Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no : 1994/1-104
Karar no : 1994/133
Tarih : 2.5.1994

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
765/m.148
 
Kasten adam öldürmek suçundan sanık H.C.`ın T.C.Y.nın 448. maddesi uyarınca 24 yıl ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin, Ankara 5.Ağır Ceza Mahkemesince 28.6.1993 gün ve 101/92 sayı ile verilen kararın, sanık müdafi tarafından temyizi ve kendiliğinden de temyize tabi bulunması sebebiyle, dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 15.3.1993 gün ve 134-603 sayı ile; usul ve yasaya uygun bulunan kararın oyçokluğuyla onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı ise, 5.4.1994 gün ve 63404 sayı ile; karşı oy doğrultusunda, "Ölen ile sanık arasında olay öncesi ve sırasında herhangi bir tartışmanın geçmediği ve sanığın maktuleyi öldürmesi için bir neden bulunmadığı, olaydan sonra üzüntüsünü göstererek, ölenin kurtulması için çaba sarfetmesi gözönüne alındığında, sanığın tedbirsizlik ve dikkatsizlikle ölüme sebebiyet verdiği anlaşılmaktadır. Sanık olayın hemen akabinde, panik halinde iken kendisini cezadan kurtarmak için arkadaşı olan H.`a çelişkili beyanlarda bulunmuş ve intihar süsü vermek istemiş ise de olayın şokunu atlattıktan sonra kollukta dahi olayın tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu husule geldiğini samimi bir şekilde açıklamıştır. Sanığın panik içerisinde iken düştüğü bu çelişkiyi doğal karşılamak ve savunma psikolojisine bağlamak gerekir." Açıklamasıyla itiraz etmiştir.
Dosya Yargıtay 1. Başkanlığına gönderilmekle, Geza Genel Kurulu`nca okundu, gereği konuşulup, düşünüldü.
KARAR : İncelenen dosyaya göre; Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, sanığın eyleminin oluşturduğu suçun niteliğine ilişkindir.
Olayda görgü tanığı bulunmamaktadır. Bu itibarla sanığın aşamalardaki beyanlarının çok iyi irdelenmesi gerekir. Sanık, kolluk tarafından düzenlenen 1.12.1991 günlü tutanağa göre; ilk beyanında maktulenin kendisine ait tabanca ile intihar ettiğini söylemiş ve bu beyanı tanık H.Y. tarafından da doğrulandığından, Kimya Mühendisi İ.M. tarafından maktulenin el svapları alınmıştır.
Kolluğun, maktulenin intihar ettiği biçimindeki sanık savunmasına inanmaması ve araştırmaya başlaması üzerine sanık, 1.12.1991 günlü kolluktaki ifadesinde;
"Dağcılık sporu yaptığını, dağcılık sporuna hevesli bulunan maktule ile bu sebeple tanıştıklarını, Ankara`da Hüseyin Gazi dağında antreman yaptıklarını, bir kez de Erciyes dağına tırmandıklarını, böylece arkadaşlıklarının ilerlediğini, olay günü maktulenin arkadaşı ile beraber kaldığı lojmana gidip, ona fotoğraf vermek isteğini, evde olmadığından, erken geldiği takdirde Mülkiyeliler Birliği lokaline gelmesi için arkadaşına haber bıraktığını, maktulenin bir süre sonra lokale geldiğini, alkol aldıklarını, saat 22.00 sıralarında arkadaşı H.`ı arayarak, bir kız arkadaşı ile ziyarete geleceklerini söylediğini, önce ölenin evine gittiklerini, ölenin giysilerini değiştirdiğini daha sonra bira alarak H.`ın evine gittiklerini, bira ve çay içip sohbet ettikten sonra 01.30`da ölenle beraber bitişikteki yatak odasına geçtiklerini, sıkıldığı için üzerindeki gömlek ve atleti çıkardığını, ölenin de aynı biçimde üzerindeki giysileri çıkardığını, konuşmaya devam ettikleri sırada kendisini rahatsız eden belindeki silahı çıkartıp, yatağın baş tarafındaki etajere koymak istediğini, bu amaçla tabancanın şarjörünü çıkartırken, namlu ölene dönük olduğu halde patladığını, ölenin yüzünden vurulduğunu, ona ilk yardım yapmaya çalıştığını, sonuç alamayınca, H.`ın odasına gidip, onu uyandırdığını, olayı ona anlatırken "maktule intihar etti" dediğini ve taksi çağırmasını istediğini, maktuleyi antreye taşıyıp, daha sonra tabancasını bıraktığı yerden aldığını, şarjördeki mermileri çıkartıp, elini yüzünü lavaboda yıkayarak kanları temizlediği, maktuleyi H.`ın çağırdığı taksiye taşıdıklarını, Hacettepe Hastanesi Acil Servise götürdüklerini, hastane polisine maktulenin intihar ettiğini söylediğini, polisin yanlarından ayrılmasından sonra, H.`dan da aynı şekilde ifade vermesini istediğini, bilahare olayın dikkatsizlik ve tedbirsizlikle meydana geldiğini anlattığını, maktule ile cinsel ilişkide bulunmadıklarını" savunmuş, sonraki aşamalarda da bu savunmasını sürdürmüştür.
Sanığın arkadaşı ve olayın meydana geldiği evin sahibi tanık H.Y. de; kolluktaki ilk beyanında, maktulenin intihar ettiğini söylerken, kolluğun bu beyana inanmaması üzerine ifadesini sanığın sonraki savunması doğrultusunda değiştirerek, olayın dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu meydana geldiğini söylemiştir..
16.6.1992 tarihinde katılan S.G. tarafından ikame edilen ve duruşmada ifadesine başvurulan tanık A.K.; "Ölenle çocukluk arkadaşı olması nedeniyle sık sık konuştuklarını, 1991 yılı Eylül ayından itibaren sanıkla Özel bir niteliğe dönüşen ilişkilerinden söz eden ölenin, onunla cinsel ilişkide bulunduklarını ve korunmak için kendisinden doğum kontrol hapı istediğini, kendisinin de bir ilaç önerdiğini ve sanığın, öleni bir başka kişiyle ilişkisi olması halinde, bunun sonunun iyi olmayacağını belirterek uyardığını" söylemektedir.
Sanığın ilk ifadesinde; ölenin intihar ettiği biçimindeki beyanı üzerine kolluk tarafından ölenin el svapları alınmış, Polis laboratuvarında yapılan inceleme sonucunda 4.12.1991 günlü rapora göre; sağ ve sol el üstü svaplarında atış artıklarına rastlanılmadığı, sağ ve sol el avuç içi svaplarında ise atış artıklarının bulunduğu saptanmıştır.
Bu belirleme üzerine Bilirkişiler M.K. ve T.Ö. görüşlerine başvurulmuş, bu bilirkişiler 26.6.1992 günlü raporlarında "ölenin sağ ve sol el avuç içi svaplarında atış artıklarına rastlanıldığı bildirildiğine göre; ölenin kendisi ateş etmediği halde avuç içlerinde atış artıklarına rastlanılmış olmasını, ölenin kendisini savunmak maksadı ile ellerini tabancaya yakın mesafeye doğru uzatmış olabileceği" biçiminde açıklamışlar.
Aynı bilirkişiler 14.2.1992 günlü raporlarında da; "suçta kullanılan tabancanın mekanik bir arızasının bulunmadığını, şarjör takılıp çıkarıldığı sırada kendiliğinden patlamasının olanaklı olmadığını, dolduruş anında veya düşme, çarpma sadme gibi nedenlerle de patlamasını gerektirecek herhangi bir arızasının bulunmadığını, tabancanın ateşlenebilmesi için tetiğine elle normal bir baskının uygulanması gerektiğini" belirtmişlerdir.
Adli tıp raporlarına göre, sanığın ve ölenin olay sırasında alkollü oldukları saptanmıştır.
4.12.1991 günlü ekspertiz raporuna göre, ölümü sanığın tabancasından atılan merminin meydana getirdiği saptanmış, 8.1.1992 günlü otopsi tutanağında, ölene isabet eden merminin uzak mesafeden atıldığı ve hymen muayenesinde "hymenin anüler yapıda olduğu, serbest kenarları üzerinde saat kadranına göre 3-9 hizalarında kaideye kadar inmeyen doğal sülmeler ve saat 7 hizasında kaideye kadar inmeyen doğal sülme bulunduğu duhule elverişli olup, anatomikman bakire olduğu" belirlenmiştir.
Bu kanıtlara göre: Fenni bulgulara ve tanık A.K.`in yeminli anlatımına uygun düşmeyen, samimi ve inandırıcı olmayan, çelişkili ve olayı saptırmayı amaçlayan savunmaya itibar edilemez.
Öte yandan tanık H.Y.`ın beyanı da, kendisine sorumluluk yüklenebileceği ve arkadaşı olan sanığı korumak düşüncesine dayalı olarak, mevcut kanıtlarla bağdaşmayan nitelikte çelişkili olup, samimi ve inandırıcı değildir.
Fenni bulgulara, tanık A.K.`in beyanına ve tüm dosya kapsamına göre, Astsubay olan sanığın geceleyin 02.30 sıralarında belirlenemeyen bir nedenle, üzerinde taşıdığı şahsi silahı ile uzaktan bir el ateş ederek, maktuleyi yüzünden vurmak suretiyle, bu yaralanmaya bağlı olarak beyin zarı kanaması sonucu gelişen solunum ve dolaşım durmasından kasten öldürdüğü anlaşıldığından, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Karşı oy kullanan kurul üyeleri; itirazın haklı nedenlere dayandığını ileri sürmüşlerdir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının REDDİNE, 2/3`ü aşan oyçokluğuyla karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini