 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 1993/57
Karar No: 1993/75
Tarih: 05.04.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Tehdit suçundan sanık Bahattin Ünal'ın beraatine ilişkin Karaman Asliye Ceza Mahkemesince verilen 20.12.1990 gün 98/585 sayılı hükmün müdahil vekili tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen,
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 11.12.1991 gün 6832/7829 sayı ile;
".. Tehdit cürmünün hukuki ve maddi konuları, suç kastının zaman süresi içindeki oluşumu ve niteliği, suçun yapısına ilişkin nedenler gözetilmeden tartışma ve kavga sırasında salt öfkeyle işlenen tehditin suç olamayacağı nedenine dayanılarak yasal temelden yoksun gerekçesiyle hüküm kurulması "isabetsizliğinden bozmuş,
Yerel Mahkeme 3.3.1992 gün 86/94 sayı ile;
"Tehdit suçlarında tasarlama, suçun unsuru ve cezalandırma şartıdır. Ceza Genel Kurulunun 18.2.1991 tarihli kararında da açıklandığı üzere, kavgada açıkça arzu edilmeyip o anki duyguların baskısı altında söylenen sözlerde cürüm kastı yoktur. Sanığın, arkadaşının eşine yazılan mektubun mağdur tarafından yazıldığını anlaması üzerine öfke ve infial içinde fabrikadan çıkarken mağdurla karşılaştıkları sırada söylediği sözler tasarlama unsurundan yoksun bulunduğu cihetle beraatine karar verilmelidir." gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de Yargıtayca incelenmesi katılan vekili tarafından süresinde istenildiğinden dosya, Yargıtay C. Başsavcılığının onama istemli 23.2.1993 tarihli tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Dosya içeriğine göre:
Sanığın tehdit suçundan beraatine ilişkin ilk hüküm, katılan vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece aleyhe bozulmuştur. Yerel Mahkeme aleyhte olduğu halde sanıktan, bozmaya diyeceğini sormadan, vekilinin bu konudaki beyanı ile yetinerek önceki kararında direnmiştir.
CMUY.nın 326/2. maddesinde ".. Ancak sanık hakkında verilecek ceza bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise herhalde dinlenilmesi gerekir. "hükmü yeralmaktadır. Savunma hakkının kısıtlanamayacağı ilkesine dayanan yasanın bu emredici kuralına uyulması gerekirken, duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ olunmadan ve sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyeceği sorulmadan direnme kararı verildiği saptandığından, sair yönleri incelenmeyen hükmün, öncelikle bu sebepten bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Sair yönleri incelenmeyen Yerel Mahkeme direnme hükmünün, öncelikle yukarıda açıklanan usuli nedenle (BOZULMASINA), 5.4.1993 tarihinde isteme aykırı olarak oybirliğiyle karar verildi.