Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 1993/11
Karar No: 1993/151
Tarih: 10.05.1993

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Görevi kötüye kullanmak suçundan sanıklar Bekir, Musa, Mehmet ve Abdullah'ın TCK.nın 240. maddesi uyarınca birer yıl hapis, altışarbin lira ağır para cezası ve üçer ay mahrumiyetten yasaklanmalarına ilişkin, (İskendurun 2. Asliye Ceza Mahkemesi)nce 17.12.1991 gün ve 451-653 sayı ile verilen hükmün, sanıklar tarafından temyizi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nce, 8.12.1992 gün ve 7108/7662 sayı ile; usul ve yasaya uygun görülen hükmün oyçokluğuyla onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı ise, 18.1.1993 gün ve 21656 sayı ile;
(1- Yerel Mahkemece, iddianın doğruluğunun saptanması bakımından taşınmazlar üzerinde yapılan keşif sonucunda, bilirkişiler kurulu tarafından düzenlenen 19.4.1989 günlü raporda, hiçbir açıklama yapılmadan soyut olarak "mevki, konum ve büyüklük gibi hususların gözönünde bulundurulduğu" belirtilerek yaklaşık ikiyüzmilyon lira değer biçildiği görülmektedir.
Öncelikle belirlenen değerde kesinlik bulunmamakta, yaklaşık olduğu belirtilmiş bulunmaktadır.
Ayrıca, değer belirlenmesinde gözönüne alınan ölçütler yetersiz olup, inşaatın nevi, inşaat tarihi, ne gibi amaçlarla kullanılmaya elverişli bulunduğu getirebileceği muhtemel kira geliri gibi hususlar gözönüne alınarak, topluca ve açıklamalı bir değerlendirme yapılması gerekirdi. Bu durum karşısında yetersiz bilirkişiler kurulu raporu ile suça konu olan 6.8.1985 günlü tesbitte belirlenen değer oranında büyük bir fark oluştuğundan, çelişkinin yeni bir bilirkişi incelemesiyle giderilmesi gerekirken yeterli olmayan raporla yetinilmesi yasaya aykırıdır.
Kabule göre de; belirtilen değerler arasındaki bu fark karşısında, keşif sonucu düzenlenin raporun hükme esas alınması nedenlerinin karar yerinde açıklanmaması da yasaya aykırıdır) açıklamasıyla itiraz etmiştir.
Dosya, Yargıtay 1. Başkanlığına gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
 
KARAR : İncelenen dosyaya göre:
Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, hükme esas alınan bilirkişiler kurulu raporunun yeterli olup olmadığı ve kabule göre bu raporun yeterli görülüş nedenlerinin karar yerinde açıklanıp açıklanmadığı hususlarındadır.
1- Dosyanın, 19.4.1993 tarihinde yapılan birinci müzakeresinde; öncelikle kit personeli olan sanıklar Abdullah ve Bekir ile onların eylemine iştirak ettikleri kabul edilen diğer sanıkların memur gibi cezalandırılıp cezalandırılamayacakları tartışılmıştır.
(TCY. uygulanmasında kimlerin memur sayılacakları 279. maddede belirtilmiştir. Kaynak İtalyan Ceza Yasasının 207. maddesinden alınan TCK.nın 279. maddesi, 1936 yılında değişikliğe uğrayarak 1930 tarihli İtalyan Ceza Yasasının 357 ve 358. maddelerinde tanımlanan memur kavramı 279. maddede iki fıkra halinde düzenlenerek "kamu görevi" ve "kamu hizmeti" ayırımı getirilmiştir.
KİT.lerin çalışan personelin TCK.nın 279. maddesi kapasamında bulunmadığını saptayan yasakoyucu, bu kuruluşlarda çalışan bazı görevlilerin, belirli koşullarda memur gibi cezalandırılmaları gerektiğini benimseyerek özel hükümler getirmek yoluna gitmiştir.
1983 yılına kadar KİT.lerinden çoğunun kuruluş yasaları bulunmaktaydı. Bu kuruluşlarda çalışanların hangi hallerde memur gibi cezalandırılacakları kuruluş yasalarındaki, kuruluş yasası bulunmayan KİT.lerin çalışanları ise 3460 ve 440 sayılı Yasalardaki, hükümlere göre belirleniyordu.
20 Mayıs 1983 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 60 sayılı KHK. ile KİT.leri aynı çatı altında toplanarak, sanıklardan Abdullah ve Bekir'in çalışmakta bulundukları ............ Bankası bir KİT. olarak belirlenmiş ve 60 sayılı KHK. 22.10.1983 günlü Resmi Gazete'de Yayımlanarak yürürlüğe giren 2929 sayılı Yasa ile yasalaşmıştır.
60 sayılı KHK.nin 45. ve 48. maddesinde yer alan KİT. personelinin hangi hallerde memur gibi cezalandırılacaklarına ilişkin hüküm 2929 sayılı Yasaya aynen alınmıştır.
Açıklanan bu aşamaya kadar KİT çalışanlarının hangi hallerde memur gibi cezalandırılacakları hususunda bir sorun bulunmamaktadır. Ancak, 18.6.1984 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 233 sayılı KHK. ve 18.1.1988 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak 233 sayılı KHK. değiştiren 308 sayılı KHK. ile 2929 sayılı Yasa yürürlükten kaldırılmış, Anayasa Mahkemesi'nin 27.7.1989 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 5/55 sayılı kararı ile 233 ve 308 sayılı KHK.lerin bazı maddeleri iptal edilince, 29.1.1990 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 399 sayılı KHK. yürülüğe konulmuştur. Bu KHK.nin 11. maddesi ile KİT personelinin hangi hallerde memur gibi cezalandırılacağıkan ilişkin hüküm getirilmiştir.
Ancak, 399 sayılı KHK.nin 11. maddesi de 13.8.1991 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 1990/12 E., 1991/7 K. sayılı Anayasa Mahkemesi Kararı ile iptal edilmiştir.
Bunun üzerine, 11.2.1992 günül Resmi Gazete'de yayımlanan 3771 sayılı Yasa ile KİT.personelinin hangi hallerde memur gibi cezalandırılacakları yeniden düzenlenmiş bulunmaktadır.
KİT. personelinin memur gibi cezalandırılmalarını hükme bağlayan bu kronojik gelişmeyi böylece açıkladıktan sonra, KİT. personelinin bazı hallerde memur gibi cezalandırılacaklarına olanak sağlayan yasal düzenlemenin bir ceza hükmü olup olmadığını saptamak gerekir. Nasıl ki TCK.nın 279. maddesinde düzenlenen, kimlerin memur sayılacaklarına ilişkin hüküm veya TCK.nın genel genel hükümlerinde düzenlenen suça kalkışma (TCY. 61-62), teselsül (TCY. 80), iştirak (TCY 64-65), ceza hükmü taşıyan kurallarsa, KİT personelinin hangi hallerde memur gibi cezalandırılacağını düzenleyen hüküm de bir ceza hükmüdür.
9 Kasım 1992 gün ve 17863 mükerer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe konulan 2709 sayılı TC. Anayasası'nın 38/3. maddesine göre, suç ve cezalar ancak yasayla düzenlenebilir.
Anayasa'nın 91. maddesi uyarınca TBMM., Bakanlar Kurulu'na kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir. Ancak; olağanüstü haller ve sıkıyönetim ayrık kalmak üzere Anayasa'nın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bülümünde yer alansiyasi hak ve ödevler KHK. ile düzenlenemez.
Suç ve cezaların ancak yasal ile düzenlenebileceğini buyuran Anayasa'nın 38. maddesi, ikinci kısmın ikinci bölümünde yer almakta olup, KHK. ile bu hususta düzenleme yapılmasına  yasal olanak yoktur.
Esasen yasakoyucu, Anayasa'nın bu buyurucu hükmünü gözönüne alarak, 233 sayılı KHK.ye dayanak olan 2680 sayılı Yetki Yasasında, Anayasa'nın ikinci kısmının üçüncü bölümünde yer alan sosyal ve ekonomik konularla ilgili olarak düzenleme yetkisi vermiş bulunmaktadır.
O halde, suç ve cezanın ancak yasa ile konulabileceği ve yasa çıkarma yetkisinin de Anayasa'nın 6 ve 7. maddesi uyarınca TBMM.ne ait olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Anayasa'dan kayanaklanmayan bir yetkinin hiçbir kimse veya organ tarafından kullanılması kabul edilemez.
O halde, KİT personelinin bazı hallerde memur gibi cezalandırılacaklarına ilişkin özel yasalarda yer alan düzenleme bir ceza hükmüdür. Suç ve ceza hükmü içeren kuralların ancak yasayla düzenlenebileceği, yasa çıkarma yetkisinde TBMM.'ne ait olduğu gerçeği karşısında, bu hususlarda KHK. çıkararak Bakanlar Kurulu'nun düzenleme yapmasına anayasal olanak yoktur.
Bir suç ve ceza hükmünün düzenlenmesi nasıl yasa ile yapılmak gerekirse, yasalarda, yer alan bu tür bir düzenlemenin de ancak yasa ile ilga edilmesi ve değiştirilmesi olanaklıdır. Nitekim, 233 sayıl KHK.nin 63. maddesinde; "2929 sayılı Yasa ek ve değişiklikleri ile yürürlükten kaldırılmıştır" hükmüne yer verildiği halde, aynı KHK.nin 64. ve 308 sayılı KHK.nin 17., 399 sayılı KHK.nin 60. maddelerinde; "ceza hükümlerinin yasalaştığı tarihte yürürlüğe girecekleri" belirtilmiştir. Bu düzenleme karşısında KHK. koyucusu KİT personelinin bazı hallerde memur gibi cezalandırılabileceğine ilişkin düzenlemenin bir ceza hükmü olması nedeniyle ancak, bu ceza hükmüne ilişkin düzenlemelerin KHK.ler yasalaşınca yürürlüğe gireceğini açıkça benimsemekle, 2929 sayılı Yasanın 48. maddesinde yer alan ceza hükümlerinin KHK.ler yasalaşıncaya dek yürürlükte olduğunu kabul etmiştir.
Bu itibarla, 2929 sayılı Yasanın 48. maddesinde yer alan KİT. personelinin memur gibi cezalandırılacağına ilişkin hükmün; 233, 308 ve 399 sayılı KHK.ler ile yürürlükten kaldırıldığı söylenemeyeceğinden, Anayasa Mahkemesi'nin 13.8.1991 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 4.4.1991 gün ve 12/7 sayılı kararı üzerine, KİT. personelinin memur gibi cezalandırılacağına ilişkin bir yasal boşluk doğduğu ve boşluğun 13.2.1992 tarihinde yürürlüğe giren 3771 sayılı Yasa ile giderildiği ileri sürülemeyeceğinden bu hususa yönelik itiraz yerinde değildir.
2- Hükme dayanak yapılan bilirkişiler kurul raporunun yeterli olup olmadığı hususuna gelince; sanıkların oluşturduğu değer takdir komisyonunca, bir kredi talebiyle ilgili olarak, güvence gösterilip, üzerinde ipotek tesis edilecek olan taşınmazın suç tarihinde belirlenen değerinin, özellikle pek fahiş olarak gösterildiği, bilirkişiler kurulu raporundaki değer tesbiti ile aralarında oluşan önemli aykırılığın bu sebepten doğduğu anlaşıldığından yeni bir bilirkişi incelemesine gerek bulunmamaktadır. Maddi gerçek kesinlikle satandığına göre, bilirkişiler kurulunun değer tesbitinin hükme dayanak yapılmasında herhangi bir usul aykırılığı da söz konusu değildir.
3- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazında ileri sürülün hususlar birinci müzakere çözümlendikten sonra, itirazda zamanaşımı süresinin işleyip, işlemeyeceği, bir başka anlatımla itirazın olağan yasa yolu mu, olağanüstü yasa yolu mu olduğu hususu tartışılmıştır. Bu husus birinci müzakerede oyçokluğu sağlanamadığından ikinci müzakereye kalmıştır.
2. müzakerede Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının olağanüstü yasa yolu olduğu, Yargıtay Özel Dairelerince verilen onama kararlarına karşı itiraz vukuunda dava zamanaşımı süresinin gözetilmeyeceği aşağıdaki gerekçe ile ve oyçokluğuyla benimsenmiştir.
Yargılama Yasasında olağan ve olağanüstü olmak üzere iki tür kanun yolu düzenlenmiştir. Bunlardan olağan kanun yolları, kuralı; olağanüstü kanun yolları ise istisnayı okluşturur. Bir kanun yolunun olağan mı, olağanüstü mü olduğunu belirlemek için, verilen kararın kesin olup olmadığına bakmak gerekir. Kararın kesin olmaması birbaşka makamca denetlenmesi öngörülüyorsa, olağan kanun yolu, kararla işin sonuçlanması, uyuşmazlığın çözümlenmesi benimseniyorsa, yani denetim olanağı kapatılıyor ancak yine de hata olasılığına karşı bazı makam veya kişilere kanun yoluna başvurabilmek olanağı tanınıyorsa olağanüstü kanun yolu söz konusudur.
Yargıtay Ceza Dairelerinin temyiz yargılaması sonunda verdikleri kararların kesinliği evrensel bir ilkedir.
Ancak; kanunkoyucu, hukuka aykırı gördüğü Özel Daire kararlarına karşı Yargıtay C. Başsavcılığı'na itiraz yetkisi tanıyarak, Ceza Genel Kurulu'nun hakemliğine başvuru yolunu açmıştır. Sadece Yargıtay C. Başsavcısı için açılmış olan ve Yargıtay C. Başsavcısı'nın itirazı denilegelmekte olan bu yol, kesin bir karara karşı tanındığından olağanüstü sayılmalıdır.
O halde, temyiz yargılaması sonucunda Özel Dairelerin "ONAMA" kararları üzerine, karar kesinleştiğine göre, bu karara Yargıtay C. Başsavcılığı'nca itiraz halinde, öncelikle işin esasına girilmeli, hukuka aykırılık bulunmadığı, bir başka anlatımla Özel Daire kararı yeniden görüldüğü takdirde, Ceza Genel Kurulu'nda yapılan inceleme sırasında dava zamanaşımı süresi dolmuş bulunsa bile, bu husus gözönüne alınmamalıdır. Ancak, Özel Daire onama kararı hukuka aykırı görülerek kaldırıldığı ve Yerel Mahkeme hükmü bozulduğu takdirde, Ceza Genel Kurulu'nda inceleme yapılırken dava zamanaşımı süresi dolmuş bulunursa , CYUY.nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak esastan veya usulden karar bozulursa dava zamanaşımı nedeniyle, kamu davasının düşürülmesine karar verilmelidir.
İnceleme konusu davada; Ceza Genel Kurulu'nda yapılan inceleme sırasında dava zamanaşımı süresi dolmuşsa da, Özel Daire onama kararı ile hüküm kesinleşmiş ve Özel Daire onama kararı Ceza Genel Kurulu'nca yerinde görüldüğünden, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmiştir. Bu itibarla, Ceza Genel Kurulu'nda inceleme yapılılırken oluşan dava zamanaşımı gözönüne alınamaz. Zira, Özel Daire onama kararı ile hüküm kesinleşmiş bulunmaktadır.
Bu itibarla, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
 
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazında ileri sürülen soruşturmanın genişletilmesine yönelik sebep yönünden itirazın 19.4.1993 tarihinde yapılan birici müzakeresinde oybirliğiyle,
2- Sanıkların memur gibi cezalandırılabileceklerine 19.4.1993 tarihinde yapılan birinci müzakerede 2/3'ü aşan oyçokluğuyla,
3- İtirazda zamanaşımının gözetilmeyeceğine ve itirazın (REDDİNE), 10.5.1993 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini