 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no : 1994/362
Karar no : 1994/371
Tarih : 26.12.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA: Sanık Mehmet'in 213 sayılı Yasanın 360. maddesi gereğince sonuç olarak 21.735.000 lari ağır para cezasıyla cezalandırılmasına, bir a müddetle ticaret, sanat ve meslek icrasından mahrumiyetine, kefiyetin Rize'de çıkan mahalli gazetede ilanına, "sanığın ahlaki temayülleri itibari ile bir daha suç işlemeyeceği konusunda mahkemede kanaat oluşmadığndan sanığın cazasının ertelenmesi talebinin reddine" ilişkin (Rize Asliye Ceza Mahkemesi)'nce 12.7.1993 gün ve 170/295 sayı ile verilen karar, sanık vekilinin temiyizi üzerie dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nce, 17.11.1994 gün ve 4965/8772 sayı ile onanmıştır.
Yargıtay C. Başsavcılığı ise, 6.12.1994 gün ve 93/94723 sayı ile;
(Duruşmada hazır bulunmayan ve ifadesi talimatla alınan, geçmiş hkümlülüğü de olmayan sanığın hangi olumsuz davranışları ile ahlaki temayülünün bir daha suç işlemekten çekineçeği kanaatini vermediği ciheti karar yerinde açıklanmadığı gibi, 647 sayılı Kanunun 3506 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 6. maddesiyle "ahlaki temayül" kavaramının kaldırıldığı ve bunun yerine "suç işleme hususundaki eğilimin değerlendirilmesi gerektiğinin hükme bağlandığ gözetilmeden; yarğılaması yokluğunda sürdürülen sanığın olumsuz hallerinin nasıl gözlendiği açıklanmadan ve kişiliğini de incitecek biçimde "ahlaki temayülü" ileri sürülerek yazılı gerekçe ile erteleme talebinin reddine karar verilmesi) yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle itiraz ederek. Özel Dairenin onama kararının kaldırılarak, Yerel Mahkeme hükmünün bozulması istenmiştir.
Dosya, 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nce okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR: İncelene dosyaya göre;
Özel Daire ile C. Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, sanığın cezasının ertelenmesine karar verilirken gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olup olmadığı hususuna ilişkindir.
Ayrıntılı Ceza Genel Kurulu'nun 11.10.1976 gün ve 367/415; 6.12.1982 gün ve 388/470; 14.12.1981 gün ve 310/421 sayılı kararlarıyla, 7.6.1976 gün ve 4/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararinde açıklandığı üzere "erteleme", doğrudan doğruya cezanın sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören yarısal bir şahsileştirme işlemidir.
Anayasanın 141/3 ve CYUY.nın 32. maddesine göre, tüm mahkeme kararları gerekçeli olmak zorundadır. "Gerekçe" takdirin akla, hukuka, ve dosyaya uygun açıklamasıdır. Gerek Anayasamızda ve gerekse CYUY.nda, nelerin gerekçe olabileceği sınırlı biçimde sayılmamıştır. Bununla beraber, erteleme konusunda gösterilecek gerekçe, sanığın kişiliği ile ilgili bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde olmalıdır. Gerekçenin açıklanan bu niteliği yasakoyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tamin etmek özelliği de tartışma götürmez bir gerçektir.
Cezaların ertelenip, ertelenmeyeceği hususundaki takdiri mütlaka yasal olması, sanığın kişiliğine dayanması ve olay ile uyumlu bulunması gerekir. Esasen bu hususta gerekçe gösterilmesi zorunluluğundan güdülen amaç 647 sayılı Yasanın 6. maddesinde yazıl yasal nedenler dayandırılmış olmak kayıt ve koşulu ile, grekçede bu konuda gösterilen nedenlerin yargıcın sadece soyut kanılarına değil, ölçünün isabetle seçildiğni doğrulayıp açıklayan ve dosya içeriğine, sanığın durşmada gözlenen haline uygun bir değerlendirme sonucu takdir hakkının yerinde kullanılıp kullanılmadığnın saptamasıdır.
647 sayılı Kanunun 6. maddesi, "sanığın geçmişteki hali ile ahlaki temayüllerine göre cezanın ertelenmesi halinde ileride cürüm işlemektern çekinmesine sebep olacağı hakkında mahkemece kanaat edinilirse cezanın ertelenmesine hükmolunabilir" biçiminde düzenlenmişken, 14.12.1988 tarihinde yürürlüğe giren 3506 sayılı Yasanın 8. maddesi ile 647 sayılı Yasanın 6. maddesindeki "ahlaki temayül" kavramı kaldırılmış, "suç işleme hususundaki eğilimin" değerlendirilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Buna rağmen Yerel Mahekeme, yasadan bilinçli olarak çıkatılan bir kavramı esas olarak sanığın olumsuz hallerinin nasıl gözlendiğni de çaıklamadan insan onurunu incitecek biçimde "sanığın ahlaki temayülleri itibari ile bir daha suç işlemeyeceği konusunda mahkemede kanaat oluşmadığından" bahisle cezanın ertelenmesine yer olmadığına karar vermesi, yasaya aykırıdır.
Bu itibarla, C. Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
KARŞI OY
() Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyeleri; Yerel Mahkemenin (ahlaki temayül) ibaresine yer verip (suç işleme hususundaki eğilimi) tabirine yer vermeyişinin başlı başına bozma nedeni oalayacağı, erteleme hususunun, sanığın kişiliği ve olay ile uygunluğu göz önünde tutularak değerlendirildiği nedeniyle, itirazın reddi geretiği" yolunda oy kullanmışlardır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle Yagıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulü ile Özel Dairenin 17.11.1994 gün ve 4965/8772 sayalı onama kararının kaldırılarak Yerel Mahekeme hükmünün (BOZULMASINA), 26.12.1994 gününde oyçokluğuyla karar verildi.