 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 1993/92
Karar No: 1993/119
Tarih: 26.04.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Hileli iflas suçundan sanık C.D., H.B. ve T.Y. TCK.nın 506, 522, 59. maddeleri gereğince 1 yıl 11 ay 10 güner ağır hapis cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 28.2.1992 gün ve 12/26 sayılı hükmün sanıklar vekili tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen;
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 5.2.1992 gün 7485/814 sayı ile;
"Sanıkların savunmaları karşısında dosya, dosyaya ekli belgeler, klasör ve şirkete ait defterler üzerinde Ticaret, İcra İflas ve Ceza Hukuku sahasında ihtisas sahibi üç bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle savunmaların değerlendirilmesi sonucu sanıkların hukuki durumlarının saptanması gerekirken eksik soruşturma ile hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozmuş,
Yerel Mahkeme 12.5.1992 gün 54/61 sayı ile;
"Bozma kararında, bilirkişi raporundaki eksiklikler belirtilmemiştir. Sanıkların bir bankaya rehnettikleri eşyalar kendilerinde kalmış, ancak iflas idaresine teslim etmemişlerdir. Savunmalar araştırılmış, hacizli mallar ve amortisman oranları düşürülmüştür. Olayın özelliği, hileli iflasın dayandığı sebep nazara alındığında yeniden bilirkişi incelemesine gerek yoktur. Farklı bir sonuç çıkmayacaktır." gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de Yargıtayca incelenmesi sanıklar vekili tarafından süresinde istenildiğinden dosya, Yargıtay C. Başsavcılığının onama istemli 12.3.1993 tarihli tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Dosya içeriğine göre;
Alacaklı bir bankanın talebi üzerine, sanıkların yönetim kurulu üyesi oldukları Motor Sanayi Yatırımları ve Ticareti A.Ş.'nin iflasına karar verilmiştir. Sanıkların, şirkete ait demirbaş eşyaları iflas idaresine teslim etmeyerek hileli iflas suçunu işlediklerinden bahisle cezalandırılmaları için haklarında kamu davası açılmış ve TCK.nın 506, 522, 59. maddeleri gereğince cezalandırılmalarına karar verilmiştir. Özel Daire, yeniden bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğinden bahisle kararı bozmuş, Yerel Mahkeme önceki hükümde direnmiştir.
Yüklenen suçu inkar eden sanıklar, eşyaların bir kısmının alacaklılar tarafından haczedildiğini, bir kısmının satıldığını veya yediemine verildiğini, bazılarının mevcut olduğunu, bazılarının ise zamanla yıpranıp kullanılmaz hale geldiğini, bu nedenle atıldığını savunmuşlardır.
Yapılan araştırma sonucu 77 parça demirbaş eşyanın 31.1.1985 tarihli sözleşme ile bir bankaya rehnedildiği, bir kısım eşyaya iflas idaresince tedbir konduğu, daktilo, fotokopi makinası, teleks, hesap makinası ve buzdolabına Vergi Dairesince haciz konarak yediemine teslim edildiği, saptanmıştır.
Sayıştay uzman denetçileri tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda, 1985 yılında 64.174.614 lira olan demirbaşların amortisman sonucu ve kayıttan düşme nedeniyle 1987 yılı bilançosunda 30.071.364 liraya indiği, 24 parça eşyaya haciz konduğu, büro teferruatı ve mütemmim cüzü mahiyetindeki demirbaşlardan sanıkların sorumlu tutulmamaları gerektiği, yaklaşık 20.000.000 lira değerinde 30 parça demrbaş eşyaya ilişkin hesabın iflas idaresine verilemediği belirtilmiştir. Aynı bilirkişiler ek raporlarında, amortisman bedelini düştükten sonra savunmaya göre akibeti belli olmayan demirbaşların 1.500.000 lira değerinde olduğunu kabul ederek bu miktarını da tenzili ile 12.000.000 lira değerindeki eşyanın kayıp olduğunu bildirmişlerdir.
Şirketin taşınması nedeniyle perde, halı, dolap gibi demirbaşların zayi olması doğal olduğu gibi, bir kısım eşyaların da zamanla bozulması, atılması, kullanılamaz hale gelmesi de mümkündür. Ayrıca iflas eden şirkete ait daktilo, fotokopi makinası, teleks, hesap makinası ve buzdolabı gibi eşyalara haciz konmasına rağmen diğerlerine haciz konmaması, bulunamayan eşyaların kıymetsiz olduklarını göstermektedir. Öte yandan sanıklar, yani yönetim kurulu üyeleri olup, şirkete ait tüm eşyaları takip etmeleri, demirbaşların tek tek nerede olduğunu bilmeleri olanaksızdır. Kaldı ki, iflas idaresinin suç ihbarından sonra sanıkların beyan ettikleri işhanında bir kısım eşyaların bulunması şirketin kapasitesi ve bilançosu nazara alındığında bulunamayan eşyaların toplam değerinin azlığı, kıymetli eşyaların saklanmaması ve mevcut olması, demirbaş eşyaların alacaklıları zarara uğratma kastıyla kaçırılmadığını göstermekte, savunmayı doğrulamaktadır.
Bu itibarla, yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek olmadığı gibi, sanıkların savunmalarının aksini gösterir suç kastıyla hareket ettiklerine dair cezalandırılmalarına yeterli ve kesin kanıt bulunamadığından Yerel Mahkeme direnme hükmünün, değişik bu gerekçe ile bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Yerel Mahkeme direnme hükmünün yukarıda açıklanan (DEĞİŞİK GEREKÇE İLE BOZULMASINA) bozma nedenine göre yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden CMUY.nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanıkların Beraatlerine isteme aykırı olarak 26.4.1993 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.