 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 1993/343
Karar No: 1994/17
Tarih: 31.01.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Görevliye sövme suçundan sanık Arif Demirci'nin TCK.nın 266/1-3, 269. maddeleri gereğince 12 ay hapis ve 320.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Derinkuyu Asliye Ceza Mahkemesince verilen 4.5.1993 gün 21/34 sayılı hükmün sanık tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen;
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 27.7.1993 gün 5543/5709 sayı ile;
"Oluşa uygun kabule göre sövmenin 1136 Sayılı Avukatlık Yasasının 57. maddesinde öngörüldüğü üzere yakınıcının görevi sırasında ya da görevinden dolayı olmayıp taraflar arasında tartışma konusu vekalet ücreti anlaşmazlığından kaynaklandığının ileri sürülmesi karşısında, bu durum kesinlikle saptandığı takdirde eylemlerin TCK.nın 482/2, 456/4 ve 188/1. maddesine girip girmediği tartışılmadan eksik incelemeyle ve aynı Yasanın 266/8, 269. maddeleriyle hükümlülüğüne karar verilmesi" isabetsizliğinden bozmuş,
Yerel Mahkeme 21.9.1993 gün 35/56 sayı ile;
"Olay, müştekinin yürüttüğü icra takibinden yani müştekinin görevinden dolayı meydana gelmiştir. Sanık, hakkındaki icra takibini durdurmak için şikayetçinin bürosuna gitmiş, vukubulan tartışma sırasında ona küfretmiştir. Bu husus, iddia ve ikrar ile sabittir." gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de Yargıtayca nicelenmesi sanık vekili tarafından süresinde istenildiğinden dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının "Bozma" istemli 13.12.1993 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup, düşünüldü:
KARAR : Avukat olan şikayetçi, müvekkili Ömer Yolalan'ın sekiz milyon lira alacağı için sanık aleyhine icra takibinde bulunmuştur. Sanık; bürosuna gittiği şikayetçiye, hiçbir iş yapmadığını, sadece icra takibini başlattığını söylemiş, teklifi kabul edilmeyince şikayetçinin boğazına sarılıp sıkmış, küfretmiş ve öldürmekle tehdit etmiştir.
Açıklanan olayda, Özel daire ile Yerel Mahkeme arasında oluş ve subutta bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Çözümlenecek sorun, suçun şikayetçinin görevi sırasında ya da görevinden dolayı işlenip işlenmediğine ilişkindir.
1136 Sayılı Avukatlık Yasasının 57. maddesinde "Görev sırasında veya yaptığı görevden dolayı avukata karşı işlenen suçlar hakkında, bu suçların hakimlere karşı işlenmesine ilişkin hükümler uygulanır" hükmü yer almaktadır.
Maddenin uygulanabilmesi için suçun, şikayetçinin görevi sırasında ya dagörevinden dolayı işlenmesi gerekir.
Maddi olayda; aleyhine icra takibinde bulunan sanık, konuyu görüşmek ve anlaşmak amacıyla avukat olan şikayetçinin bürosuna gitmiştir. Sanık, asıl alacak ve masrafları kabul ederek ödeyeceğini bildirmiş, şikayetçinin istediği vekalet ücretinin fazla bulmuş ve üçyüzbin lira vereceğini söylemiştir. Bu özel görüşme sırasında şikayetçinin şahsi alacak miktarı üzerinde anlaşmaya varılamamış ve aralarında tartışma çıkmıştır.
Görüldüğü üzere, sanık ile şikayetçi arasındaki anlaşmazlık, asıl borç ve masraflarla ilgili olmayıp şikayetçinin alacağı vekalet ücretine ilişkindir. Bu görüşme sırasında şikayetçinin resmi bir sıfatı ile bulunmamaktadır. İcra dosyasında yetkili memur tarafından tayin olunacak vekalet ücreti tartışılmamış, fazla miktarda vekalet ücreti belirlendiği ileri sürülmemiştir. Bu nedenle de, ihtilafın görevle ilgisi bulunmamaktadır.
Suçun, icra takibini durdurma yetkisi bulunan şikayetçi ile sanık arasında özel olarak yapılan bir görüşme sırasında işlendiği anlaşıldığından, Özel Daire bozma kararı isabetli olup, şikayetçinin şikayetinden vazgeçtiği de nazara alınarak bozma kararı doğrultusunda hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde önceki kararda direnilmesi Yasaya aykırıdır. Direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün (BOZULMASINA), tebliğnamedeki görüşe uygun olarak 31.1.1994 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.