 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 1994/1-317
K. 1994/338
T. 12.12.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TEMYİZ SÜRESİ
MÜDAHİL VEKİLİNE DURUŞMA
GÜNÜNÜN TEBLİĞİ
KARAR ÖZETİ: Müda4ilin yüzüne karşı vekilinin yokluğunda tefhim edilen direnme kararı için bir haftalık temyiz süresi müdahilin yüzüne karşı tefhimle birlikte başlar. Ayrıca, kendisine veya vekiline hükmün tebliği gerekmez.
Maddi olayda; müdahillerin yüzüne karşı tefhim edilen 1.7.1994 günlü direnme kararının engeç 8.7.1994 Cuma günü mesai saati bitimine kadar temyiz edilmesi gerekirken, müdahiller vekili tarafından 24.8.1994 tarihinde temyiz edildiği anlaşıldığından, temyiz isteği yasal sürede yapılmamıştır.
Müdahillerin duruşmada hazır oldukları gözetildiğinde, müdahiller vekilinin duruşma gününden haberdar edilmesi için çıkarılan davetiyenin tebliğ edilip edilmediğinin araştırılmasına gerek yoktur.
(1412 s. CMUK. m. 310, 370)
Mağdurlar Zeynep ve Selim'i öldürmeye tam kalkışma suçlarından sanık Metin'in; TCK.nun 448, 62, 51/1; 2253 sayılı Yasanın 12/2 ve TCK.nun 59. maddeleri uyarınca sonuçta 10 sene hapis cezasıyla cezalandırılmasına; sanık Veysel'in, beraatine ve suçta kullanılan tüfeğin sahibine iadesine ilişkin, (Vezirköprü Ağır Ceza Mahkemesi) 'nce verilen 9.9.1993 gün ve 1992/45 -1 993/33 sayılı hükmün sanık Metin ve müdahiller vekili tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 28.4.1994 gün ve 1381/1261 sayı ile;
1- Dosya münderacaatına, sanığın anlatımına göre mağdur Zeynep'e karşı eyleminde suç vasfı yerinde bulunmuş, tebliğ namedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
2- Sanık Veysel hakkındaki hükmün onanmasına.
3- Sanık Metin'in annesinin olaydan 4 ay kadar önce mağdur Zeynep'in eşi Selim'in babası tarafından yaralanması olayın sebebi ise de bu yaralama olayında mağdurlara izafe edilecek haksız bir hareketin bulunmaması sanığın ifadesinde de annesinin yaralanmasından doğduğu üzüntü ile intikam için mağdurları vurduğunu ifade etmesine göre sanığın her iki mağdura karşı eyleminde TCK.nun 51/1. maddesinin uygulanması" 'isabetsizliğinden kararı bozmuştur.
Yerel Mahkeme ise, 1.7.1994 gün ve 28/42 sayı ile;
Sanık 13 yaşında olup kırsal kesimde yaşamaktadır. Olaydan bir süre önce mağdurların eşi ve babası olan Kemal tarafından annesinin gözü kör edilmiştir. Toplumumuzdaki aile bağı ve sanığın yaşı gözetildiğinde iradesini etkileyip onda elem yarattığı kesin olan bu olay nedeniyle hakkında TCK.nun 51/1. maddesinin uygulanması yerindedir" biçimindeki açıklamalarla önceki hükümde direnmiştir.
Bu hüküm de katılanlar vekili tarafından temyiz edildiğinden dosya, Yargıtay C. Başsavcılığı'nın temyiz isteminin reddine karar verilmesini isteyen 15.11.1994 gün ve 1-84480 sayılı tebliğ namesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
İncelenen dosyaya göre;
Müdahillerin yüzüne karşı vekillerinin yokluğunda verilen 1.7.1994 günlü direnme kararı müdahiller vekili tarafından 24.8.1 994 tarihinde temyiz edilmiştir.
Temyiz incelemesi yapılabilmesi için açılmış bir temyiz davasının varlığı gerekir. Yargılama Yasası, temyiz davası açılmasını iki koşula bağlamıştır.
Bunlar:
a) İstek koşulu: Temyiz davasının kendiliğinden açılmaması bir isteğe gerek duyulması kuralıdır. Davasız yargılama olamayacağı kuralı bunu gerektirir. Bu kuralın ayrıcalığını kendiliğinden temyize tabi cezalar oluşturur.
b) Süre koşulu: Temyiz davası belli bir süre içersinde açılmalıdır. CMUK. nün 310. maddesine göre bu süre hükmün tefhim veya tebliğinden itibaren bir haftadır. Süre hesabında tefhim veya tebliğ günü nazara alınmaz. Son gün resmi tatile rastlarsa süre ertesi günü çalışma saati bitiminde sona erer.
Bu iki koşula uygun temyiz davası yoksa yukarıda açıklanan ayrıcalık dışında hükmün Yargıtayca denetlenmesi olanaklı değildir.
İncelenen dosyada, müdahillerin yüzüne karşı vekillerinin yokluğunda tefhim edilen 1.7.1994 günlü direnme kararının yapılan tebligat üzerine (22.4.1994) müdahiller vekili tarafından 24.8.1994 tarihinde temyiz edildiği saptanmıştır.
CMUK.nun 33, 261 ve 310. maddeleri birlikte incelenip değerlendirildiğinde, hükmün tefhimi sırasında müdahil vekilinin hazır bulunmasında yasal bir zorunluluk olmadığı müdahilin yüzüne karşı tehfim edilen hükmün ayrıca kendisine veya vekiline tebliğ gerekmediği ve bir haftalık temyiz süresinin müdahilin yüzüne karşı tefnimle birlikte işlemeye başlayacağı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, gerekmediği halde müdahiller vekiline yapılan tebligat yeni bir süre başlatmayacağı ve her hangi bir hak doğurmayacağı için müdahillerin yüzüne karşı tefhim edilen 1.71994 günlü direnme kararının en geç 8.7.1994 Cuma günü mesai bitimine kadar temyiz edilmesi gerekirken, müdahiller vekili tarafından 24.8.1994 tarihinde temyiz edildiği anlaşıldığından temyiz isteğinin yasal sürede olmadığının kabulü gerekir.
Öte yandan, müdahillerin duruşmada hazır oldukları gözetildiğinde müdahiller vekilinin duruşma gününden haberdar edilmesi için çıkartılan davetiyenin kendisine tebliğ edilip edilmediğinin araştırılmasına da gerek yoktur. Çünkü yapılacak böyle bir araştırmanın sonucu ne olursa olsun tefhimle işlemeye başlayan temyiz süresini değiştirmeyecek bu yönden neticeye etkili olmayacaktır.
O halde, direnme hükmüne yönelik temyiz dilekçesini yasal süreden sonra verdiği saptanan müdahiller vekilinin temyiz inceleme isteminin reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyeleri: "müdahiller veki1inin duruşma gününden haberdar edilmesi için çıkartılan davetiyenin kendisine tebliğ edilip edilmediğinin araştırılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğini belirterek" bu yönde oy kullanılmışlardır.
Sonuç Yukarıda açıklanan nedenlerle müdahiller vekilininyasal sürede olmayan temyiz isteminin CMUK.nun 317. maddesi uyarınca istem gibi reddine, 12.12.1994 günü oyçokluğu ile karar verildi.