 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 1993/3-309
K. 1993/313
T. 13.12.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
AĞAÇ KESMEK
KARAR ÖZETİ Suç tutanağında sanık; üç adet çam ağacını tarlasına bitişik ormandan kestiğini, duruşmada ise tüm ağaçları tapulu tarlasından kestiğini söylemiş, yapılan keşifte tapu kaydı mahalli bilirkişi vasıtasıyla uygulanmış, kesilen ağaçlar. kesin olarak belirlenemediği gibi bu yerin tarla veya orman olup olmadığı şüpheye yer vermeyecek şekilde tesbit edilmemiştir. Bu durumda; tapu kaydı ve orman sınırları ile ilgili bilgi ve belgeler getirtilerek yeniden keşif yapılmalı, sabit nokta nazara alınarak teknik bilirkişi vasıtasıyla sanığın babasına ait tapu kaydı ve varsa krokisi mahalline uygulanıp tapulu taşınmazın sınırları kesin olarak saptanmalı, zabıt mümzilerine tutanakta tesbit ettikleri ağaç kökleri mahallinde gösterttirilmeli, kesilen ağaçların tarla içinde kalıp kalmadığı, sanığa ait tarlanın sınırında Devlet ormanı olup olmadığı, mevcut çalılığın orman niteliğinde bulunup bulunmadığı araştırılmalı, tüm deliller birlikte değerlendirilerek hukuki durum tayin edilmelidir.
(6831 s. OK. m. 109)
Dikiliden ağaç kesmek suçundan sanık Emin'in 6831 sayılı Yasanın 109; 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri gereğince 100.000 lira hafif para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, (Bursa-Yenişehir Sulh Ceza Mahkemesi)nce verilen 10.10.1991 gün, 200/248 sayılı hükmün davaya katılan tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 9.12.1992 gün, 10484/13493 sayı ile;
"Davanın dayanağını oluşturan ve sanığın imzasını içeren suç tesbit tutanağında ormandan ağaç kesilmiş olduğunun tesbit edildiği, sanıktan sorulduğunda, naklederken yakalanan emvaiden meşe ağacını kendi tarlasından, çam ağaçlarını ise ormandan kestiğini itiraf eniği yazılı olmasına ve mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporları ile krokilerde suç konusu çam ağaçlarının orman sınırları içinde kaldığı belirtilmiş olmasına göre, sanığın ormandan ağaç kesmek eyleminden dolayı ayrıca Yasanın 91. maddesi ile cezalandırılması gerekirken tüm emvalin tapulu araziden kesildiği kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozmuş,
Yerel Mahkeme, 1.4.1993 gün, 30/87 sayı ile;
"Jandarma tarafından yapılan genel arama sırasında emvaller yakalanmıştır. Tutanak düzenleyici tanıklar, tutanağı ilçe merkezinde tuttuklarını, sanığı ağaç keserken görmediklerini, nereden kesildiğini bilmediklerini söylemişlerdir. Keşifte tapu kaydı mahalline uygulanmış, meşe ve bir adet çam ağacının tarlanın ortasında, iki adet çam ağacının ise müşterek sınırda bulunduğu anlaşılmıştır. Suç tutanağının aksi sabit olmuş, emvallerin tümünün sahipli araziden izinsiz olarak kesilip nakledildiği saptanmıştır' gerekçesiyle Önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de Yargıtay'ca incelenmesi Yerel ve Üst C. Savcıları tarafından süresinde istenildiğinden dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın "bozma" istemli 8.11.1993 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Sanık hakkında dikiliden ağaç kesmek suçundan açılan kamu davasında, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, suç konusu ağaçların sanığın tarlasından mı, yoksa ormandan mı kesildiğine ilişkindir.
Sanığın imzasını taşıyan 5.6.1990 günlü suç tutanağına göre; sanık bir adet meşe ağacını tarlasından, üç adet çam ağacını ise tarlasına bitişik ormandan kestiğini beyan etmiş ve mahallinde yapılan araştırmada çam ağaçlarının motorlu testere ile ormandan kesildiği saptanmıştır.
Sanık, duruşmada alınan ifadesinde; suç tutanağının doğru olduğunu, gölge yaptığı için ağaçları kestiğini, ancak motorlu testere kullanmadığını beyan etmiş, daha sonra ağaçların tümünü tapulu tarlasından kestiğini ileri sürmüştür. Yapılan keşifte, mahalli bilirkişi vasıtasıyla tapu kaydı mahalline uygulanmış ve iki çam ağacının Mustafa ile olan müşterek sınırdaki su arkı kenarında olduğu, tarla ortasındaki bir adet çam ağacına ait kökün kaybolduğu kabul edilerek karar verilmiş ise de, kesilen ağaçlar kesin olarak belirlenmediği gibi bu yerin tarla veya orman olup olmadığı da hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde tesbit edilmediğinden yapılan keşif hüküm kurmaya yeterli değildir.
Bu nedenle, Tapu Sicil Müdürlüğünden sanığın babasına ait olduğu ileri sürülen tapu kaydının ilk tesis ve tedavülleri ve varsa krokisi, orman işletmesinden ise orman sınırları ile ilgili tüm bilgi ve belgeler istenmeli, sabit nokta nazara alınmak suretiyle teknik bilirkişi vasıtasıyla, mahalline tatbik edilerek tapulu taşınmazın sınırları kesin olarak saptanmalıdır. Ayrıca, tutanak düzenleyici tanıklar keşif mahallinde hazır bulundurularak tutanak düzenlenirken tesbit ettikleri ağaç köklerini göstermeleri sağlanmalı, kesilen ağaçlar belirlendikten sonra hiçbir duraksamaya neden olmayacak şekilde ağaçların sanığa ait tarla içinde kalıp kalmadığı araştırılmalıdır. Öte yandan, sanığa ait tarlanın sınırlarında kime ait taşınmazların bulunduğu, Devlet ormanı olup olmadığı, mevcut çalılığın orman niteliğinde bulunup bulunmadığı saptanarak bilirkişi tarafından düzenlenecek krokide gösterilmesi sağlanmalı, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sanığın hukuki durumu tayin ve takdir edilmelidir.
Bu itibarla, Yerel Mahkeme direnme hükmünün, soruşturmanın genişletilmesine yönelik yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile bozulmasına karar verilmelidir.
S o n u ç: Yerel Mahkeme direnme hükmünün yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile (BOZULMASINA), 13.12.1993 günü oybirliğiyle karar verildi.