Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 1993/267
Karar No: 1993/294
Tarih: 01.11.1993

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Etkili eylem suçundan sanıklar Nahit, Recep ve Ramazan'ın, TCK.nın 456/2, 59. maddeleri gereğince 1 yıl 8'er ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin, (Eyüp 2. Ağır Ceza Mahkemesi)nce verilen 17.12.1991 gün, 164/284 sayılı hükmün C. Savcısı ve sanıklar vekili tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2.12.1992 gün, 6654/7573 sayı ile;
"Oluşa uygun kabule göre sanıklar hakkında TCK.nın 463. maddesinin uygulanmaması" isabetsizliğinden bozmuş,
Yerel Mahkeme, 2.2.1993 gün, 5/11 sayı ile;
"Sanıklar, mağduru dövmek için birlikte karar vererek olay yerine gelmişlerdir. Birlikte dövmüşler ve zorla aramaya bindirip götürürken yolda yakalanmışlardır. Mevcut yaraların vasıfları suçun birlikte işlendiğini göstermektedir. Otomobilde bir tek sopa bulunması, olayda sadece bu sopanın kullanıldığını kabule yeterli değildir. Mağdur ve tanık, tüm sanıkların sopa ile saldırdıklarını söylemişlerdir. Suç, birlikte işlendiğinden TCK.nın 64. maddesi gereğince sanıkların cezalandırılmalarına karar verilmelidir" gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de Yargıtay'ca incelenmesi C. Savcısı ve sanıklar vekili tarafından süresinde istenildiğinden dosya, Yargıtay C. Başsavcılığı'nın onama istemli 5.10.1993 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
 
KARAR : Etkili eylem suçundan sanıkların cezalandırılmalarına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanıklar hakkında TCK.nın 463. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağına ilişkindir.
Şikayetçi, hastane polisinde ve Asliye Ceza Mahkemesinde alınan ifadelerinde, kira borcunu ödeyemediğini, bu nedenle sanıkların ellerindeki ağaç sopa ve demir çubuklarla saldırıp vurmaya başladıklarını, sürükleyerek otoya bindirip götürürlerken yolda polislerin sanıkları yakaladığını, her üç sanığın da vurduğunu söylemiş, Ağır Ceza Mahkemesinde ise düştüğünü ileri sürmüştür.
Tanık Elmas, sanıkların ellerindeki sopalarla hep birlikte şikayetçiye saldırıp vurduklarını, otomobile bindirip götürdüklerini, telefonla karakola haber verdiğini beyan etmiş, Ağır Ceza Mahkemesinde ise, iki kişiyi mağduru kucaklayarak otomobile bindirirken gördüğünü beyan etmiştir.
Sanıkların otomibilinde 75 cm. uzunluğunda, 4 cm. çapında ağaçtan yapılmış özel bir sopa bulunmuştur.
Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu'nun 1.11.1991 günlü raporunda, "sırtta yaygın ekimoz, sol hemitoraksta ve batında yaygın hassasiyet, sol 7, 8. kotlarda kırık tespit edildiği bildirilen mağdura ait grafilerin incelenmesinde solda cilt altı amfizemi, pnömotoraks ve toraks tüpü, sol 8, 9. kotlarda, sağ 9, 10. kotlarda kırık görüldüğü, hayati tehlikeye maruz kalan mağdurun 25 gün iş ve gücünden kalacak şekilde yaralandığı" belirtilmiştir.
İddia, tanık beyanı, doktor raporu ve tüm dosya kapsamından; sanıkların kira borcunu ödemeyen mağduru hep birlikte sopalarla dövdükleri sübuta ermiş, fakat raporlarda belirtilen bulguların müstakilen hangi sanık tarafından meydana getirildiği saptanamamıştır.
Ayrıntıları Ceza Genel kurulu'nun 23.11.1981 gün ve 214/385 sayılı kararında açıklandığı üzere; şeriklerden illi değeri haiz haraketi yapanlar arasında bu hareketlerin hukuki ve maddi değerine göre "asli iştirak", "fer'i iştirak" şeklinde ayırım yapılmalı (TCK.nın 64, 65. maddelerinde bu ayrım yapılmıştır), bu ayrımın mümkün olmadığı hallerde faillere indirimli aynı ceza (TCK.nın 463. maddesi) verilmelidir. Bu, bir uygunluk, bir muadelet, adalet meselesidir.
Faillerden herhangi birinin hareketi tek başına ele alındığında "kanuni suç tipinde" tarif edilen hareket ve sonucu yaratan (öldürmede ölümü vücuda sokan) asli faildir. TCK.nın 463. maddesinde tarif edilen fail, asli fail değildir. Zira, sonuç olan "ölümü" veya ölüm husule gelmemiş ise "yarayı" vücuda sokan kimse belli değildir.
Fer'i failler için "fiili yapma" sözkonusu olmadığı ve madde metninde "fiili yapmak" sözcüğü yer aldığı için 463. maddedeki fail, "fer'i fail" de değildir.
Öyle ise 463. madde nedir? Failler kimdir?
Bu madde failin belli olmaması hali değildir. Hepsi irtikap eden "tetiğe basan, bıçağı vuran" sıfatında olan kişilerde öldürme veya yaralammada hangisinin hareketinin hedefle özdeşleştiğinin, bütünleştiğinin, ölümü veya yarayı vücuda soktuğunun saptanamaması halidir.
Öyleyse suç, suç ortaklarının faaliyetlerinin yan yana icrası sırasında, bunlardan herhangi birine kesin ve tek olarak bağlanamayacak şekilde meydana gelmişse, müstakil fail belli değildir ve eşit ceza sorumluluğu vardır. Verilecek ceza fiillerinin ortalamasıdır.
Buna mukabil, faillerin fiillerinin birleşmesinden, toplanmasından sonuç ortaya çıkıyorsa bu durumda doğrudan doğruya beraber işleme sözkonusu olup 64. madde uygulanmalıdır.
Öte yandan, maktülde öldürücü tek yara varsa 463. madde, öldürücü yara birden fazla ise 64. madde uygulanır da denilemez. Böyle bir kabulün doyurucu ve ikna edici açıklamasını yapmak olası değildir. Örneğin, bir hedefe iki kişi çok sayıda ateş ettiği ve iki isabet vaki olduğunda, "bu isabetlerden herbirini sakınlardan biri yaptı demek" mümkün değildir. Bir seneden, bir seneden diye bölüştürmenin mantıki dayanağı yoktur. Birisi hiç isabet kaydetmezken, diğerinin hep isabet kaydetmesi neden mümkün olmasın?
Böyle bir kabul, karşılaştığımız şu soruyu cevapsız bırakmaktadır. Diyelim ki yedi kişi ateş etti ve öldürücü yara sayısı yediden az, mesela ikidir. Demek oluyorki birer birer (eşit) bölüştürmek mümkün değil, öyleyse nasıl "64. madde uygulanır" denilebilir? Ateş eden yedi kişiden, isabet kaydettirmeyenleri nasıl isabet ettiren sayarız?
Böyle hallerde 463. maddenin uygulanması gerektiğini kabul eden Ceza Genel Kurulu ve Özel Daire kararları gözönünde tutulduğunda, sadece yara sayısından hareketle sorumluluğu saptamak, hareketi sonuçtan soyutlamak (ayrı ayrı mütalaa etmek) suretiyle, yasanın kabul etmediği ceza sorumluluğunda eşitlik sisteminin, "failler kader birliği etmiştir, sonuçtan hepsi tam sorumludur" prensibine hayatiyet vermek olur ki bu, yasanın esprisine, temeline, iştirak kaidelerine ilişkin çatısına ters düşer. Bu nedenle ölüm halinde öldürücü yara, etkili eylem suçunda vasfı belirleyen yara, birden fazla olsa da koşulları varsa 463. madde uygulanmalıdır.
Bütün bu saptamalar ve "kendine aidiyeti saptanan fiil veya fiil kesiminin cezasının ancak o kişiye yüklenebileceği" prensibinin ışığında, özel bir iştirak türünün düzenlendiği TCK.nın 463. maddesinin uygulanma koşulları şu şekilde sıralanabilir:
1 - Tahdididir, yasada sayılan adam öldürme ve yaralama suçlarına münhasırdır.
2 - Ancak ve yalnız asli maddi iştirakin, irtikap edenler grubuna dahil olanlara şu koşullarda uygulanır:
a) Bütün dikkat ve ihtimam gösterildiği ve tüm imkanlar kullanıldığı halde asli failin tesbiti mümkünolmamalıdır.
b) Failler birden fazla olmalıdır.
c) Fiilin asli unsurundan olan sonuç, irtikapçılar arasında ve fakat ortada kalmalıdır.
Maddi olayda; mağdura mevcut kırıkların, sopalarla mağdura vuran sanıklardan hangisi tarafından meydana getirildiği kesinlikle saptanamadığına göre, sanıklar hakkında TCK.nın 463. maddesinin uygulanması gerekir.
Sanıklar vekili bozmadan önce 3.12.1991 tarihli dilekçesinde ve aynı tarihli oturumda, bozmadan sonra duruşmada sanıklar hakkında 647 sıayılı Yasanın 4 ve 6. maddelerinin uygulanmasını talep etmiştir. Sanıklara hükmolunan ceza miktarı itibariyle, cezanın ertelnemis mümkün olduğu halde talebe rağmen bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi de yasaya aykırıdır.
Bu itibarla, Yerel Mahkeme direnme hükmünün, yukarıda açıklanan her iki sebepten dolayı bozulmasına karar verilmelidir.
 
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün, tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak (BOZULMASINA), 1.11.1993 günü oybirliği ile karar verildi. 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini