 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no : 1994/19
Karar no : 1994/46
Tarih : 14.02.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Hırsızlık suçundan sanık MK.'nın TCK.'nun 491/4, 522 ve 647 Sayılı Yasa'nın 4. maddeleri uyarınca sonuçta 900.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Bilecik Asliye Ceza Mahkemesi'nce verilen 05.12.1991 gün ve 70/187 sayılı hükmün sanık tarafından temyizi üzerine inceleyen
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 02.12.1992 gün ve 7158/8176 sayı ile;
Sanığın atılı suçu işlediğine dair şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden hükümlülük kararı verilmesi" isabetsizliğinden kararı bozmuştur.
Yerel Mahkeme ise 04.03.1993 gün ve 28/27 sayı ile;
Köylüler sanıktan kuşkulanıp onu izlemişler ve 8-10 gün sonra tanıklar Ali Aydın ve Kayhan Öztürk sanığın çaldığı televizyonu bahçedeki ağacın altına bırakırken görmüşlerdir.
Köylülerin sanığa husumeti yoktur. Aksine İmam olarak içkiyi yasaklaması tasvip görmüştür. Bu itibarla isnat düşünülemez" biçimindeki açıklamalarla önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükümde C. Savcısı ve sanık tarafından süresinde temyiz edildiğinden dosya Yargıtay C. Başsavcılığı'nın bozma istekli 18.01.1993 gün ve 93/38184 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : İncelenen dosyaya göre;
Sanığın müştekinin evine girip bir adet televizyon çaldığı köylülerin kendisinden kuşkulunıp onu izlemeye başlamaları üzerine 24.03.1991 günü saat 19.00 sıralarında çaldığı bu televizyonu evinin bahçesine bıraktığı iddiasıyla açılan davada Özel Daire ile, Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık suçun sübuta erip ermediğine ilişkindir.
Sanık aşamalarda yüklenen suçu işlemediğini savunmuştur.
Müşteki 10.03.1991 günü evine girilip çalınan televizyonun 25.03.1991 günü sanığın bahçesendi bulunarak kendisine iade edildiğini ancak olayı görmediğini iddia etmiştir.
Tanıklar Ali aydın ve Kayhan Öztürk aşamalarda; "10.03.1991 günü müştekinin televizyonu çalınmıştır. Bunun üzerine köy halkını toplayan muhtar sanıktan kuşkulandığını söyleyip onu izlememizi istedi. Bu istek üzerine 24.03.1991 günü sanığın evini gözetlerken saat 18.30 sıralarında bahçeye televizyon bıraktığını görüp durumu muhtara haber verdik" biçiminde beyandı bulunmuşlardır.
Zabıtaca düzenlenen 24.03.1991 günlü olay tesbit tutanağında tanıkların gösterdiği yerde müşkeyiye ait televizyonun bulunduğu ve kendisine iade edildiği belirtilmiştir.
Görüldüğü gibi sanığın yüklenen suçu işlediğine ilişkin tanıklar Ali Aydın ve Kayhan Öztürk'ün anlatımlarından başka delil yoktur.
Sanığın köy odası olarak kullanılan Camii odasında içki içilmesini ve oyun oynanmasını yasaklamasından dolayı bazı kişilerin rahatsız olduğu, çaldığı iddia olunan televizyonu bir başka yere değilde kendisini ele verecek şekilde bahçesine bırakmasının hayatın olağan akışına uygun düşmediği, delevizyonun bulunduğu bahçenin herkesin görebileceği nitelikte olduğunun keşfen saptandığı ve sanığın yakalanması için izlenen yolun biçimi gözetildiğinde oluşa ve açıklanan delillere ters düşen ve inandırıcı nitelikte görülmeyen bu tanıkların anlatımlarına itibar etmeye olanak yoktur.
Bu itibarla yüklenen suçu işlediğine ilişkin tanıklar Ali Aydın ve Kayhan Öztürk'ün inandırıcı nitelikte olmayan anlatımları dışında hakkında yeterli veher türlü kuşkudan uzak tesin delil bulunmayan sanığın aksi kanıtlanamayan savunmasına itibar edilerek beraatine karar verilmesi gerekirken karar yerinde yazılı gerekçeyle mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmediğinden Yerel Mahkeme direnme hükmünün açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne kalıtmayan kurul üyeleri direnme hükmünün haklı nedenlere dayandığını belirterek bu yönde oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle Mahkeme direnme hükmünün istem gibi (BOZULMASINA) oyçokluğuyla karar verildi.