 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 1994/4-59
K. 1994/82
T. 28.3.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TEHDİT
İDDIANAMEDE DAVA KONUSU YAPILAN EYLEMİN
AÇIKLANMASI
KARAR ÖZETİ İddianamede "sanığın olay tarihinde Fevzi ismini kullanarak mağdura gönderdiği mektupta kardeşim Mustafa ' yı dövüyormuşsun, seni öldüreceğim, vallahi öldüreceğim, Ersan seni öldüreceğim şeklinde yazarak onu ölümle tehdit ettiği, mektuptaki yazıların sanığa ait olduğu anlaşılmakla, yargılaması yapılarak TCK.nın 191/2. maddesi gereğince cezalandırılması" istemiyle açılan kamu davasında sanığın tehditten başka ve ayrıca sahtecilik suçunu işlediğinden bahsedilmediğinden, bir olayın açıklanması sırasında başka bir olaydan sözedilmesi o olay hakkında dava açıldığını göstermeyeceği nden, tehdit suçunun ne şekilde işlendiği açıklanırken mektup yazıldığı ndan bahsedilmesi sahtecilik suçundan da dava açıldığı biçiminde kabul edilemez.
(765 s. TCK. m. 191/2)
(1412 s. CMUK. m. .150, 257)
Tehdit suçundan sanık Sevim' in, TCK.nın 191/2. maddesi gereğince cezalandırılmasına ilişkin, (Lüleburgaz Asliye Ceza Mahkemesi)nce verilen 20.1.1993 gün, 632/10 sayılı hükmün sanık tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesi 1.2.1994 gün, 8427/537 sayı ile kararın onanmasına; "iddianamede sanığın, "Fevzi" ismini kullanarak tehdit mektubunu yazdığının belirtilmiş olması karşısında, tehdit eyleminin yanısıra sahtecilik eyleminden dolayı da dava açılmıştır. Oluşa uygun kabule göre, TCK.nın 345 ve 191/2. maddelerindeki suçların oluştuğu anlaşılmaktadır. Her iki suç hakkında da hüküm kurulması ve suçların içtimai biçiminin kararda belirlenmesi zorunludur. Bu nedenle karar bozulmalıdır" karşı oyu ile ve oyçokluğuyla. karar vermiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı, 1.3.1994 gün, 28517 sayı ile;
"İddianamede taklitle oluşturulan mektuptan söz edilerek tehdidin bununla yapıldığının belirtilmesi nedeniyle her iki suçtan dava açıldığının kabulü gerekir. Bu durumda sanığın, tek eylemiyle yasanın birden fazla maddesine aykırı davranıldığı kabul edilerek TCK.nın 179. maddesi dikkate alınmak suretiyle TCK.nın 345.maddesi uygulanmalıdır' gerekçesiyle itiraz ederek. Özel Daire onama kararının kaldırılıp hükmün bozulması talep olunmuştur.
Dosya, 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Sanığın tehdit suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, sanık hakkında sahtecilik suçundan da dava açılıp açılmadığına ilişkindir.
Lüleburgaz C. Başsavcılığı'nın 13.11.1992 gün, 840/592 sayılı iddianamesiyle; "Sanığın olay tarihinde Fevzi ismini kullanarak mağdura gönderdiği mektupta, "kardeşim Mustafa'yı dövüyormuşsun, seni öldüreceğim, vallahi öldüreceğim, Ertan seni öldüreceğim şeklinde yazarak onu ölümle tehdit ettiği, mektuptaki yazıların sanığa ait olduğu anlaşılmakla yargılaması yapılarak TCK.nın 191/2. maddesi gereğince cezalandırılması" istemiyle kamu davası açılmıştır.
CMUY.nın 150. maddesi uyarınca, "tahkikat ve hüküm, yalnız iddianamede beyan olunan suça ve zan altına alınan şahıslara hasredilir". Yasanın 257. maddesinde ise, "hükmün mevzuu, duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiilden ibarettir. Fiili takdirde mahkeme, iddia ve müdafaalarla bağlı değildir' hükmü yeralmaktadır.
Bu hükümlerde de belirtildiği üzere, hükmün konusu iddianamede gösterilen eylemdir. İddianamede açıklanan fiilin dışına çıkılarak karar verilmesi, açılmayan ve mevcut olmayan bir davadan dolayı karar verilmesi sonucunu doğuracaktır. Hakim, iddianamede belirtilen eylemle sınırlı ise de, bu eylemin niteliğini tayin ve takdirde iddianameyle bağlı bulunmamaktadır.
Bir olayın açıklanması sırasında başka bir olaydan sözedilmesi, o olay hakkında dava açıldığını göstermez. Dava konusu yapılacak eylemin, iddianame, yargılamanın gerekliliği kararı ya da şahsi dava dilekçesinde bağımsız olarak ve başka bir olaya davalı olmadan açıklanması gerekir. Aksi hal; hangi eylemden dolayı dava açıldığı ve hangi iddiaya karşı savunma yapılacağı hususunda karışıklığa neden olacaktır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun duraksamasız uygulaması da bu doğrultudadır.
İncelenen dosyada, davanın dayanağını oluşturan ve yukarıda açıklanan iddianamede sanığın tehditten başka ve ayrıca sahtecilik suçunu işlediğinden bahsedilmemiştir. Tehdit suçunun ne şekilde işlendiği açıklanırken mektup yazıldığından bahsedilmesi, sahtecilik suçundan da dava açıldığı biçiminde kabul edilemez. Bu itibarla, başka bir olayın (tehdit) anlatılması sırasında yapılan açıklamalara dayanılarak sanık hakkında sahtecilik suçundan da kamu davası açıldığının kabulüne yasal olanak bulunmadığından, itirazın reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyesi Sami Selçuk; "Ceza Davasının konusu, iddianamede açıklanan eylem yada eylemlerdir. İddianame metnine girmiş tarihi olay içinde yer alan tüm eylemler yargılamaya konu olacaklardır. Bu konuda kullanılacak ölçüt nesneldir. İddianameyi düzenleyen C. Savcısının amacı ya da iradesi uyuşmazlığın konusunu belirleyemez. Tartışma konusu iddianamede, fail sövme suçunu da işlediği halde, bu eylem yer almamış; ancak "başkasının adını kullanarak" mektup yazması, yani sahtecilik eylemi açıkça yansıtılmıştır. Bu açıdan, suç kesiminde yalnızca "tehdit", uygulanacak madde kesiminde yalnızca TC. Yasasının 797. maddesinden söz eden C. Savcısı iradesini yorumlayarak sonuca varmak olanaksızdır. Bunlar olayı/olayları açıklama değil, nitelemedir; üstelik geçici mahiyette bir nitelemedir (CYY. madde 257). C. Yargılama Yasanının 750, 257 ve 350. maddelerini, iddianamenin ya da kişisel dava dilekçesinin olayı açıklayan metin kesimine göre değil, düzenleyenlerin iradesine göre öznel ölçütle yorumla-yan görüşlere katılmak olanaksızdır. İtiraz bu açıdan yerindedir" düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
Sonuç Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının (REDDİNE), 28.3.1994 günü, 1. müzakerede yasal çoğunlukla karar verildi.