Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 1993/68
Karar No: 1993/102
Tarih: 19.04.1993

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Tedbirsizlik veya dikkatsizlik sonucu yaralamaya sebebiyet vermek suçundan sanık Ahmet Togay'ın T.C.Y.nın 459/3-son 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 345.187 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin hüküm, C. Savcısı tarafından temyiz edildiğinden, dosyayı inceleyen;
Yargıtay 2. Ceza Dairesince 4.12.1991 gün ve 11516-12383 sayı ile:
(1- Olayda iki kişinin T.C.Y.nın 456. maddesinin 2. ve 3. fıkralarına uyan nitelikte yaralandığı, sanıkların eyleminin T.C.Y.nın 459/2. maddesine uyduğu gözetilmeden, aynı maddenin 3. fıkrası ile ceza tayini,
2 - .....
3 - ....) isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise (2) ve (3) numaralı bozma sebeplerine uyarak, (1) numaralı bozmaya karşı 1.7.1992 gün ve 1-39 sayı ile; maddedeki bir kaç kişi tabirinden en az iki kişinin anlaşılması gerekir, aynı kavram T.C.Y.nın 455. maddesinin ikinci fıkrasında da yer almaktadır. Bir kaç kişi kavramı en az iki kişinin ölümü halinde yeterli görülmektedir. O halde T.C.Y.nın 459/3. maddesinde bir kaç kişi kavramını da en az iki kişi biçiminde anlamak gerekir. Açıklaması ile önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükümde sanık Ahmet Togay müdafi tarafından süresinde temyiz edildiğinden dosya Yargıtay C. Başsavcılığının "Bozma" istekli 8.3.1993 gün ve 78140 sayılı tebliğnamesiyle, 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza GEnel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
 
KARAR : İncelenen dosyaya göre;
T.C.Y.nın 459/3. maddesinde bir kaç kişi biçiminde belirtilen mağdur sayısının, en az iki kişi mi yoksa üç kişi mi olması gerektiği Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlığı oluşturmaktadır.
Yerleşmiş Özel Daire ve Ceza Genel Kurulu kararlarına göre T.C.Y.nın 459/3. maddesinde yer alan "Birkaç kişi" kavramından ikiden fazla kişinin anlaşılması gerekir. O halde T.C.Y.nın 459. maddesinin 3. fıkrasının uygulanabilmesi için en az 3 kişinin T.C.Y.nın 456. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında açıklandığı şekilde yaralanmış bulunmaları gerekir. Halbuki uyuşmazlık konusu olayda yaralanan mağdur sayısı iki kişidir. O halde T.C.Y.nın 459/3. maddesinin olayda uygulama yeri bulunmamaktadır.
Bu itibarla direnme kararının bozulmasına, bozmanın içeriğine göre, hükmü temyiz etmeyen sanık Aziz Yılmaz'a da teşmiline karar verilmelidir.
Kurul üyelerinden 4. Ceza dairesi Başkanı Sami SELÇUK "Birkaç kimse" üç, "birçok kimse" terimi ise en az dört kişiyi anlatır" yolundaki yerleşik yargısal görüş, yanlış verilere, daha doğrusu sanılara dayandığı için yerinde değildir."
"Gerçekten T.C. Yasasının 188/3, 455, 459. maddelerinde, 6123 sayılı Yasa ile değiştirilmeden önce, 480 ve 482. maddelerinde "bir kaç kişi" 193/2. maddesinde ise "bir çok kimse(ler)" terimleri geçmekteydi. Yasa çoğu maddelerde kişi sayısını belli ettiği halde, bu hükümlerde sayı yerine birden çok kişiyi anlatan bu terimleri kullanmıştır."
"Bir çeviri metin olan T.C. Yasasındaki bu terim kargaşalığına, kaynak İtalyan Ceza Yasasında rastlanmamaktadır."
"Gerçekten 1889 tarihli İtalyan Ceza Yasasının, Türk Ceza Yasasının 188/3, 193/2, 455, 459, 480 ve 482. maddelerinin aslını oluşturan hükümlerinde (md. 154, ayrıca 155/son, 157/2, 371, 375, 393 ve 395) tam bir terim birliği bulunmakta ve "ikiden çok kişi (piu persone) denilmektedir. 1930 tarihli İtalyan Ceza Yasasında da (md. 339/1, 662, 589, 590, 594/son, 595/1) durum aynıdır."
"Bundan başka Kaynak İtalyan Ceza Yasasında geçen "biri görünür biçimde silahlı birden çok kişi" ve "kılık değiştirmiş birden çok kişi" terimleri (md.408) Türk Ceza Yasasına "biri görünür şekilde silahlı bulunan ikiden ziyade kimseler" ve "kiyafetini tebdil etmiş olan şahıslar" olarak çevrilmiştir. (Türk Ceza Yasası, md. 497/2.)"
"Majno şehrindeki çevriler de tıpkı T. Ceza Yasasında olduğu gibidir. Bunun anlamı ise şudur: Şerhdeki Yasa metni de aynı biçimde çevrildiğine göre Kaynak Yasa Ceza Yasasına degiştirilerek değil, çevrilerek aktarılmıştır."
"Görülüyor ki, Kaynak İtalyan Ceza Yasasında geçen "birden çok kişi" (piu persone) terimi, T.Ceza Yasasına ve Majno şerhine, kimileyin "birkaç kişi" (md.188/3, 455, 459, 480, 482) kimileyin "ikiden çok kimse ve kişiler" (md. 497/2) kimileyin de (md. 193/2) "birçok kimse" biçiminde çevrilmiş bulunmaktadır.
"İtalya'da öğreti ve yargı kararlarına göre 1891 yılından bu yana T. Ceza Yasasına başka başka karşılıklarla çevrilen "piu persone" terimi, öğreti ve içtihatlarda "iki ya da daha çok kişi" olarak algılandığı ve uygulandığı, bu konuda bugüne değin hiç bir görüş ayrılığı ortaya çıkmadığı halde, Türkiye'de tutarsız çevirinin de etkisiyle, "birkaç ve birçok" terimleri arasında gereksiz yere anlamlı farklar arama çabasına girişilmiş; sonunda da, birincisinin "üç", ikincisinin "dört" anlamına geldiği yolunda bir görüşe ulaşılmıştır. Bununla da kalınmamış, Yargıtay'ın yerinde olmayan bu görüşü, 6123 Sayılı Yasa ile T.C. Yasasının 480 ve 482. maddeleri yeniden düzenlenirken, "birkaç" sözcüğü "üç" olarak değiştirilmiş, böylece yanlışlık yasallaştırılmıştır."
"Oysa, izlenecek yöntem ve yapılacak iş bellidir. Aynı metni aynı kişi çevirdiğinde bile her çevirişte aynı sözcükleri başka başka çevirmenin doğal ve olası bulunduğu, nitekim İtalyan Ceza Yasası ve Majno şerhi gibi birden çokkişinin işbölümüyle çevrilen yapıtlarda bunun daha çok olacağı gözetilmeli, Kaynak Yasadaki sözcüklere bakılarak yorum yapılmalıydı. Bu yapılmadığı için ulaşılan sonuç, hem Yasada olmayan bir sınırlamayı getirdiği ve hem de yorum kurallarına aykırı olduğu için, tutarlı olmamıştır. Unutulmamılıdır ki T.C. Yasası benimseme (iktibas) ve çeviri yoluyla alınmış bir metindir. Çeviri yanılgılarını ve tutarsızlıklarını düzeltici yorum (interpretation corrective) yoluyla düzeltmek yalnızca olanaklı değil, zorunludur da Kaynak Yasadaki "veya" bağlacının zaman zaman bu yolla "ve" olarak düzeltilmesi bunu tipik örneğidir. Çünkü Türk Ceza Yasasının Kaynak Yasadan açıkça gerekçe gösterilmeksizin ayrılmadığı madde metinlerinde, Türk Ceza Koyucunun İtalyan Yasa Koyucusuyla irade birliği içinde olduğunda kuşku yoktur. Bu yüzden, Kaynak İtalyan Ceza Yasasının metin ve gerekçelerinden yararlanmak zorunludur."
"Kaldı ki, Türkiye'de birden çok anlama gelen "birçok" "birkaç" sözcüklerine yeni anlamlar yüklemek, yalnızca yorum kurallarına aykırı değil, Yasa koyucusunun iradesini yansıtmayan sonuçlar çıkarmak anlamına da gelir."
"Nitekim inceleme konusu olayda bu içtihadın yanlışlığı ve sistemi örseleyen yanı, çarpıcı biçimde ortaya çıkmıştır. Gerçekten Yerel Mahkemenin direnme kararında belirtildiği gibi, "birkaç kişi" deyişinden "üç kişi" anlaşılmalıdır dendiğinde, T.C. Yasasının 455/2. madde ve fıkrasında en az üç kişinin ölmesi aranacak; iki kişinin ölmesi halinde ise bu fıkranın değil, aynı maddenin ilk fıkrasının uygulanması gerekecektir. İlk fıkrada öngörülen ceza 2 yıldan beş yıla değin hapistir. Oysa bir kişinin ölmesi ve birinin yaralanmasıyla sonuçlanan ve daha hafif olan taksirli yaralanmalarda dört yıldan on yıla değin hapis cezası verilecektir. T.C. Yasasının sistemini alt üst edenböyle bir içtihadı açıklamak elbette olanaksızdır. Tek yolu ise, doğruya ve Kaynak Yasada benimsenen terim birliğine dönmektir."
"Yeri gelmişken ve son olarak şunu da belirteyim ki Yüce Genel kuruldaki tartışmalar sırasında; daha önce yazdığım karşı oydan bir cümle okunarak, 6123 sayılı Yasa ile T.C. Yasasının 480 ve 482. maddesindeki "birkaç" sözcüğünün yasa koyucu tarafından "üç" olarak değiştirilmesi olayı, bu konuda Yasa koyucunun iradesinin ortaya çıktığı ve bunun benim tarafımdan da kabul edildiği biçiminde gösterilmiştir. Bu görüşte üç yanılgı vardır. Birincisi yönteme (metoda) ilişkindir. Karşı görüşteki seçilen cümleden öncekiyle sonrakiler okunmamış; parağraf bütünlüğü içinde sergilenen görüş eksik yansıtılmıştır. İkincisi de içeriğe ilişkindir; Türk uygulamasındaki yanlışlığın nerede başladığı, hangi noktalara değin uzandığı sergilenirken, aktarılan görüş şu idi. Önce yanlışlık bir bilim ve dolayısıyla kurallara bağlı bir disiplin olan yorum bilime aykırı olarak oluşan içtihatla ortaya çıkmış, yanlışlık bulaşıcı olduğundan, Yasa koyucu hiçbir bilimsel temeli olmayan bu yanlışlığı, yasalaştırmıştır. Oysa Yasa Koyucusunca yapılacak iş, ortaya atılan görüşün doğru olup olmadığını incelemek ve sağlıklı sonuçlara ulaşmaktı. "Metodik kuşku ve bilimsel merakla" inceleme yapılacak yerde, çoğu kez görüldüğü üzere, bu alışkanlığı bir türlü kazanamamış olan Yasa koyucusu, bilimsel temelden yoksun ve yüzeysel bir yaklaşımla, yanlışlığı yasal kata yükseltmiştir. Türkiye Yasaları yaparken ve onları uygularken, sürgit bir yöntem yanlışlığını sık sık yinelemektedir. O da şudur: Bilimi uygulamaya aktaracak ve ona teslim olacak yerde, yanlış uygulamayı bilimselleştirmeye çalışarak bilimi teslim almak. Bu boş bir çabadır. Çünkü, kaynatılan su 95 ya da 105 derecede kaynamışsa, saf değildir. O zaman yapılacak iş, suyu damıtıp saflaştırmaktır. Oysa Türkiye, suyu saflaştırmak yerine kendine göre derece sistemini değiştirmeye çabalamaktadır. Bu ise, onu dünyadan soyutlamaktadır. Batılılaşma, dolayısıyla çağdaşlama iddiasıyla ortaya çıkılmış; ancak kullanılan yöntemler nedeniyle "bize göre bir hukuk oluşmuştur." Karşı oyla yansıtılmak istenen görüş işte budur. Üçüncüsü de, bu görüşü yansıtırken ulaşılan yargıya ilişkindir. Yerleşik görüşün istikrar kazandığı, içtihat kararları bilimsel temellere dayanmazlarsa, her zaman tartışma gündeme gelecek demektir. Zira yanılgı eskiyip kıdem kazanınca bilimselleşmez, olsa olsa müzminleşir. Bu ise onu sürekli sarsacak ve değişime zorlayacaktır. Çünkü, bilimi dışlamak ve yanlışı savunmak ayrıcalığı, adı içtihat bile olsa, hiç bir kurum tanınmamıştır. Bilgi çağının yaşandığı, bilgi akışının hızlandığı, küreselleşme olgusunun boy verdiği bir dünyada, Türkiye buna katlanamaz. Unutulmamalıdır ki, çoğunluk ilkesi, ancak şimdilik uyuşmazlığa son vermenin çaresidir. Yani bir bakıma çaresizliğin çaresidir. Son çözüm bilimsel çözümdür. Bilim ise "kabul edenler, etmeyenler" oylamasıyla değil, bilimsel araştırmanın koordinatlarına uyularak ulaşılan bir disiplinin adıdır."
"Belirtilen nedenlerle "birkaç, birçok" sözçüklerinin T. Ceza Yasasında, kaynak Yasadaki gibi "iki ya da daha çok" anlamına geldiği görüşü benimsenmeli; Yasadaki tutarsızlığa son verilmeli, terim birliği sağlanmalıdır."
"Direnme kararı bu nedenlerle yerindedir." düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmamıştır.
Karşı oy kullanan diğer kurul üyesi de, Yerel Mahkeme uygulamasının haklı nedenlere dayandığını ileri sürmüştür.
 
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, sanık Ahmet Topay müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden direnme kararının istem gibi (BOZULMASINA) 2/3'ü aşan 19.4.1993 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini