 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no : 1994/45
Karar no : 1994/72
Tarih : 28.02.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Hizmet sebebiyle inancı kötüye kullanmak suçundan sanıklar Şakir Bozkurt ve İsmet Taşkıran'ın T.C.Y.nın 510, 522. maddesi uyarınca3'er sene hapis cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin Mersin 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nce 24.10.1991 gün ve 1043/898 sayı ile verilen kararın sanıklar tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nce 22.10.1992 gün ve 8250-9710 sayı ile;
"Sair itirazlar yerinde görülmeyerek;
Suça konu buğdaylarla ilgili T.M.O.'ne ait dosyadaki, elektronik vasıta baskül kartelası, sevk irsaliyesi ve kantar çeki pusulasında imzası bulunanların tespiti ile tanık olarak dinlenip, mahkum olan sanıkların müsnet suça ilişkin eylemleri hakkında detaylı bilgilerine başvurulmadan ve ayrıca teşhis yönüne gidilmeden eksik soruşturmayla yazılı şekilde karar verilmesi) isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise 25.5.1993 gün ve 1025-404 sayı ile; bozmadan sonraki duruşmada hazır bulunan sanıktan son sözü sormayarak, var olan kanıtların mahkumiyet için yeterli olduğu, açıklaması ile önceki kararda direnmiştir.
Bu kararda, sanıklar müdafi tarafından süresinde temyiz edildiğinden dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının "Bozma" istekli 8.2.1994 gün ve 53392 sayılı tebliğnamesiyle, Yargıtay 1. Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR : İncelenen dosyaya göre;
C.Y.U.Y.nın 251. maddesinde; ".... Enson söz sanığındır."
Sanık namına müdafi tarafından müdafada bulunulan dahi müdafaya ilave edecek başka bir şey olup olmadığı sanığa sorulur" hükmü yer almaktadır. Bu hüküm uyarınca; Duruşma mutlaka sanığın son sözü sorulduktan sonra bitirilecektir. Araya başkaca hususların girmesi halinde yeniden sanıktan son sözü sorulmalıdır.
Bu düzenlemede dikkat edilmesi gereken husus önce iddia makamını oluşturan kişilere, daha sonra da savunma sahiplerine söz verileceğidir. Savunma hakkı ile ilgili olan hususi kuralı buyurucu nitelikte olup, uyulmaması, yasaya mutlak aykırılık oluşturur.
Uyuşmazlık konusu dosyada; bozmadan sonra yapılan duruşmada hazır bulunan sanıktan son sözü sorulmadan direnme kararı verilerek yargılama sonuçlandırılmıştır.
Görüldüğü üzere; Enson söz sanığa verilmeyerek C.Y.U.Y.nın 251. maddesine aykırı davranılmıştır. İlk kez hüküm kurulurken,son sözün sanığa verilmesine dair kural, bozmadan sonra yapılan ve son soruşturmanın bir aşamasını oluşturan yargılamada da aynen geçerlidir. Zira bozma öncesi ve sonrası aynı usul kurallarının uygulandığı son soruşturmanın değişik aşamalarıdır. Bozmadan önceki aşamada geçerli olan bu kurul bozmadan sonra geçerli değildir biçiminde bir ayrımın yasal ve hukuksal hiç bir dayanağı yoktur.
Bu itibarla esası incelenmeyen kararın öncelikle bu sebepten bozulmasına karar verilmelidir.
Karşı oy kullanma kurul üyesi Halit Koçulu, önceki kararda direnildiğine göre son sözün sanığa verilmesine gerek yoktur diyerek, hükmün esasının incelenmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
SONUÇ : Sair yönleri incelenmeyen kararın öncelikle yukarda açıklanan usuli nedenle BOZULMASINA, 28.2.1994 gününde 2/3'ü aşan oyçokluğuyla karar verildi.