 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 1993/4-154
K. 1993/183
T. 21.6.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KARŞILIKLI ETKİLİ EYLEM
ZİNA HALİNDE YAKALAMAK
ÖZEL TAHRİK
GENEL TAHRİK
KAVGA ESNASINDA EL UZATMAK
CEZAYI ARTIRICI HALLER
YARGILAMA GİDERLERİ
KARAR ÖZETİ TCK.nun 462. maddesinin uygulanabilmesi için gerekli olan zaman koşulu olayda gerçekleşmediğinden sanık Ali hakkında TCK.nun 51. maddesinde düzenlenen genel tahrik hükmünün derecesi belirlenmek suretiyle uygulanması gerekir.
Kavga sırasında, öldürme ve yaralama suçlarının faillerine yardım kastıyla olmaksızın, öldürülen ve yaralanan kişiye vurmak, tutmak veya itmek ya da benzeri eylemler, öldürme ve yaralama suçlarına iştirak ya da bağımsız etkili eylem suçu olmayıp, kavgada öldürülene veya yaralanana el uzatmak suçunu oluşturur.
(765 s. TCK. m. 462, 51, 464/2, 456/2, 66, 457/1)
Karşılıklı etkili eylem suçlarından Ali, Salih, Güldane haklarındaki kamu davasının yargılaması sonunda, (Şavşat Asliye Ceza Mahkemesi)nce 17.10.1991 gün ve 22-1 09 sayı ile; sanık Ali'nin TCK.nın 456/4, 457/1, 462, 59 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca kırkbin lira ağır para cezasıyla, sanık Salih'in TCK.nın 456/2, 51/1, 59. maddesi uyarınca 1 yıl, 3 ay hapis cezasıyla, sanık Güldane'nin TCK.nın 456/2, 457/1, 51/1, 59. maddesi uyarınca 1 yıl, 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmalarına, 60.500 lira yargılama giderinin her iki sanık grubundan ayrı ayrı tahsiline ilişkin karar, Yerel C. Savcısı tarafından temyiz edildiğinden, dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nce, 24.6.1992 gün ve 4154/4673 sayı ile;
(1- Koşulları bulunmadığı halde sanık Ali hakkında TCK.nın 51. maddesi yerine 462. maddesi ile uygulama yapılması,
2- Oluşa uygun kabule göre, sanık Güldane hakkında TCK.nın 456/4, 457/1, sanık Salih hakkında da 456/2. maddesi yerine yazılı biçimde karar verilmesi,
3- Karşılıklı suç işleyen sanıklardan yargılama giderlerinin ayrı ayrı alınmaması) isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise, 1.10.1992 gün ve 69-114 sayı ile; (1- Sanık Ali, yüklenen suçu karısı Güldane ile Salih'in zina eylemleri devam ettiği sırada ve bunun etkisi altında kalarak işlemiştir. Bu nedenle, TCK.nın 51. maddesine göre özel nitelikte bir hüküm olan TCY.nin 462. maddesi uygulanmalıdır.
2- Sanık Güldane, kocası olan Ali'yi tutmak suretiyle sanık Salih'in eylemine iştirak ettiğinden hakkında TCK.nın 64. maddesi yollamasıyla 456/2. madde ile ceza tayin edilmelidir.
3- Sanık Salih hakkında TCK.nın 456/2. maddesi uyarınca uygulama yapıldığına göre, Özel Dairenin bu husustaki bozması yanılgıya dayalıdır.
4- Her iki sanık grubundan yargılama giderlerinin ayrı ayrı tahsiline karar verilmiştir) açıklaması ile önceki kararda direnmiştir.
Bu karar da, yerel C. Savcısı tarafından süresinde temyiz edildiğinden dosya Yargıtay C. Başsavcılığı'nın "Bozma" istekli 25.5.1993 gün ve 86537 sayılı tebliğnamesiyle Yargıtay 1. Başkanlığı'na gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
İncelenen dosyaya göre;
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık;
1- Sanık Ali hakkında TCK.nın 462. maddesinin mi, 51. Maddesinin mi uygulanacağı;
2- Sanık Güldane'nin eyleminin bağımsız adiyen etkili eylem suçunu mu oluşturduğu, yoksa Salih'in nitelikli etkili eylem suçuna iştirak mi olduğu;
3- Sanık Salih hakkında tahrik hükümlerinin uygulanmasının olanaklı bulunup, bulunmadığı;
4- Sanıkların ayrı ayrı bağımsız suç işleyip işlemedikleri ve bu nedenle yargılama giderinin tahsilinde nasıl bir yöntem izleneceği; hususlarındadır.
Uyuşmazlığın çözümü için dosyadaki kanıtlara bakıldığında;
1- Sanık Ali, diğer sanık Güldane ile resmen evli iken, Güldane 8.1.1991 tarihinde müşterek evi terk ederek, sanık Salih'le birlikte yaşamaya başlamış, Sanık Ali'nin şikayeti üzerine haklarında zina suçundan açılan kamu davaları bilahare mahkumiyetle sonuçlanmıştır. Bu duruma göre, olaydan önceki dönemde sanıklar Güldane ile Salih'in zina suçunu işledikleri kuşkusuzdur.
Ancak, bu sanıkların zina suçunu işlemeleri, sanık Ali hakkında TCK.nın 462. maddesinin uygulanması için yeterli midir?
Sanık Ali, karısı Güldane'yi başkasıyla (sanık Salih'le) zina halinde veya zinanın işlenmiş yada işlenmek üzere bulunulduğu bir sırada görerek etkili eylem suçunu işlemiş değildir.
Bu. maddenin uygulanabilmesi için iki koşulun gerçekleşmesi aranmalıdır.
A- Zaman Koşulu Bu koşulu üç alt başlık altında belirleyebiliriz.
a- Ölen veya mağdurun meşru olmayan ilişki veya zina halinde bulunduğu sırada,
b- Bu tür bir ilişkide bulunmak üzereyken,
c- Bu ilişkide henüz bulunmuş olduğu sırada,
Öldürme veya etkili eylemde bulunma eylemi işlenmiş ise; TCK.nın 462. maddesi uygulanabilir. Bundan güdülen amaç failin, fiilin işlendiği sırada kişiliği itibariyle aile onuru bakımından derin ve çok ağır biçimde uğradığı saldırının iradesi üzerinde ağır tahrik halinden daha ileri derecede yarattığı büyük sarsıntıdır.
e- Kişi Koşulu Maddede yazılı kişiler (fail) tarafından, maddede belirtilen kimselere (mağdur) karşı işlenen öldürme veya etkili eylem suçu söz konusu olmalıdır.
Bu koşulu da iki başlık halinde incelemek gerekir.
a- Suçun mağduru: Koca, karı, kızkardeş, füruğden birisi veya bunların ortağı,
b- Suçun fali : Koca, karı, usulden birisi, erkek veya kızkardeş olabilir.
Koşulları bu şekilde saptadıktan sonra maddi olaya bakıldığında, sanık Ali'nin resmi nikahlı karısı Güldane'nin evi terk etmesi ve Salih'le zinası olay sırasında veya olayın biraz öncesinde olmayıp, daha önceki günlerde vuku bulmuştur. O halde, TCK.nın 462. maddesinin uygulanabilmesi için gerekli olan zaman koşulu olayda gerçekleşmediğinden, sanık Ali hakkında TCY. nın 51. maddesinde düzenlenen genel tahrik hükmünün derecesi mahkemece belirlenmek suretiyle uygulanması gerekir.
2- Sanık Güldane'nin üzerine yüklenen suçun niteliğine gelince; ayrıntıları Ceza Genel Kurulu'nun 18.6.1990 gün ve 162-181 sayılı kararında açıklandığı üzere, kavga sırasında öldürme veya yaralama suçlarının faillerine yardım kastıyla olmaksızın, öldürülen veya yaralanan kişiye vurmak, tutmak veya itmek yada benzeri eylemler, öldürme veya yaralama suçlarına iştirak yada bağımsız etkili eylem suçu olmayıp, kavgada öldürülene veya yaralanana el uzatmak suçunu oluşturmaktadır.
Demek ki, kavga her türlü etkili eylem suçundan ayrı bir suç olarak düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu suçun oluşması için en az üç kişinin varlığına gerek bulunmaktadır. Çünkü, kavga suçundan ceza verilebilmesi için bir kişinin ölmüş veya yaralanmış olması gerekir. Ölen veya yaralanan kişinin kavga edenlerden birisi olması da koşul değildir. Yeter ki bir kişi bu kavga sırasında kasten yaralanmış veya ölmüş bulunsun.
Kavganın ani veya az çok önceden hazırlanmış olması da önemli değildir. Kavgaya başında katılma ile başlamış kavgaya sonradan katılma arasında bir fark yoktur. Ancak, ölüm veya yaralamadan evvel kavgadan çekilmiş olanlar hakkında TCK.nın 464. maddesi uygulanamaz.
Bu genel açıklamalardan sonra, olay incelendiğinde; sanık Güldane'nin, diğer sanıklar Ali ile, Salih arasında başlamış olan kavgaya, sanık Ali'nin bel ve kollarını tutarak ve Ali'ye vurmak suretiyle katıldığı anlaşılmasına göre, sanık Güldane'nin eylemi bağımsız etkili eylem suçu niteliğinde olmadığı gibi, sanık Salih'in eylemine iştirakte değildir. Sanık Güldane, yaralamayla sonuçlanmış bulunan kavgaya el uzatma şeklinde katıldığından hakkında TCK.nın 464/2. maddesi uyarınca ceza tayin edilmelidir.
3- Sanık Salih, diğer sanık Ali'nin karısı Güldane ile zina yapmak suretiyle ilk haksız harekette bulunduğundan, bu sanık hakkında TCK.nın 456/2. maddesi uyarınca tayin edilen cezadan, 51/1. maddesi ile indirim yapılması yasaya uygun değildir.
4- Öte yandan sanık Salih, diğer sanık Güldane'nin Ali ile resmen evli olduğunu bildiği halde, Ali'ye karşı etkili eylem suçunu işlemiş olmasına göre; bu sanık hakkında TCK.nın 66. maddesi uyarınca TCK.nın 457/1. maddesi ile uygulama yapılmalıdır.
5- Sanık Ali için yapılan yargılama giderinin hesaplanarak bu sanıktan, kalan yargılama giderinin ise aynı suçun failleri olan diğer sanıklar Güldane ile Salih'ten dayanışmalı olarak tahsiline karar verilmesi gerektiği halde, sanıkların sorumlu tutulacakları yargılama gideri miktarlarının açıkça gösterilmemesi de yasaya aykırıdır.
Bu itibarla, direnme kararının genişletilmiş değişik belirlenen bu sebeplerle bozulmasına karar verilmelidir.
S o n u ç Açıklanan nedenlerle, Yerel C. Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, direnme kararının istem gibi (BOZULMASINA), 21.6.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.