 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no : 1994/131
Karar no : 1994/154
Tarih : 30.05.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Sahtecilik ve güveni kötüye kullanmak suçlarından sanık Ahmet'in TCK.nın 345, 80, 59, 510, 522, 59, 71. maddelerigereğince 23 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve bu cezasının ertelenmesine ilişkin İstanbul 10. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 12.3.1993 gün 1503/253 sayılı hükmün sanık ve katılan vekilleri tarafından temyiz üzerine dosyayı inceleyen;
Yargıtay 9. Ceza Dairesi 6.4.1994 gün 897/1773 sayı ile hükmün onanmasına karar vermiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı 27.4.1994 gün 35646 sayı ile:
Bir fiil, ancak bur suçu teşkil eder. Fiil kavramı kastta birliği gerektirir. Fail bir neticeyi gerçekleştirmek için, birden fazla hükmü ihlal ettiğinde ihlal sayısınca ve aynı sayıda cezanın varlığından sözedilemez. Özel belgede sahtecilik suçu, belgenin kullanılması ile oluşacağından, TCK.nın 79. maddesi nazara alındığında eylem, güveni kötüye kullanma suçunu oluşturmaktadır. Bu nedenle ayrıca, özel belgede sahtecilik suçundan hükümlülük kararı verilmemesi gerekir." gerekçesiyle itiraz ederek Özel Daire onama kararının kaldırılıp hükmün bozulmasını talep etmiştir.
Dosya, 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR : Dosya içeriğine göre sanık, halı ticareti yapan şikayetçinin işyerinde çalışmaktadır. Kredi kartı ile alışverişte, slip kart makinasında kartın örneği çıkarılmakta, alacak miktarı yazılarak kart sahibi tarafından imzalandıktan sonra bankadan bedeli tahsil edilmektedir. Sanık kredi kartı ile satış yapıldığında bu işlemleri yerine getirmiş ayrıca kredi kartının fazladan bir örneğini çıkartarak saklamıştır. Sonradan elinde bulundurduğu bu örneği, bu suretle bankadan ikinci kez para almıştır. Kart sahibinin böyle bir alışveriş yapmadığını, imzanın kendine ait olmadığını bildirmesi üzerine olay ortaya çıkmış ve sanığın bu yolla çektiği para ceza toplamı 12.080 dolar işyeri sahibi olan şikayetçi tarafından ödenmiştir.
Yerel Mahkemece sanığın, sahte özel evrak düzenlemek ve güveni kötüye kullanmak suçlarından cezalandırılmasına karar verilmiş, temyiz üzerine hüküm 9. Ceza Dairesi tarafından onanmıştır. özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasında oluş ve sübutta ihtilaf bulunmayıp uyuşmazlık; açıklanan olayda sanığın eyleminin TCK.nın 79. maddesi gereğince tek suçmu, yoksa iki ayrı suçu mu oluşturduğuna ilişkindir.
Kural olarak kanuni tipe uygun olarak gerçekleştirilen her netice, ayrı ve bağımsız bir suçu oluşturur. Fail hareketi ile ne kadar sonuç meydana gelmişse, o kadar suç işlemiş sayılır ve gerçek içtima kuralları uygulanır.
Ancak, TCK.nın 78, 79 ve 80. maddelerinde "içtima" kurallarının uygulanamayacağı haller gösterilmiştir. İki ayrı suçtan birinin, diğerinin unsuru veya ağırlaştırıcı nedeni olması (TCY.md.78), tek fiille yasanın çeşitli hükümlerinin ihlali (TCK. md.79) ve bir suç işleme kararı ile yasanın aynı hükmünün bir kaç kez ihlali (TCY.md.80) halleri, cezaların içtima kurallarından ayrı hükümlere bağlanmıştır. Diğer biranlatımla eylemin iki veya daha fazla suçu oluşturması halinde, TCK.nın 78, 79,80. maddelerinin tatbit edilemediği durumlarda, cezaların içtima kuralı uygulanacaktır.
TCK.nın 345. maddesinde "Bir kimse tamamen veya kısmen sahte olarak hususi evrak ve senedat tanzim eder yahut sahih olarak tanzim olunmuş bir varaka veya senedin yazılarını tağyir eylerse bundan umumi veya hususi bir mazarrat tevellüt edebildiği ve böyle sahte veya muharrer bir varaka veya senedi fail yahut bilerek başkası kullandığı takdirde bir seneden üç seneye kadar hapis cezasına mahkum olur." hükmü yer almaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve 6. Ceza Dairesinin kararlılık gösteren içtihatlarında belirtildiği üzere, TCK.nın 345. maddesi ile hüküm kurulabilmesi için özel evrakta sahtekarlık yapılması yeterli değildir. Suçun oluşması için, maddede belirtildiği üzere sahte olarak düzenlenen özel evrakın kullanılması gerekmektedir. Yani kullanma, 345. maddede yaptırıma bağlanan bu suçun unsurlarına dahil bulunmaktadır. Bu suçta fail çıkar sağlamak bilinci ile hareket etmektedir. Gerçekleştirmek isteği netice, karşı tarafa zarar vermek, kendisine çıkar sağlamak olup bunun için de, özel evrkın sahte olarak düzenlenmesi yeterli olmayıp kullanılması şarttır.
olayda sanık, kredi kartından çıkardığı fazla örneği doldurup kart sahibinin imzasını taklit ederek sahte belge düzenlemiş ve işyeri sahibinin kendisine verdiği yetkiye dayanarak bu belgeyi kullanmak suretiyle bankadan para çekmiş, şikayetçinin güvenini kötüye kullanarak onu zarara sokmuştur. Sanığın iki netice doğuran iki ayrı eylemi mevcut ise de, düzenlendiği belge resmi evrak olmayıp özel evrak olduğundan ve yukarıda açıklandığı üzere ancak kullanılmakla suç olduğundan ve yukarıda açıklandığı üzere ancak kullanılmakla suç oluşacağından TCK.nın 79. maddesinin uygulanması zorunludur. Bu nedenle sanık hakkında, özel evrakta sahtecilik ve güveni kötüye kullanmak suçlarından, en ağır cezayı içeren TY.nın 510. maddesi ile uygulama yapılması gerektiğinden itirazın kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan kurul üyeleri: "TCK.nın 79. maddesinin uygulanabilmesi için failin, fiilinin tek olması ve bu fiil sonucu yasanın birden fazla hükmünün ihlal edilmesi gerekir. Halbuki maddi olayda sanık, alışveriş nedeniyle kendisine verilen kredi kartından fazla bir suret çıkarmış ve saklamıştır. Fazladan çıkardığı bu suret ile müşterinin yeni kredi kartı hamilinin güvenini kötüye kullanmıştır. Tezgahtar olansanık mağazadan halı alan müşterinin verdiği kredi kartına dayanarak gerekli işlemleri yapmaya yetkili ve görevli olduğundan bu eylemi hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturmaktadır. Sanık bu fiilini tamamladıktan sonra, elinde tuttuğu fazla sureti doldurmak ve kart hamilinin imzasını taklit etmek suretiyle bankadan para tahsil etmiştir. Sanığın bu fiili de sahte özel belge düzenlemek suçunu teşkil etmektedir.
Sanık, iki ayrı fiili ile iki ayrı netice gerçekleştirmiş olup buna bağlı olarak birbirinden ayrı ve bağımsız iki suç işlemiştir. Bu nedenle güveni kötüye kullanmak ve özel belgede sağtecilik suçlarından cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiğinden itirazın reddi gerekir." görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının Kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılarak Yerel Mahkeme hükmünün (BOZULMASINA), oyçokluğuyla karar verildi.