 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 1993/176
Karar No: 1993/219
Tarih: 04.10.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : 6831 sayılı Yasaya aykırı davranışta bulunmak suçundan sanık İsmail'in beraatine ilişkin, (Keles Sulh Ceza Mahkemesi)nce 18.9.1991 gün ve 6141 sayı ile verilen kararın, katılan tarafından temyizi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nce, 22.6.1992 gün ve 4950/8011 sayı ile; (Sanık, suç konusu yeri Gülsüm adlı kişinin istemi üzerine ücret karşılığı traktörü ile sürdüğünü ileri sürmesine, savunmanın tanık Gülsüm tarafından da doğrulanmasına, mahallinde yapılan keşifte sözkonusu sahanın orman tahdidi içinde kaldığı ve orman tahdit hattını gösteren sınır taşlarının da arz üzerinde mevcut olduğunun belirlenmesine göre, Gülsüm hakkında dava açılması sağlanarak, yargılamanın birlikte yürütülmesi ve kanıtların takdiri ile sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi) isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise, 7.10.1992 gün ve 29-43 sayı ile; (ihbarcı ile eşinin anlatımları mahkumiyete yeterli değildir. Gülsüm ise, sanık tarafından sürüldüğü ileri sürülen yerin sınırlarını dahi gösterememiştir. O halde sanığa talimat verdiği söylenemez. Bu nedenle Gülsüm hakkında dava açılması sanığın durumunu etkilemez) açıklaması ile önceki kararda direnmiştir.
Bu karar da, katılan tarafındansüresinde temyiz edildiğinden, dosya Yargıtay C. Başsavcılığı'nın "bozma" istekli 18.6.1993 gün ve 89750 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : İncelenen dosyaya göre;
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanığa, orman alanı olduğu iddia edilen yeri sürmesi konusunda talimat verdiği ileri sürülen Gülsüm hakkında, dava açılması sağlanarak, kanıtların birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekip gerekmediği hususundadır.
Sanığın, 100 m2. Devlet ormanını traktörüyle sürdüğü, 29.10.1989 günlü suç tutanağı sanığın kaçamaklı kabulü, ihbarda bulunan İbrahim ve eşi Şerife'nin yeminli anlatımları, 29.4.1991 tarihinde yapılan keşifte görüşüne başvurulan bilirkişiler Erol ve Kenan'ın raporları ve tüm dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır.
Ancak, kuruldaki müzakere sırasında soruşturmanın genişletilmesine gerek bulunup bulunmadığı hususunda görüşler ileri sürüldüğünden bu husus CYUY.nın 384. maddesi uyarınca mesele (sorun) niteliğinde olduğundan öncelikle oylanmış ve yasal oyçokluğuyla soruşturmanın genişletilmesine, diğer bir anlatımla Gülsüm hakkında dava açtırılması ve açılacak dava ile derdest davanın birleştirilmesi hususlarına gerek ve yer bulunmadığına karar verilmiştir.
Bu aşamadan sonra davanın esası hakkında yapılan oylamada, sanığın üzerine yüklenen suçun sübuta erdiği ve yasal unsurlarıyla oluştuğu benimsenmiştir.
Bu itibarla, direnme kararının esastan bozulmasına karar verilmelidir.
Karşı oy kullanan Kurul Üyeleri; direnme kararının haklı nedenlere dayandığını ileri sürmüştür.
SONUÇ : Yukarıda açıklandığı üzere sanığın suçu sabit görüldüğünden katılanın temyiz itirazlarının bu sebeple kabulü ile direnme kararının istem gibi (BOZULMASINA), 4.10.1993 gününde oyçokluğuyla karar verildi.