 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no : 1994/10-157
Karar no : 1994/175
Tarih : 20.6.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- BOZMAYA EYLEMLİ UYMA
- DÜZELTME HAKKI (İhtar Mektuplarının Usulsüz Tebliği)
- İHTAR MEKTUBUNUN USULSÜZ TEBLİĞİ ( Bozma Sebebi Olması )
- KARARIN İNFAZ KABİLİYETİNİ YİTİRMESİ ( Kararın Bozulması )
3167-1/m.16
1412/m.250,261,268
DAVA: 3167 Sayılı Yasaya aykırı davranışta bulunmak suçundan sanık B.C.`un aynı Yasanın 16/1 ve TCK.nun 80. maddeleri uyarınca 1 sene 2 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, 1 sene süreyle bankalarda çek hesabı açmasının ve çek keşide etmesinin yasaklanmasına ilişkin İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 13.12.1991 gün ve 559/548 sayılı hüküm sanık vekili tarafından temyiz edildiğinden dosyayı inceleyen; Yargıtay 10. Ceza Dairesi 10.11.1992 gün ve 9450/11422 sayı ile kararı onamışsa da tashihi karar istemi üzerine yaptığı ikinci incelemede 27.4.1993 gün ve 4326/4696 sayı ile; Sanığın düzeltme hakkını kullanmasına fırsat vermek ve iyi niyetini saptamak bakımından suç konusu çeklerle ilgili olarak ihtar mektubunun çıkartılmasında zorunluluk vardır. Sanığa çıkartılan ihtarnamenin tebliğ edildiğine veya tebliğ edilmiş sayıldığına ilişkin belgeler celp edilmeden CYUY.nın 250. maddesi uyarınca huzurda sorgusu yapılan sanığa okunarak ve diyeceği sorulmadan mücerret son oturumdaki dayanaksız olarak tebligatın yapıldığını beyan etmesinin hukuki değerinden sözedilemez ( CGK.nun 25.5.1992 gün ve 103/161 sayılı kararı ).
Bu nedenle eksik soruşturma ile hüküm kurulmasına ilişkin karar düzeltme isteği yerinde görüldüğünden Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 10.11.1992 gün ve 1992/9490-11422 sayılı onama kararının kaldırılarak İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 13.12.1991 gün ve 1991/559-548 sayılı hükmün bu nedenle bozulmasına" karar vermiştir.
Yerel Mahkeme ise 13.7.1993 gün ve 390/483 sayı ile; "Sanık ihtar mektubunu aldığını ve düzeltme hakkını kullanmadığını bildirdiğinden artık tebligatın usulüne uygun yapılıp yapılmadığının araştırılmasına gerek yoktur" biçimindeki açıklamalarla önceki hükümde direnmiştir.
Bu hüküm de sanık vekili tarafından süresinde temyiz edildiğinden dosya Yargıtay C. Başsavcılığının onama istekli 25.1.1994 gün ve 10/75146 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulu`nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR: İncelenen dosyaya göre; Yerel Mahkeme Özel Daire bozma kararına karşı direnme kararı verirken hükmün esasını oluşturan kısa kararda hüküm kurmadığı gibi bozmadan sonra düzeltme hakkı ile ilgili ihtar mektuplarını ve alındı belgelerini isteyip dosyaya eklemiştir.
CMUK.nun 261 ve 268. maddeleri uyarınca hüküm fıkrasında,
a ) 253. maddeye göre verilen kararın ne olduğunun,
b ) Uygulanan Yasa Maddelerinin,
c ) Tayin olunan ceza miktarının,
d ) Yasa yollarına başvurmanın olanaklı bulunup bulunmadığının,
Hiç bir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açıkça gösterilmesi gerekir. Çünkü bir karar bozulmakla tamamen ortadan kalkmış ve infaz kabiliyetini yitirmiştir.
Öte yandan bir kararın direnme kararı olarak kabul edilebilmesi için önceki kararla direnmeye ilişkin kararın AYNİ olması gerekir.
Bozmadan sonra yeni ve değişik gerekçeye, açıklamalara ve kanıtlara dayanılarak verilen karar özde direnme kararı olmayıp YENİ bir karardır. Bu nitelikteki bir kararın temyiz edilmesi halinde incelemenin Özel Daireceyapılması gerekir. Çünkü Özel Dairece incelenmeyen bir hususun doğrudan Ceza Genel Kurulu`nca incelenmesine yargılama Yasası mesağ vermemektedir.
İncelenen dosyada Yerel Mahkemenin hükmün esasını oluşturan kısa kararda hüküm kurmadığı ve bozmadan sonra düzeltme hakkı ile ilgili ihtar mektuplarını ve alındı belgelerini isteyip dosyaya eklemek suretiyle bozmaya eylemli olarak uyduğu saptandığından direnme hükmünün açıklanan bu iki usuli sebepten bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ: Sair yönleri incelenmeyen Yerel Mahkeme direnme hükmünün yukarıda açıklanan iki usuli sebepten BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi.