 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 1993/10-175
K. 1993/216
T. 4.10.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- 3167 SAYILI KANUNA AYKIRI DAVRANIŞ
KARAR ÖZETİ Karşılıksız çek keşide etmek suçundan yargılanan ve suça konu çek bedelini % 10 tazminatı ve gecikme faizi ile birlikte, 3863 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önceki dönemde icra marifetiyle ödeyen sanığın, 3167 sayılı Yasayı değiştiren 3863 sayılı Yasanın getirdiği yasal olanaktan (kamu davasının düşürülmesi) yararlandırılması gerekir.
(3167 s. Çek K. m. 16/2)
Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanık Bülent'in; 3167 sayılı Yasanın 16/1, T.C. Yasasının 59 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca 1:500.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin, (Denizli 2. Aslîye Ceza Mahkemesi)nce 16.6.1992 gün ve 875-649 sayı ile verilen kararın, sanık tarafından temyizi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay Onuncu Ceza Dairesi'nce, 4.5.1993 gün ve 2051-5206 sayı ile; (icra marifeti ile ödeme rızai bir ödeme niteliğinde olmadığından, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmeyerek, usul ve yasaya uygun bulunan kararın onanmasına) karar verilmiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı ise, 23.6.1993 gün ve 65256 sayı ile; (sanığın 2.8.1991 tarihinde Denizli 3. icra Müdürlüğü'ne, 570.000 lira olan çek bedeline karşılık, 870.000 lira ödediği anlaşılmaktadır. 26.1.1993 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve 3167 sayılı Yasada değişiklik yapan 3863 sayılı Yasanın getirdiği ve 3 ay süreyle yürürlükte kalan hükme göre; "çekin karşılıksız kalan bölümünün % 10 tazminat ve gecikme faizi ile birlikte muhatap bankaya veya herhangi bir şubesine yatırılması veya şikayetten vazgeçilmesi halinde kamu davası ve cezanın tüm sonuçları ile ortadan kaldırılacağı" olanağı sağlanmıştır. Esas olan, çek bedelinin, hamilin zararını önleyecek biçimde ödenmesidir.
3863 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önceki dönemde icra Müdürlüklerine yapılan ödemelerde de açıklanan sonuçların doğması hakkaniyete ve yasanın amacına uygundur.
Aksi halde, icra Müdürlüklerine ödemede bulunanların ikinci kez muhatap bankaya da ödemede bulunmaları sonucu doğar ki yasa koyucunun böyle bir durumun doğmasını amaçladığı söylenemez) açıklaması ile itiraz etmiştir.
Dosya, 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
incelenen dosyaya göre;
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, karşılıksız çek keşide etmek suçundan yargılanan ve suça konu çek bedelini % 10 tazminatı ve gecikme faiziyle birlikte, 3863 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önceki dönemde icra marifetiyle ödeyen sanığın, 3167 sayılı Yasayı değiştiren 3863 sayılı Yasanın getirdiği yasal olanaktan (Kamu davasının düşürülmesi) yararlanıp, yararlanamayacağı hususundadır.
Sanık tarafından keşide edilen suça konu karşılıksız çekin bedeli 570.000 liradır. Hamil tarafından sanık (keşideci) aleyhine girişilen icra takibi sırasında,çek bedeli % 10 tazminat ve gecikme faiziyle birlikte, Denizli 3. icra Müdürlüğü'nün ilgili dosyasına sanık tarafından yatırılarak borç yasal eklentileriyle birlikte tamamen ödenmiştir.
26.1.1993 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve 3167 sayılı Çek Yasasında değişiklik yapan 3863 sayılı Yasanın üç ay süre ile yürürlükte kalan geçici hükmüne göre; "Çekin karşılıksız kalan bölümünün % 10 tazminatı ve gecikme faizi ile birlikte muhatap bankaya veya herhangi bir şubesine yatırılması veya şikayetten vazgeçilmesi halinde, kamu davası ve cezanın tüm sonuçları ile ortadan kaldırılacağı" olanağı sağlanmış bulunmaktadır.
Yasakoyucu bu düzenleme ile, çek bedelinin hamilin zararını karşılayacak biçimde ödenmesini sağlamak istemektedir. Yasanın lafzına sıkı sıkıya bağlı kalınarak, bu ödemenin rızaya dayalı olarak, muhatap bankaya veya herhangi bir şubesine yatırılması gerektiğinin öngörüldüğü söylenemez. Esasen, bu düzenlemenin getirilmesinde etken olan hususlardan birisi de, çek hamilinin, karşılıksız çek keşide etmek suçundan yargılanan sanıktan (keşideci), çek bedelinin % 10 tazminatı ve gecikme faizi dışında yüksek meblağlar talep ederek, şikayetten vazgeçme hakkını kötüye kullanmasının önlenmek istenmesidir.
Kaldı ki, 3863 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önceki dönemde, icra marifetiyle de olsa çek bedelini % 10 tazminatı ve gecikme faiziyle birlikte ödeyerek, hamilin zararını gidermiş olan keşidecinin (sanık), yasanın lafzına sıkı sıkıya bağlı kalınarak bir kez de muhatap banka veya herhangi bir şubesine ödemede bulunmasını istemek ve böyle bir sonucu beklemek hak ve adalet kurallarına tamamen aykırı biçimde sonuçların doğmasına yol açar. Şöyle ki, böyle bir ödeme sonucunda, çek hamilinin malvarlığında, keşideci aleyhine sebepsiz zenginleşme sonucu doğar ki, böyle bir duruma hukuk düzeninin olanak vermeyeceği hiç bir duraksamaya yolaçmayacak biçimde açıktır.
Eğer, icra takibine konu edilen çek bedeli icra marifetiyle tahsil edilmemiş, icra takibi keşidecinin (sanık) olumsuz davranışları sonucunda sürüncemede kalmış olsaydı, köyü niyetli olan keşideci (sanık) 3863 sayılı Yasanın getirdiği bu olanaktan yararlanırken, herhangi bir nedenle keşide ettiği çekin karşılığını bulunduramayan ve bu nedenle hakkında dava açılan, ancak icra takibi üzerine, durumu biraz iyileşince, çek bedelini eklentileriyle icra marifetiyle ödeyen keşideciyi, 3863 sayılı Yasanın getirdiği olanaktan yoksun kılmak, yasakoyucunun amacına ve genel hukuk kurallarına uygun değildir.
Bu itibarla, icra marifetiyle de olsa, çek bedelini % 10 tazminatı ve gecikme faiziyle birlikte ödeyen keşideci (sanık), 3863 sayılı Yasanın getirdiği olanaktan yararlanmalıdır.
Bu nedenle itirazın kabulüne karar verilmelidir.
S o n u ç Açıklanan nedenle, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulüyle, Özel Daire onama kararı kaldırılarak Yerel Mahkeme kararının (BOZULMASINA), 4.10.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.