aldığı iddia olunan 800.000 lira rüşvetin değeri pek hafif olduğu halde, hafif kabul edilerek fazla ceza tayini" isabetsizliğinden Başkan H. Koçulu ve Üye S. Kanadoğlu'nun; "Müştekinin, Bursa 7. İcra Müdürlüğü'nün 8.12.1992 günlü yazısı ile ihale sonucu diğer kişilerle birlikte malik olduğu taşınmazın tescil işleminin yapılması için 3.3.1993 günü Yıldırım Tapu Sicil Müdürlüğü'ne başvurduğu ve tescil işleminin 5.3.1993 günü saat 15.45'de tamamlandığı, suç konusu para numaralarının tespitinin aynı gün saat 15.30, yakalamanın ise 17.20'de yapıldığı dosyadaki yevmiye defter örneği ve tutanaklardan anlaşılmasına göre, yapılması gerekli bir işin yapılmasından sonra alınan paranın rüşvet olarak nitelendirilmesi mümkün bulunmadığı gibi eyleminin müştekinin aşamalardaki beyanlarında mevcut, paranın kişi başına veya dosya başına istendiği yolundaki çelişki dikkate alındığında Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Mensupları Sosyal ve Yardımlaşma Vakfı'na ilişkin 10.000 liralık cepli dosya teberrunun sanık tarafından 50.000 lira olarak alınması şeklinde oluşması da mümkün görüldüğünden her iki halde dahi eylem görevi kötüye kullanma suçunu oluşturmaktadır. Bu nedenlerle çoğunluğun eylemi rüşvet olarak nitelendirilmesine karşıyız" biçimindeki karşı oyları ile bozmada oybirliği gerekçesinde oyçokluğuyla kararı bozmuştur.
Bu karara karşı, 18.2.1994 gün ve 68363 sayı ile itiraz yoluna başvuran Yargıtay C. Başsavcılığı:
Müştekinin, Bursa 7. İcra Müdürlüğü'nün 8.12.1992 günlü yazı ile ihale sonucu diğer 15 kişiyle birlikte malik olduğu taşınmazın tescil işlemlerinin yapılması için 3.3.1993 günü Yıldırım Tapu Sicil Müdürlüğü'ne başvurduğu, tescil işlemlerinin 5.3.1993 günü saat 15.45'de tamamlanıp tescilin kütüğe işlendiği, suç konusu paraların tesbitinin aynı gün saat 15.30'da, yakalamananı ise 17.20'de yapıldığı yevmiye defter örneği ve tutanaklardan anlaşılmasına göre, bir işlemin yapılmasından sonra alınan paranın rüşvet olarak nitelendirilmesi mümkün olmadığından sanığın eylemi görevi kötüye kullanma suçunu oluşturur" biçimindeki gerekçeyle Özel Daire bozma kararının kaldırılarak Yerel Mahkeme hükmünün bu nedenle bozulmasını talep etmiştir.
Dosya, 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
 
KARAR : İncelenen dosyaya göre;
Sanığın, rüşvet almak suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık suçun niteliğine ilişkindir.
TCK.nun 3679 sayılı Yasayla değişik 211. maddesinde rüşvet; "Ceza Kanununun tatbikinde memur sayılanlar kanunen veya nizamen yapmaya veya yapmamaya mecbur oldukları şeyi yapmak veya yapmamak için aldıkları veya başkalarına aldırdıkları para, hediye ve her ne nam altında olursa olsun sağladıkları diğer menfaatler ile bu maksatla alıp sattıkları veya ihale eyledikleri taşınır ve taşınmaz malların gerçek değeri ile verilip alınan bedel arasındaki fahiş fark rüşvet sayılır" biçiminde tanımlanmış, 212. maddede ise bu suçları işleyenlere uygulanacak ceza miktarları gösterilmiştir.
Bu tanımdan anlaşılacağı üzere, rüşvet alma suçları iki taraflı suçlardandır. Tarafların her biri bağımsız fail durumunda olup haklarında iştirak hükümlerinin uygulanması olanaklı değildir. Suçun oluşması için memur olan fail; aldığı para veya sağladığı çıkarın yada kabul ettiği vaadin alınması, sağlanması veya kabul edilmesinin hukuka uygun olmadığını bilmeli ve bunu istemelidir. Öte yandan, kendisinden rüşvet istenilen kişi de istenen para ve çıkarın istenmesinin hukuka aykırı olduğunu bilerek bu istemi özgür iradesiyle kabul etmelidir. Başka bir söyleyişle, taraflar rızaları ile karşılıklı çıkar için rüşvet anlaşması yapmalıdır. Rüşvet anlaşmasının yapılmasıyla suç oluşup tamamlanacağından vaadin işlemden sonra yerine getirilip getirilmemesi önemli değildir.
Maddi olayda sanık Tapu Sicil Müdiresidir. Onaltı kişiyle ihaleden bir taşınmaz alan müşteki, tescil işlemleri için tapu sicil müdürlüğüne başvurmuş; sanık, "kişi başına 50 bin liradan 800 bin lira getirin, tapunuzu alın" demiştir.
İstenilen bu parayı getirmek bahanessiyle sanığın yanından ayrılan müşteki durumu zabıtaya bildirmiş, zabıtaca numaraları tesbit edilen paraları saat 17.20 sıralarında makamında sanığa vermiştir. Sanık, dışarı çıkıp kendisini bekleyen emniyet görevlilerine parayı verdiğini söyleyince içeri giren bu görevliler yaptıkları aramada numaraları tesbitli parayı sanığın çekmecesinde ele geçirmişlerdir.
Görüldüğü gibi çıkar karşılığı yapılan iş sanığın görevine girmektedir. Sanığın yapmakla görevli olduğu bu işi yapmak için müştekiden para istediği, müştekinin de bu isteği kabul edip ele geçirilen numaraları tesbitli paraları ona verdiği saptandığına göre; eylemi, rüşvet alma suçunu oluşturur.
Öte yandan, rüşvet anlaşması yapılmakla suç oluşup tamamlanır. Vaadin işin tamamlanmasından sonra yerine getirilmesi suçun niteliği yönünden sonuca etkili değildir.
Bu itibarla, sanığın suç konusu parayı tescil işlemlerinin tamamlanmasından sonra aldığı kabul edilse dahi müştekinin zabıtaya başvurduğu ve tescil işlemlerinin tamamlandığı saatler gözetildiğinde, rüşvet anlaşmasının önceden yapıldığı ve sanığın bu parayı önceden yapılan anlaşmaya dayanarak aldığı anlaşıldığından eylemi görevi kötüye kullanma suçunu değil yukarıda açıklandığı gibi rüşvet alma suçunu oluşturur.
O halde, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının açıklanan bu nedenlerle reddine karar verilmelidir.
 
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının (REDDİNE), 7.3.1994 günü yapılan 1. müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından, 18.4.1994 günü yapılan ikinci müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini