 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 1993/30
Karar No: 1993/90
Tarih: 12.04.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Görevde doğan yetkiyi kötüye kullanma suçundan sanık Necati'nin, TCK.nun 240/2-son maddesi uyarınca 6 ay hapis ve 40.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına, 3 ay süreyle memuriyetten yoksun kılınmasına ilişkin, (Eyüp 1. Asliye Ceza Mahkemesi)nce verilen 31.1.1991 gün ve 1990/1117-1991/80 sayılı hükmün C. Savcısı ve sanık tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 19.11.1991 gün ve 6008-7029 sayı ile;
".. C. Savcısı ve sanığın başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir. Ancak;
Tanık Talat ile şikayetçi Sadık da dinlendikten sonra kanıtların birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik soruşturmayla karar verilmesi" isabetsizliğinden kararı bozmuştur.
Yerel Mahkeme ise, 5.2.1992 gün ve 1991/1817-1992/92 sayı ile;
"Müşteki Sadık ve tanık Talat'ın duruşmada dinlenip dinlenmemeleri hazırlık aşamasındaki beyanları ve tanık olarak dinlenen hakim Ali'nin anlatımları karşısında neticeye etkili olmayacağından var olan delillere göre sanığın mahkumiyetine karar verilmesi yerindedir" biçimindeki açıklamalarla önceki hükümde direnmiştir.
Bu hüküm de C. Savcısı ve sanık tarafından süresinde temyiz edildiğinden, dosya Yargıtay C. Başsavcılığı'nın "bozma" istekli 1.2.1993 gün ve 4/36112 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle;
Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : CMUK.nun 251. maddesi; "En son söz sanığındır" maddenin son fıkrasında; "sanık namına müdafi tarafından müdafaada bulunulsa dahi müdafaaya ilave edecek bir şeyi olup olmadığı sanığa sorulur" hükmü yer almaktadır. Bu hüküm gereğince "duruşma mutlaka sanığın son sözü ile bitecektir. Araya başka hususların girmesi halinde yeniden sanıktan son sözü sorulmalıdır. Savunma hakkı ile ilgili olan bu usul kuralı buyurucu nitelikte olup uyulmaması" yasaya mutlak aykırılık oluşturur.
İncelenen dosyada önce sanıktan, ondan sonra C. Savcısından bozmaya karşı diyecekleri sorulmuş ve başka bir işlem yapılmayarak yargılamaya son verilmiştir. Görüldüğü gibi "en son söz" sanığa verilmeyerek CMUK.nun 251. maddesine aykırı davranılmıştır. İlk defa hüküm kurulurken "son sözün sanığa verilmesi" kuralı bozmadan sonra başlayan yargılamada da aynen geçerlidir. Çünkü, her iki halde aynı usul hükümlerinin uygulandığı son soruşturmanın bitiş aşamasıdır. Bozmadan önce bu kural geçerlidir, bozmadan sonra bu kurala uymak gerekmez şeklinde bir ayrımın yasal ve hukuksal hiçbir dayanağı yoktur.
Bu itibarla, esası incelenmeyen hükmün öncelikle bu usuli hata nedeniyle bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Sair yönleri incelenmeyen Yerel Mahkeme direnme hükmünün öncelikle yukarıda açıklanan usuli nedenle BOZULMASINA, 8.3.1993 günü yapılan birinci müzakarede yasal çoğunluk sağlanamadığından, 12.4.1993 günü yapılan ikinci müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyeleri; önceki hükümde direnildiğine göre en son sözün sanığa verilmesine gerek yoktur" diyerek hükmün esasının incelenmesi yönünde oy kullanmışlardır.