 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 1994/1-283
K. 1994/320
T. 5.12.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
PARA VEYA EŞYASINI ZORLA ALMAK İÇİN ADAM
ÖLDÜRMEK
AMAÇ VE ARAÇ SUÇ
YAĞMA
HIRSIZLIK
KARAR ÖZETİ: Adam öldürme suçuna nitelik veren ve TCK.nın 450. maddesinin 7, 8, 9. bentlerinde düzenlenen hallerde amaç ve araç suçlar bağımsızlıklarını korurlar.
Ölenin bileziklerini zorla almaya karar veren sanığın, bu amaçla maktüleyi öldürüp onun bilezik ve yüzüğünü zarla almasında, bilezik ve yüzüğün zorla alınması amaç suçu, suça konu eşyaların alınması için kişinin öldürülmesi de araç suçu oluşturmaktadır.
Sanığın önceden kişinin zorla bileziklerini almaya karar verip, sağ iken maddi veya manevi cebir oluşturan icra hareketine başlayıp bunun sonucunda maktüleyi öldürerek bileziklerini ve yüzüğünü alması yağma suçunu oluşturur.
Ancak ölenin para veya eşyasını almak kararı ile hareket etmeksizin onu öldürdükten sonra, o anda oluşan ani bir kararla ve yeni bir kastla para veya eşyanın alınması halinde öldürme eylemi (cebir ve şiddet kullanılması) para ve eşyanın alınmasına yönelik olmadığından hırsızlık suçu oluşur.
(765 s. TCK. m. 450/7,497/1)
Parasını gasp etmek için adam Öldürmek suçundan sanık Süleyman'ın, TCK.nın 450/7, 59. maddesi uyarınca ölünceye kadar ağır hapis ve TCK.nın 497/1, 59. maddesi uyarınca 12 sene 6 ay ağır hapis, sonuçta TCK.nın 73. Maddesi uyarınca 10 gün geceli, gündüzlü bir hücrede tecrit edilmek suretiyle ölünceye kadar ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin, (Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesi) nce 13.7.1 993 gün ve 107-1 53 sayı ile verilen kararın, sanık tarafından temyizi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nce, 7.3.1994 gün ve 448-522 sayı ile;
Sair itirazları yerinde görmeyerek;
Sanık Süleyman'ın hazırlıkta alınan ikrarı ile suçların sübutu ve vasfı belirlenmiş olduğundan, ikrarına göre sanığın maktulün kolundaki bilezikleri ve yüzüğü almak için öldürdüğünü ifade ettiği, bu saikin varlığı nedeniyle öldürme eylemi nedeniyle TCK.nın 450/7. madde ve fıkrasının uygulandığı, öldürmeden önce gasp suçunun icrai hareketlerinin olmadığı, öldürdükten sonra bilezikler ve yüzüğün alınmasının hırsızlık suçunu oluşturduğunun kabulü ile hüküm kurulması gerekirken gasp suçundan mahkumiyet kararı verilerek suç vasfının tayininde hata edilmesi) isabetsizliğinden oyçokluğuyla bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise, 10.5.1994 gün ve 132,130 sayı ile; sanığın, Ölenin bilezikleri ve yüzüğünü gasp etmeye karar vererek, bu fiili kolaylaştırmak amacıyla, şiddetin en ağın olan öldürmeyi gerçekleştirerek, bilezikler ve yüzüğü almak suretiyle, gasp suçunu işlediği kabulüyle, önceki kararda direnmiştir.
Bu karar da sanık tarafından süresinde temyiz edildiğinden ve ayrıca adam öldürmek suçu nedeniyle kendiliğinden temyize tabi bulunduğundan dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın "bozma" istekli 15.9.1994 gün ve 94054016 sayılı tebliğnamesiyle Yargıtay 1. Başkanlığı'na gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup, düşünüldü:
Özel Daire çoğunluğu ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanığın, mal aleyhine işlediği suçun niteliğinin belirlenmesine ilişkindir.
Maktulenin evinde kiracı olarak kalan sanığın, parasız kalması nedeniyle kolundaki bilezikleri zorla almayı kararlaştırdığı, olay gecesi saat 22.00 sıralarında bu amaçla maktulenin evine geldiği, saat 24.00 sıralarına dek bazı elektrikli ev aletlerini tamir ederek vakit geçirdiği, bu sırada evden ayrılmak üzere ayağa kalktığı, kendisini geçirmek üzere davranan maktulenin türbanını alarak onu boğduğu, daha sonra da piknik tüpü ile kafasına vurarak öldürdükten sonra, kolundaki iki bilezik ile parmağındaki bir adet yüzüğü alarak kaçtığı, .bilahare yakalanınca, bilezikler ve yüzüğü sattığı kuyumcu dükkanını gösterdiği, suç konusu bilezikler ve yüzüğe el konulduğu, sanığın açık kabulü, tanık anlatımları, olay tutanağı ve tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki; YCGK. nun 13.2.1984 gün ve 1983/322, 1984/64 ve 12.3.1984 gün ve 1983/174, 1984/86 sayılı kararlarında ayrıntılı biçimde açıklandığı üzere; TCK.nın 450. maddesinin 7, 8, 9. bentlerinde düzenlenen ve adam öldürme suçuna nitelik veren; "Diğer bir suçu hazırlamak veya kolaylaştırmak veya işlemek-bir suçtan hasıl olacak faydayı elde etmek veya bu gayeye vasıl olmak maksadıyla yapılan ihzaratı saklamak için veya takip edilen gayeye vasıl olamamaktan mütevellit infial ile- bir suçu gizlemek veya delil ve emarelerini ortadan kaldırmak veya kendisinin yahut başkasının cezadan kurtulmasını temin maksadıyla vukua getirmek" gibi bir amacın, belirli bir suça nitelik vermesi halinde birleşik suçtan sözedilemez. Bu hallerde amaç ve araç suçlar bağımsızlıklarını korurlar. Zira, amaç suçu işlemek için araç suçu (adam öldürmek) işlemekten çekinmeyen, bu derecede ağır bir suçu işlemeyi dahi göze alan failin, toplum açısından tehlikeli bir kişiliğe sahip olması bu kabulün dayanağını oluşturmaktadır.
Duraksamasız bir biçimde, amaç ve araç suçların bağımsızlıklarını koruduklarını benimseyen YCGK., 1994 yılına dek süren uygulamalarında, parasını ve eşyasını zorla almak için kişinin öldürülmesi durumunda, adam öldürmek suçunun (araç suç) nitelik aldığına ve TCK.nın 450M. maddesinin uygulanması gerektiğine, öldürdükten sonra paranın veya eşyanın alınması (amaç suç) (mal aleyhine işlenen. suç) eyleminin ise, kişinin ölümü ile hukuki ve fiili anlamda kişiliğin sona ermesi ve suça konu para veya eşyanın mirasçılarına intikal etmek üzere terekeyi oluşturacağı kabulünden hareketle, açıktan hırsızlık suçunu oluşturduğunu benimsemekteydi.
Ancak, ayrıntıları YCGK.'nun 11.4.1994 gün ve 68/94 sayılı kararında açıklandığı üzere; sorunun çözümü için öncelikle yağma (gasp) suçunun unsurlarını belirlemek gerekir.
TCK.nın 495 ve devam eden maddelerinde düzenlenen ve yağma olarak adlandırılan suç; cebir ve şiddet (maddi cebir) veya tehdit (manevi cebir) kullanmak suretiyle yapılan bir hırsızlıktır. Hırsızlık ve yağma cürümleri ortak unsurlara sahip olmakla beraber, ayrıldıkları tek nokta, malın alınması için cebir ve şiddet veya tehdit kullanılmasıdır. Bu haliyle yağma (gasp) karma suçlardandır. Yasa iki ayrı suç tipini (hırsızlık-cebir veya tehdit kullanmak) tek ve bağımsız bir suç haline getirmiştir. Bu nedenle, yağma suçuna cebri hırsızlık ta denilmektedir.
O halde yağma (gasp) suçunun unsurları:
a) Failin, eylemi gerçekleştirmek için cebir, şiddet veya tehdit kullanması,
b) Cebir, şiddet veya tehdidin malın zilyedine veya cürüm yerinde bulunan bir başka kişiye karşı olması,
c) Mağdurun malı teslim veya alınmasına karşı susmaya mecbur kılınmasıdır.
Burada şunu da belirtmek gerekir ki, mağdurun savunma olanağının kaldırılması cebir olarak sayılmıştır (TCK.nın 501. md.).
Suçun unsurlarını bu şekilde belirledikten sonra, uyuşmazlık konusu' olaya bakıldığında; sanık, ölenin bileziklerini zorla almaya karar vermiş, bu amaçla geceleyin saat 22.00'de onun evine giderek, saat 24.00'e dek etrafın sakinleşmesini beklemek için oyalanmış, daha sonra da türbanı ile boğazından sıkarak onu boğduktan sonra, kafasına piknik tüpü ile vurarak öldürüp, suça konu bilezikleri ve yüzüğü almıştır.
Burada ölenin bilezikleri ve yüzüğünün zorla alınması amaç suçu, suça konu şeylerin alınması için kişinin öldürülmesi de araç suçu oluşturmaktadır.
Sanık, her ne suretle olursa olsun, ölenin bileziklerini almayı kararlaştırmış ve bu amaçla suçun icra hareketlerine başlamıştır. Burada suçun icra hareketleri TCK.nın 501. maddesinde açıklandığı üzere, ölenin boğazının türbanla sıkılması ve başına piknik tüpü ile vurulması suretiyle, mukavemetinin kırılmasıdır. Demek ki yağma suçunun icap hareketlerine hukuki ve fiziki kişiliğin devam ettiği bir zamanda, yani kişi sağ iken başlanmıştır. Bilahare, boğazı sıkılarak ve başına vurularak öldürülmüştür. Kişinin türbanla boğazının sıkılması ve kafasına piknik tüpü ile vurulması maddi cebiri oluşturmaktadır. Bu maddi cebir, kişinin bileziklerinin alınması amacıyla yapıldığından, nitelikli adam öldürme suçu yanında, yağma suçunun da oluştuğu kabul edilmelidir. Zira, daha hafif cebir ve şiddette (etkili eylem) yağma suçunun oluştuğu kabul edilirken ölüm sonucunu doğuran cebir ve şiddet kullanılması halinde yağma suçunun oluşmadığını kabul, çelişki yaratır.
O halde, sanığın önceden kişinin zorla bileziklerini almaya karar verip, sağ iken maddi veya manevi cebir oluşturan icra hareketine başladığı, bunun sonucunda onu öldürerek bileziklerini ve yüzüğünü aldığı anlaşıldığına göre eylemi, yağma suçu niteliğindedir. '
Ancak, eğer sanık ölenin para ve eşyasını almak kararı ile hareket etmeksizin, onu öldürdükten sonra, o anda oluşan ani bir kararla ve yeni bir kastla para veya eşyayı alma eylemini gerçekleştirseydi, öldürme eylemi (kasten öldürme) para veya eşyanın almasına yönelik olmadığından, hırsızlık suçu oluşacaktı.
Bu itibarla, sanığın eyleminin yağma suçunu oluşturduğuna ilişkin direnme kararı isabetlidir. Sair yönleri de usul ve yasaya uygun bulunan ararın onanmasına karar verilmelidir.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle, sanığın temyiz itirazları ile tebliğnamedeki bozma düşüncesi yerinde görülmediğinden reddiyle, kısmen kendiliğinden de temyize tabi kararın sair yönleri de usul ve yasaya uygun bulunduğundan direnme kararının (ONANMASINA), 5.12.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.