 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 1993/336
Karar No: 1994/6
Tarih: 31.01.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Kasten adam öldürme suçuna iştirak etmekten sanık Abdullah Öz'ün beraatine ilişkin Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 14.10.1992 gün 88/117 sayılı hükmün katılanlar vekili tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen;
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 3.3.1993 gün 320/473 sayı ile;
"Oğlu maddi asli fail Rafet'in yanında yer alan ve olayın içinde bulunduğu doktor raporu ile doğrulanan sanık Abdullah'ın maktülün ölümü ve birçok kişinin yaralanması ile neticelenen kavgada elinde çekiç bulunan saldırgan oğlu yerine savunmasız olan maktülü arkadan tutmak suretiyle ölümle biten kavgada maktüle el uzattığı oluş ve kısmen kabulden anlaşılmış bulunmasına göre sanığın TCK.nun 464/1, 51/1. maddeleri gereğince tecziyesine karar vermek gerekirken dosyadaki delillere ters düşen bir görüş ve gerekçe ile beraatine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına, "hükmün onanması gerektiği" karşı oyu ile ve oyçokluğuyla karar vermiş,
Yerel Mahkeme 9.6.1993 gün 92/57 sayı ile,
"Maktülün yanında kavgaya karışan tanıklar hazırlıkta alınan ifadelerinde sanığın tuttuğunu, oğlunun vurduğunu söylemişlerdir. Duruşmada ise ne amaçla tuttuğunu bilemeyeceklerini, maktüle sarılan sanığın "ne oldu oğlum, hadi gidin" dediğini söylemişlerdir. sanık, olayı yatıştırmaya, maktülün saldırısını önlemeye çalışmış, diğe sanığa teşvik edici sözler söylememiştir. Öldürme suçuna iştirak etmediği gibi, kavgada maktüle el uzatmamış "kavgayı sona erdirmek için çalışmıştır." gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de Yargıtay'ca incelenmesi Cumhuriyet Savcısı ve katılanlar vekili tarafından süresinde istenildiğinden dosya; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının "bozma" istemli 3.12.1993 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Gene Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Dosya içeriğine göre;
Sanık ve adam öldürmek suçundan hakkındaki mahkumiyet hükmü onanarak kesinleşen sanığın oğlu Rafet Öz, şoför Yüksel Dalgıç yönetimindeki kamyonla cüruf almak için olay yerine gelmişlerdir. Sanık, apartman yöneticisi ile konuşmaya gitmiş, bu arada kamyonun yanına arkadaşları ile birlikte gelen maktül, "bu cürufları siz mi döktünüz" demiş ve küfrederek şoföre yumruk vurmuştur. Bunun üzerine hükümlü Rafet Öz, kamyondan inmiş, aralarında kavga çıkmıştır. Bu sırada olay yerine gelen sanık, maktülü tutarak "hadi git" demiştir. Hükümlü Rafet Öz, bu arada kamyondan aldığı çekiçle maktülün kafasına vurmuş ve ölümüne neden olmuştur.
Açıklanan olayda Özl Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanığın maktülü tutma eyleminin, maktüle el uzatmak olarak kabul edilip edilemeyeceğine ilişkindir.
Sanık aşamalarda suçu inkarla hadisenin başlangıcında olay yerinde olmadığını, geldiğinde kavgayı ayırmaya çalıştığuını, bu sırada kendisine de vurulduğunu, öldürülene kimin vurduğunu görmediğini savunmuştur.
Maktülün ölmeden önce ifadesi alınamamış, künt kafa travmasına bağlı kafatası çökme kırığı ile müterafik beyin kanaması ve beyin ödemi sonucu öldüğü saptanmıştır.
Öldürülenin arkadaşı olan tanıklar, duruşmada alınan ifadelerinde: sanığın maktüle sarıldığını arkasından tuttuğunu ve "hadi git" dediğini, oğlunun da çekiçle maktülün alnına vurduğunu, sanığın öldürüleni olay yerinden uzaklaşması, etrafa zarar vermemesi için mi, yoksa oğlunun vurmasını kolaylaştırmak için mi tuttuğunu bilemeyeceklerini söylemişlerdir.
Maktülün, sokağa cüruf döktüğünü zannettiği kamyon şoförünü tokatlaması ve küfretmesi üzerine çıkan kavgada sanık, olayı yatıştırmaya olayı başlatan maktülün saldırısını önlemeye çalışmış, diğer sanığı teşvik edici sözler söylememiştir. Kavgayı sona erdirmek için uğraşmış maktülün gitmesini istemiş ve bu arada kendisi de yaralanmıştır. Sanığın, maktülü tutarak gitmesini istemesi, kavgayı aralamaya çalışması, maktülü öldürme veya yaralama kastının olmadığını göstermektedir. Sanığın ölümle biten kavgada maktüle el uzattığı hususunda savunmasının aksini gösterir her türlü şüpheden uzak cezalandırılmasına yeterli ve kesin kanıt bulunmadığından beraatine ilişkin Yerel Mahkeme direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan kurul üyeleri, Özel Daire bozma kararına haklı nedenlere dayandığı düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün (ONANMASINA) tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak oyçokluğuyla 31.1.1994 tarihinde karar verildi.