Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 1993/21
Karar No: 1993/46
Tarih: 01.03.1993

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Adam öldürmek suçundan sanıklar Necdet Yünlü ve Bekir Erol'un TCK.nın 448, 51/1, 59. maddeleri gereğince 15 er yıl ağır hapis cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin Hakkari Ağır Ceza Mahkemesince verilen 1.10.1991 gün 146/173 sayılı hükmün sanıklar ve vekilleri tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen;
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 5.3.1992 gün 4i7/499 sayı ile:
"Tarafsız görgü tanığı bulunmayan olayda; sanıkların ve olay tanıklarının aşamalarda çelişkili maddi delillerle uyum göstermeyen ifadeleri müsnet suçun sanıklar tarafından işlendiğinin inandırıcı delili olarak kabul edilemeyeceği gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozmuş,
Yerel Mahkeme 17.7.1992 gün 121/92 sayı ile;
"Silah seslerini duyan tanık Abdurrahman Kaya ile maktüllerin babası Hasan Kaya olay yerine gitmişler, henüz ölmemiş olan maktül Abdullah Kaya'dan sanıkların kimliğini öğrenmişlerdir. Duruşmadaki ifadelerinde, maktüllerin konuşmadıklarını söylemişlerse de, örf ve adetlere göre olaydan sonra tarafların anlaşmaları üzerine ifadeler değiştirilmektedir. Adli Tıp Kurumu raporunda da, maktül Abdullah'ın konuşabileceği belirtilmiştir. Ölmek üzere olan şahsın, yalan söylemeyeceği nazara alındığında şikayetçi ve tanığın ilk beyanları gerçeği yansıtmaktadır" gerekçesi ile önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün, CMUY.nın 305. maddesi gereğince re'sen temyize tabi olması nedeniyle dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının onama istemli 21.1.1993 tarihli tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
 
KARAR : Sanıklar hakkında 6136 sayılı Yasaya aykırı davranmak suçundan kurulan mahkumiyet hükmü CYUY.nın 305. maddesi gereğince re'sen temyize tabi olmayıp, sanıklar tarafından temyiz de edilmediğinden kesinleşmiş olmakla incelemenin; adam öldürme suçuyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
Adam öldürmek suçundan sanıklar hakkında açılan kamu davasında, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık suçun sübutuna ilişkindir.
Dosya içeriğine göre;
Öldürülenlerin babası olan şikayetçi, olay günü Cumhuriyet Savcılığında alınan ifadesinde "silah seslerini duyunca olay mahalline gittiğini, Mehmet Timur, Hacı Timur, Hüseyin Kaya ve çok sayıda insanın orada toplanmış olduğunu, maktül Abdullah'ın kendisini vuranın Bekir Erol, kardeşini vuranın Necdet Yönlü olduğunu, yanına gittiği maktül Halil'in de kendisini yaralayanın Necdet Yönlü olduğunu söylediklerini beyan etmiştir. Mahkemede alınan ilk ifadesinde "Hacı isimli şahsın haber vermesi üzerine olay yerine gittiğinde kimsenin olmadığını, maktüllerin ölmeden önce sanıkların adlarını verdiklerini, daha sonra kardeşleri ve tanıkların geldiklerini" söylemiştir. 15.1.1991 günlü dilekçesinde ve ikinci kez duruşmada alınan ifadesinde ise "silah sesini duyunca atla olay mahalline gittiğini, etrafta kimsenin olmadığını, oğlu abdullah'ı ölü, 400-500 m. ötede diğer oğlu Halil'i ise başından yaralı olarak bulduğunu ve konuşmadan öldüğünü, Halil'in yerini ise ona yardım eden Selim Kaya'nın gösterdiğini, Geçitli köyü ile aralarında mera ithilafı olduğunu" ileri sürmüştür.
Sanıklar, yüklenen suçu inkar etmişlerdir. Olay yerinde bulunmadıkları ve sanık Necdet Yönlü'nün koyun otlattığı, sanık Bekir Erol'un ise bir başka yaylada olduğuna ilişkin savunmaları, tanıklar tarafından doğrulanmıştır.
Öldürülenlerin akrabası olan tanık Abdurrahman Kaya Cumhuriyet Savcılığında, "Silah sesi duyunca atla bir saatte olay yerine gittiğinde kimsenin olmadığını, ilk kez kendisinin geldiğini, maktül Abdullah Kaya'nın kendisine ve 20-25 dakika sonra gelen babası şikayetçiye, (Mehmet Erol'un oğlu Bekir Erol, Geçitli Köyünden, o vurdu) dediğini daha sonra, diğer tanıkların geldiğini" duruşmada ise "silah sesine gittiğinde maktül Abdullah'ın dudaklarını kıpırdattığını ancak konuşamadığını, daha sonra şikayetçi gelince köye döndüğünü, Halil'in yaralandığını köyde öğrendiğini bildirmiştir.
Tanıklar Mehmet Timur, Abdullah Timur, Tahir Aşkan aşamalarda "silah sesini duyunca aracı olmak amacıyla gittiklerinde abdullah'ın ölüsüyle karşılaştıklarını, başında Abdurrahman Kaya'nın olduğunu, şikayetçi veya bir başkasını görmediklerini" anlatmışlardır.
Şikayetçinin, 8 yaşlarında olduğunu ve maktül Halil'e yardım ettiğini söylediği, 1973 doğumlu ve olay tarihinde 15 yaşında olan Selim Kaya ise, "silah sesleri gelince sipere saklandığını, silah sesinin yarım saat sürdüğünü, sesler kesildikten yarım saat sonra şikayetçi Hasan Kaya'nın geldiğini, ona ölen Halil'in yerini gösterdiğini, maktülün başından yaralı olup konuşamadığını, ateş edenleri görmediğini, maktül Abdullah'ın yanına gitmediğini" söylemiştir.
Doktor raporları, otopsi tutanağı ve Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunun mütalaalarından, "maktül Halil Kaya'nın başından ateşli silahla yaralandığı ve yaralandıktan sonra şuurlu olarak konuşamayacağı, maktül Abdullah Kaya'nın ise bacağından ateşli silahla yaralanıp kan kaybından öldüğü, kanama nedeniyle şoka girip bilincini yitirene kadar bir süre şuurlu olarak konuşabileceği ancak bu sürenin kanama hızı ve miktarı ile kişinin bünyesel özelliklerine göre değişebileceğinden kaç saat veya dakika konuşabileceğinin tıbben tayin edilemeyeceği" saptanmıştır.
Yukarıda açıklanan kanıtlar; sanıklar kasten adam öldürmek suçundan cezalandırılmaları için kesin ve yeterli değildir. Şöyle ki;
1 - Şikayetçinin aşamalardaki beyanları kendi içinde çelişkilidir.
a) İlk ifadesinde "olay mahalline gittiğinde çok sayıda insan olduğunu" söylerken, duruşmadaki anlatımlarında" gittiğinde kimseyi görmediğini" söylemiştir.
b) Cumhuriyet Savcılığında, silah seslerini duyunca, duruşmada ise Hacı isimli şahsın haber vermesi ve bilahare alınan ifadesinde silah sesleri üzerine olay mahalline gittiğini beyan etmiştir.
c) İlk ifadesinde, maktül Abdullah'ın, kendisini ve kardeşini vuranların ismini söylediğini belirtmesine rağmen duruşmada, Abdullah'ın sadece kendisini vuranı söylediğini bildirmiştir.
d) Şikayetçi, Mahkemeye verdiği dilekçesinde ve yargılama aşamasında ikinci kez alınan ifadesinde maktüllerin ölmeden önce konuştuklarına ilişkin önceki beyanlarından vazgeçmiş" gittiğimde Abdullah ölmüştü, Halil ise konuşamıyordu" demiştir.
2 - Şikayetçinin beyanları tanıklar tarafından da doğrulanmamıştır.
a) Tanıklar Mehmet Timur, Abdullah Timur ve Tahir Aşkan olay yerine gittiklerinde ölen Abdullah'ın başında Abdurrahman Kaya'yı gördüklerini, ilk olarak kendisinin gittiğini söyleyen şikayetçinin orada olmadığını söylemişlerdir.
b) Şikayetçi, maktül Abdullah'ın kendisini ve kardeşini vuranın adlarını söylediğini bildirmesine rağmen, tanık Abdurrahman Kaya, maktülün sadece kendisine ateş edenin ismini verdiğini beyan etmiş, duruşmada ise "öldürülen Abdullah hiç konuşamadı" demiştir.
3 - Şikayetçinin, olay mahalline gittiğinde maktül Halil Kaya ile konuştuğuna ilişkin beyanına, Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunun 27.3.1991 günlü raporu karşısında itibar edilmesi olanaksızdır.
4 - Olayın görgü tanığı yoktur. Bir kısım tanıklar ise olay sabahı sanıklarla birlikte olduklarını söylemişlerdir.
5 - Hadisede Kaleşnikof, G-3 ve Buruna tüfeklerinin kullanıldığı, olay yerinde bulunan boş kovan ve dolu fişeklerden anlaşılmış, sanıklarda silah bulunmamıştır.
6 - Maktül Abdullah Kaya'nın olaydan sonra bir süre yaşayabileceği ve şuurlu konuşabileceği Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu raporunda bildirilmiş ise de, şikayetçi ve tanıklar silah sesini duyunca olay yerine atla birbuçuk saatte ulaşabilmişlerdir. Bu süre zarfında maktülün şuurunu kaybetmediği şüpheli kaldığı gibi şikayetçi ve tanık Abdurrahman duruşmada alınan ifadelerinde maktülün konuşamadığını beyan etmişlerdir.
7 - Şikayetçinin beyanları değişken olup fenni delillerle çelişkilidir. İfadesinin bir bölümüne itibar edilerek maktül Abdullah'ın konuştuğunun kabulü, dosya içeriğine ve olayın akışına uygun düşmemektedir.
8 - Dosyadaki kanıtlar yerine, tarafların anlaşarak yöredeki örf ve adetler gereğince barıştıkları ve ifade değiştirdikleri varsayımına dayanılarak mahkumiyet hükmü kurulamaz. Varsayım hükümlülük kararı verilmesinde kanıt sayılamaz. Öte yandan yöre geleneklerine dayanılması, bir şüphenin sanıklara izafesidir. Halbuki kuşkunun sanık lehine yorumlanması, Ceza Yargılaması Hukukunun temel ilkelerindendir.
Sanıkların üzerlerine atılı kasten adam öldürme suçlarını işlediklerine dair, savunmalarının aksini gösterir, cezalandırılmalarına yeterli ve her türlü kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından beraatlerine karar verilmeli ve temyiz olunmaksızın kesinleşen 6136 sayılı Yasaya aykırı davranmak suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne karşı yazılı emir yoluna başvurulmalıdır. Bu itibarla direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan kurul üyeleri, "mahkemece gösterilen gerekçeye göre direnme hükmünün onanması gerektiği" görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
 
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün isteme aykırı olarak (BOZULMASINA), 1.3.1993 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Emlakçı dolandırıcılığı 
  • 22.06.2025 06:35
  • [Ceza davaları] Kripto Transferi Nedeniyle 7258 Sayılı Kanundan Yargılanıyorum – Yardımcı Olur Musunuz? 
  • 18.06.2025 04:12
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini