 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no : 1994/103
Karar no : 1994/124
Tarih : 25.04.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Sanık Ahmet Zühtü Çetin hakkında 2918 Sayılı Yasaya aykırı davranmak suçundan açılan kamu davasının, önödeme nedeniyle TCK.nın 119. maddesi gereğince ortadan kaldırılmasına ilişkin Ayancık Sulh Ceza Mahkemesince verilen 18.12.1992 gün ve 310/309 sayılı hükmün sanık tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 7.Ceza Dairesi 17.12.1993 gün 7438/7482 sayı ile;
"Sanığa isnat edilen suç satın aldığı tescilli aracı yasal olan bir ay çerisinde adınatescilini yaptırmamaktan ibaret olup aracın satın alma tarihi itibariyle tescil için gerekli sürenin bitiminde suç oluşacağı cihetle suç tarihinin 19.10.1991 olduğu nazara alınmadan ve TCK.nun 3591 Sayılı yasa ile değişik ek 2.maddesinde 14.6.1991 tarihli ResmiGazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 3756 Sayılı Yasanın 25. maddesi ile yapılan değişiklikle trafik para cezalarının 3506 Sayılı yasanın ek 2.maddesinin 1.fıkrasına göre hesap edilerek bulunacak olan birim katsayısının yarısı ile çarpılması suretiyle belirlenecek miktar üzerinden önödeme tebligatı yapılması gerekirken fazla miktar üzerinden önödeme yaptırılarak karar verilmesi" isabetsizliğinden bozmuş,
Yerel Mahkeme 31.1.1994 gün 38/3 sayı ile;
"Benzer kararlarımız Yargıtay 2. ve 7. Ceza Daireleri tarafından onanmıştır. Önceki onama kararları ile Özel Dairenin bu bozma kararı arasında çelişki doğmuştur." Gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından süresinde istenildiğinden dosya;Yargıtay C.Başsavcılığının "Bozma" istemli 30.3.1994 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup, düşünüldü.
KARAR : Sanık hakkında; Türkeli Noterliğinin 18.9.1991 gün 2405 sayılı satış seneti ile satın aldığı otomobili, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Yasasının 20/e maddesinde belirtilen bir aylık süre içerisinde ilgili tescil bürosuna başvurmayıp adına tescil belgesi almadığından bahisle 3.12.1992 günlü trafik suç tutanağı düzenlenmiştir.
Yerel Mahkemece suç tarihinin, tutanağın düzenlendiği 3.12.1992 günü olduğu kabul edilerek asgari ceza olan 165.000 lira hafif para cezasını ödemesi hususunda sanığın önödeme önerisinde bulunulmuş ve asgari cezanın ödenmesi üzerine, davanın ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir. Sanığın temyizi üzerine hüküm bozulmuştur.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında olup ve sübutta bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Çözümlenecek sorun, suç tarihinin belirlenmesi ve para cezası hükmolunurken Ceza Yasasının değişik Ek.2.maddesine 3756 Sayılı Yasa ile eklenen ikinci fıkranın uygulanıp uygulanmayacağına ilişkindir.
I- Karayolları Trafik Yasasının 20. maddesinde; "Tescil süreleri satış ve devirler, noterlerin sorumluluğu ile ilgili esaslar şunlardır:
a) Araç sahipleri,
1- Tescilin zorunlu ve ilk tescili yapılacak olan araçların satın alma veya gümrükten çekme tarihinden itibaren 3 ay içinde tescili için; hurdaya çıkarılma halinde çıkarılış tarihinden itibaren 1 ay içinde tescilin silinmesi için; yazılı olarak ilgili tescil kuruluşuna başvurmak,
2- Tescilin yapılması veya silinmesi için de yönetmelikle belirtilen bilgi ve belgeleri sağlamak,
zorundadırlar.
b) Araçların giriş işlemlerini yapan gümrük idareleri bu durumu 15 gün içinde araç sahiplerinin beyan ettikleri tescil kuruluşuna bildirmekle yükümlüdürler.
c) Tescil belgesi, aracın başkasına satış veya devrine, hurdaya çıkarılmasına veya araçla, yönetmelikte belirtilen niteliklerin değişmesine kadar geçerli sayılır.
d) Tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri, araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi esas alınarak noterlerce yapılır.
Bu satış, noterlerce tescil belgesine tarih konularak ve tasdik edilmek suretiyle işlenir. Ayrıca, tescil edilmiş araçların satış ve devir işlemleri noterler tarafından sicile işlenmek üzere, işlemin tekemmülünü müteakip en geç 7 iş günü içinde ilgili tescil kuruluşuna bildirilir.
Noterlerce yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersizdir.
a) Tescilli araçları satın veya devir alanlar, gerekli bilgi ve belgeleri sağlayarak ilgili tescil kuruluşundan bir ay içinde adlarına tescil belgesi almak zorundadırlar.
Araç satın alıp, bu maddenin (a) bendinin (1) numaralı alt bendi ile (e7 bendi hükmüne uymayanlar beş bin liradan onbin liraya kadar hafif para cezası ve bir aydan üç aya kadar hafif hapis cezası, (d) bendi hükmüne uymayan noterler onbin liradan yirmibeşbin liraya kadar hafif para cezası ile cezalandırılırlar.
Ayrıca, satış ve devirlerde, belirlenen sürelerde alıcı adına tescili yapılmadan trafiğe çıkarılan araçlar, tescil yapılıncaya kadar trafik zabıtasınca trafikten men edilir." hükmü yer almaktadır.
Yasanın 21.maddesi ise "Tescil edilen araçlar, "Trafik belgesi3 ve "Tescil plakası" alınmadan karayoluna çıkarılamaz.
Bu madde hükmüne uymayan sürücüler ellibin lira para cezası ile cezalandırılırlar.
.......
Bu gibi araçlar eksiklikleri giderilinceye kadar trafikten menedilir...."
şeklinde düzenlenmiştir.
20.maddeye göre; tescili zorunlu araçları satın alanlar veya gümrükten çekenler üç ay içinde tescili, aracı hurdaya çıkaranlar ise bu tarihten itibaren bir ay içinde tescilin silinmesini istemek, tescilli araçları satın veya devir alanlar ise bir ay içinde ilgili tescil bürosundan tescil belgesi almak, işlemi yapan Gümrük idareleri onbeş gün, noterler ise yedi iş günü içinde bu durumu ilgili tescil kuruluşlarına bildirmek zorundadırlar. Yasa; işlemi yapana bildirim, aracı satın alana adına tescil ettirme zorunluluğu ve uymayanlara cezai yaptırım getirmiştir.
Ceza Genel Kurulunun 31.1.1994 gün 310/13 Sayılı kararında da açıklandığı üzere, satın veya devir alınan aracın, yasada belirlenen sürede tescil işleminin yapılmaması yani hareketsiz kalınması halinde de suç oluşacaktır. Diğer bir anlatımla suç; yasada belirlenen işlemlerin belirtilen süre içinde yapılmaması halinde, bu sürenin sonunda işlenmiş sayılacaktır. Suçun oluştuğu bu tarihten sonra geçen sürede ihmali suç değil yasaya aykırılık durumu devam etmektedir. Suçun teşekkülü için "tescil işlemini yapmama" yeterli olup yasada belirlenen tarihten sonra yapılması veya hiç yapılmaması sonuca etkili değildir. Yasanın 20. maddesinin (e) bendinde belirtilensürenin sonunda ihmal hareketi sona ereceğinden ahil suç sözkonusudur, ve suç tutanağı düzenleninceye kadar devam ettiği, ihmali hareketin sürdüğü ileri sürülemez. Suç tutanağının düzenlendiği veya aracın trafikten men edildiği tarihte suçun oluştuğunun kabulü, aynı durumda olanlar arasında ayırıma neden olacaktır. Zira aynı gün aracı satın alan iki kişiden birisinin, yasal sürenin dolmasından bir ay, diğerinin on sene sonra trafik bürosuna tescil için başvurması halinde ortaya çıkan suç nedeniyle, 3506 Sayılı yasayla Ceza Yasasına eklenen ek maddeler nazara alındığında farklı müeyyidelere tabi tutulacaklardır. Ayrıca, bu durumda zamanaşımı hiç başlamayacak ve ihmali bu hareketi nedeniyle sanık, ömür boyu ceza tehditi altında tutulacaktır. Bu nedenle görevlilerce aracın trafikten men edilmesi, olaya el konması ile suçun meydana geldiği anı birbirinden ayırmak gerekir.
Öte yandan Yasanın 20.maddesinde süreye uymama ve tescil belgesi almama cezalandırılmış, aracı kullanan hakkında müeyyide getirilmemiştir. 21.maddede ise "trafik belgesi ve tescil plakası" almadan taşıt kullananlar cezalandırılmış, aracın trafikten men edileceği hükme bağlanmıştır. Böylece 20.maddede sadece belirlenen sürede tescil belgesi almama cezalandırılarak suç tarihinin bir aylık yasal sürenin sonu olduğu kabul edilmiştir.
"Satış ve devir işlerini yapan yetkili kuramların bu hususu, belirlenen sürede ilgili tescil bürosuna bildirmeleri" hükmü ile de, işlemlerin hızlandırılması amaçlanmıştır. Tescil belgesi alınmadığı takdirde, yasal sürenin sonunda suç oluşacak ve bu durumu yetkili kurumların bildirimi ile öğrenen trafik zabıtası harekete geçerek yasal işlemlere başlayacaktır. Suç, zamanaşımına uğramayacak, kayıtların gerçeğe uygun tutulması sağlanacak ve yasa koyucunun amacı gerçekleşecektir. Araçların trafikten men edilmesi de bir tedbir olup, aynı amaçla kabul edilmiştir.
Öte yandan; Ceza Yasasının 103. maddesinde kaynak yasadan farklı olarak cürüm ve kabahat ayırımı yapılmış, cürümlerde temadi ve teselsül kabul edildiği halde, kabahatlerde kabul edilmemiştir. 2918 Sayılı Yasanın 20.maddesinde kabul edilen suç, kabahat olup bunedenle te temadiden söz edilemez.
Maddi olayda, sanık 18.9.1991 günü noter satış seneti ile satın aldığı otomobili, 2918 Sayılı Yasanın 20/e maddesi gereğince bir ay içinde adına tescil ettirmediğinden sanığa yüklenen suç; bir aylık yasal sürenin sona ermesi ile 19.10.1991 tarihinde oluşmuştur. Sanığa hükmolunacak cezanın, bu tarih nazara alınarak tayin ve takdiri gerekmektedir.
II- 11.11.1988 günlü Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 3493 Sayılı Yasa ile Karayolları Trafik Yasasında değişiklik yapılarak bazı cezalar idari para cezasına çevrilmiş ve para cezaları arttırılmıştır. Yaklaşık bir ay sonra 14.12.1988 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 3506 Sayılı Yasa ile Ceza Yasasına eklenen Ek-1. ve Ek 2.maddelerle para cezaları yeniden arttırıma tabi tutulmuştur. "Cezaların bir ay ara ile ikinci kez artırılmasının şoför esnafının moralini bozduğu, dikkatlerinin dağılmasına neden olduğu, 3506 Sayılı Yasa ile getirilen yükün hafifletilmesi gerektiği"gerekçesiyle 3756 Sayılı Yasanın 25. maddesiyle Ceza Yasasının Ek 2. maddesine bir fıkra eklenmiş, "trafik para cezaları 1. fıkraya göre hesap edilerek bulunacak olan birim katsayısının yarısı ile çarpılması suretiyle belirlenir."hükmü getirilmiştir.
Karayolları Trafik Yasasında trafik zabıtasınca idari, mahkemelerce adli para cezasına hükmolunacağı kabul edilmiştir. 3756 Sayılı Yasanın 25. maddesi ile yapılan değişiklikte böyle bir ayırım yapılmamış, genel deyim kullanılarak "trafik para cezaları" denmiştir. "Trafik para cezaları" ibaresinin, sadece yetkili makamlarca verilen takip ve tahsili 2918 Sayılı Yasanın 114. ve 115. maddeleri ile yönetmelikte düzenlenen idari para cezalarını kapsadığı, yargısal nitelikte olan suçlar nedeniyle mahkemelerce verilen para cezalarını kapsamadığı ileri sürülemez. Böyle bir kabul yasa koyucunun amacına ve eşitlik ilkelerine aykırıdır. Yasa koyucu tarafından bu hükmün sadece idari para cezalarında uygulanacağı açıkca belirtilmediği gibi, Yasanın amacı da nazara alındığında, Karayolları Trafik Yasasında yer alan tüm cezalarda, 3506 sayılı yasa ile ceza yasasına Ek 1 ve Ek 2. Maddelerle yapılacak artırımda birim katsayısının yarısı dikkate alınmalıdır.
Bu itibarla;
Sanığa yüklenen suç 19.10.1991 günü işlenmiştir. 1991 yılı Bütçe Yasasındaki memur maaş katsayısı nazara alınmak suretiyle Ceza Yasasına Ek 2.madde gereğince bulunacak üç birimin yarısı ile Ek 1. maddeye göre tespit edilen ceza miktarı çarpılarak hükmolunacak para cezası saptanmalıdır. Yerel Mahkemece suç tarihinin 3.12.1992 olarak kabulü ile 1992 yılı Bütçe Yasasındaki memur maaş katsayısına göre uygulama yapılması ve 3756 Sayılı Yasa ile Ceza Yasasının Ek 2.maddesine eklenen 2.fıkra nazara alınmadan sonuç olarak 112.500 lira yerine 165.000 lira üzerinden önödeme önerisinde bulunulması Yasaya aykırıdır.
Bu itibarla Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA, tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak 25.4.1994 günü oybirliğiyle karar verildi.