 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no : 1994/283
Karar no : 1994/320
Tarih : 05.12.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA: Parasını gasp etmek için adam öldürmek suçundan sanık Süleyman'ın TCK.nın 450/7, 59. maddesi uyarınca ölünceye kadar ağır hapis ve TCK.nın 497/1, 59. maddesi uyarınca 12 sene 6 ay ağır hapis, sonuçta TCK.nın 73. maddesi uyarınca 10 gün geçeli, gündüzle bir hücrede tecrit edilmek suretiyle ölünceye kadar ağır hapis cezasıyla cezalandırlmasına ilişkin, (Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesi)'nce 13.7.1993 gün ve 107-153 sayı ile verlen kararın, sanık tarafından temyizi üzerine,dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nce, 7.3.1994 gün ve 448-522 sayı ile;
(Sair itirazları yerinde görmemek;
Sanık Süleyman'ın hazırlıkta alınan ikrarı ile suçların sübutu ve vasfı belirlenmiş olduğundan, ikrarına göre sanığın matülün kolundaki bilezikleri ve yüzüğü almak için öldürdüğünü ifade ettiği, bu saikin varlığı nedeniyle öldürme eylemi nedeniyle TCK.nın 450/7. madde ve fıkarasının ugulandığı, öldürmeden önce gasp suçunun icrai hareketlirinin olmadığı, öldürdükten sonra bilezikler ve yüzüğün alınmasının hırsızlık suçunu oluşturduğunun kabulü ile hükün kurulması gerekirken gasp suçundan mahkumiyet kararı verilerek suç vasfının tayininde hata edilmesi) isabetsizliğinden oyçokluğuyla bozulmasına
karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise, 10.5.1994 gün ve 132, 140 sayı ile; sanığın, ölenin bilezikleri ve yüzüğünü gasp etmeye karar vererek, bu fiili kolaylaştırmak amacıyla, şiddetin en ağırı olan öldürmeyi gerçekleştirerek, bilezikler ve yüzüğü almak suretiyle, gasp suçunu işlediği kabulüyle, önceki karada direnmeştir.
Bu karar da sanık tarafından süresinde temyiz edildiğinden ve ayrıca adam öldürmek suçu nedeniyle kendiliğinden temyize tabi bulunduğundan dosya, Yargıtay C. Başsavcılığı'nın "bozma" istekli 14.9.1994 gün ve 94054016 sayılı tebliğnamesiyle Yargıtay 1. Baştkanlığı'na gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okunda, gereği konuşulup, düşünüldü:
KARAR: Özel daire çoğunluğu ile Yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanığın, mal aleyhine işlediği suçun netiliğinin belirlenmesine ilişkindir.
Maktulenin evinde kiracı olarak kalan sanığın, parasız kalması nedeniyle kolundaki bilezikleri zorla almayı kararlaştırdığı, olay gecesi saat 22.00 sıralarında bu amaçla maktulenin evine geldiği, saat 24.00 sıralarına dek bazı elektirikli ev aletlerini tamir ederek vakit geçirdiği, bu sırada evden ayrılmak üzere ayağa kaltığı, kendisini geçirmek üzere davranan maktulenin türbanını alarak onu boğduğu, daha sonra da piknik tüpü ile parmağındaki bir adet yüzüğü alarak kaçtığı, bilahare yakalanınca, bilezikler ve yüzüğü sattığı kuyumcu dükkanı nı gösterdiği, suç konusu bilezikler ve yüzüğe el konulduğu, sanığın açık kabulü, tanık anlatımları, olay tutanağı ve tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki; YCGK.'nun 13.2.1984 gün ve 1983/322, 1984/64 ve 12.3.1984 gün ve 1983/174 1984/86 sayılı kararlarında ayrıntılı biçimde açıklandığı üzere; TCK.nın 450. maddesinin 7, 8, 9.bentlerinde düzenlenen ve adam öldürme suçuna nitelik veren; "Diğer bir suçu hazırlamak veya kolaylaştırmak veya işlemek-bir suçtan hasıl olcak faydayı elde etmek veya bu gayeye vasıl olamak maksadıyla yaıpılan ihzaratı saklamak için veya takip edilen gayeye vasıl olamamaktan mütevellit infial ile- bir suçu gizlemek veya delil ve emarelerini ortadan kaldırmak veya kendisinin yahut başkasının cezadan kurtulmasını temin maksadıyla vukua getirmek " gibi bir amacın, berilril bir suça nitelik vermesi halinde birleşik suçtan sözeedilemez. Bu hallerde amaç ve ararç suçlar bağımsızlıklarını korurlar. Zira, amaç suçu işlemek için ararç suçu (adam öldürmek) işlemekten çekinmeyen, bu derecede ağır bir suçu işlemeyi dahi göze alan failin, toplum açısından tehlikeli bir keşiliğe sahip olması bu kabulün dayanağını oluşturmaktadır.
Düraksamasız bir biçimde, amaç ve araç suçların bağımsızlıklarını koruduklarını benimseyen YCGK., 1994 yılına dek süren uygulamalarında, parasını ve eşyasını zorla almak için kişinin öldürülmesi durumunda, adam öldürmek suçunun (araç suç) nitelik aldığına ve TCK.nın 450/7. maddesinin uygulanması gerektiğine, öldürdükten sonra paranın veya eşyanın alınması (amaç suç) (mal aleyhine işlenen suç) eyleminn ise, kişinin ölümü ile hukuki ve fiili anlamda kişiliğin sona ermesi ve suça konu para veya eşyanın mirasçılarına intikal etmek üzere terekeyi oluşturacağı kabulünden hareketle, açıktan hırsızlık suçunun oluşturduğunu benimsemekteydi.
Ancak, ayrıntıları YCGK.nun 11.4.1994 gün ve 68/94 sayılı kararında açıklandığı üzere; sorunun çözümü için öncelikle yağma (gasp) suçunun unsurlarını belirlemek gerekir.
TCK.nın 495 ve devam eden maddelirinde düzenlenen ve yağma olarak adlandırılan suç; cebir ve şiddet (maddi cebi) veya tehdit (manevi cebir) kullanmak suretiyle yapılan bir hırsızlıktır. Hırsızlık ve yağma cürümleri ortak unsurlara sehip olmakla beraber, ayrıldıkları tek nokta, malın alınması için cebir ve şddet veya tehdit kullanılmasıdır. Bu haliyle yağma (gasp) karma suçlardandır. Yasa iki ayrı suç tipini (hırsızlık-cebir veya tehdit kullanmak) tek ve bağımsız bir suç haleni getirmiştir. Bu nednle, yağma suçuna cebir hırsızlık ta denilmektedir.
O halde yağma (gasp) suçunun unsurları:
a) Failin, eylemi gerçekleştirmek için cebir, şiddet veya tehdit kullanması,
b) Cebir, şiddet veya tehdidin malın zçilyedine veya cürüm yerinde bulunan bir başka kişiye karşı olması,
c) Mağdurun mali teslim veya alınmasına karşı susmaya mecbur kılınmasıdır.
Burada şunu da bilrtmek gerekir ki, madurun savunma olanağının kaldırılması cebir olarak sayılmıştır (TCK.nın 501. md.).
Suçun unsurlarını bu şekilde belirledikten sonra, uyuşmazlık konusu olaya bakıldığında; sanık, ölenin bileziklerini zorla almaya karar vermiş, bu amaçla geceleyin saat 22.00'de onun evine giderek, saat 24.00'e dek etrafın sakıinleşmesini beklemek için oyalanmış, daha sonra da türbanı ile boğazından sıkarak onu boğduktan sonra, kafasına piknik tüpü ile vurarark öldürüp suça konu bilezikleri ve yüzüğü almıştır.
Burada ölenin bilezikleri ve yüzüğünün zorla alınması amaç suçu, suça konu şeylerin alınması için kişinin öldürülmesi da araç suçu oluşturmaktadır.
Sanık, her suretle olursa olsun, ölenin bileziklerini almayı kararlaştırmış ve bu amaçla suçun irca hareketlerine başlamıştır. Burada suçun irca hareketleri TCK.nın 501. maddesinde açıklandığı üzara, ölenin boğazının türbanla sıkılması ve başına piknik tüpü ile vurulması süretiyle, mukavemetinin kırılmasıdır. Demek ik yağma suçunun icra hareketlerine hukuki ve fiziki kişiliğin devam ettiği bir zamanda, yani kişi sağ iken başlanmıştır. Bilahare, bağazı sıkılarak ve başına vurularak öldürülmüştür. Kişinin türbanla boğazının sıkılması ve kafasına piknik tüpü ile vurulması maddi cebiri oluşturmaktadır. Bu maddi cebi, kişinin bileziklerinin alınması amacıyla yapıldığından, nitelikli adam öldürme suçu yanında, yağma suçunun da oluşturduğu kabul edilmelidir. Zira, daha hafif cebir ve şiddete (etkili eylem) yağma suçunun oluştuğu kabul edilirken ölüm sonucunu doğuran cebir ve şiddet kullanılması halinde yağma suçunun oluşmadığın kabul, çelişki yaratır.
O halde, sanığın önceden kişinin zorla bileziklerini almaya karar verip, sağ iken maddi veya manevi cebir oluşturan icra hareketine başladığı, bunun sonucunda onu öldürererk bileziklerini ve yüzüğünü aldığı anlaşıldığına göre eylemi, yağma suçu niteliğindedir.
Ancak, eğer sanık ölenin para veya eşyasını almak kararı ile hareket etmeksizin, onu öldürdükten sonra, o anda oluşan ani bir kararla ve yeni bir kastla para ve eşyayı alma eylemini gerçkleştirseydi, öldürme eylemi (kasten öldürme) para veya eşyanın alınmasına yönelik olmadığından, hırsızlık suçu oluşacaktı.
Bu itibarla, sanığın eyleminin yağma suçunun oluşturduğuna ilişkin direnme kararı isabetlidir. Sair yönelir de usul ve yasaya uygun bulunan kararın onanmasına karar verilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, sanığın temyiz itirazları ile tebliğnamedeki bozma düşüncesi yerinde görülmediğinden reddiyle, kısmen kendiliğinden de temyize tabi kararın sair yönleri de usul ve yasaya uygun bulunduğundan direnme kararının (ONANMASINA), 5.12.1994 gününde oybirliği ile karar verildi.