 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1992/356
K: 1993/15
T: 01.02.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Hakaret suçundan sanık Kıymet Beğen'in beraatine ilişkin Adapazarı 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nce verilen 11.7.1991 gün, 167/543 sayılı hükmün, şahsi davacı vekili tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen;
Yargıtay 2. Ceza Dairesi 18.2.1992 gün, 1357/1839 sayı ile:
"Tanık Hanife Güz'ün duruşmada hakaret edenin sanık olduğunu söylemesi, keşifte ise arkadan işittiğini ifade etmesi, tanık Nuran Güz'ün de duruşmada, hakaret edenin sanık olduğunu söylemesi ve keşifte de sanığı teşhis etmesi karşısında bir mübayenetin söz konusu olmadığı, tanık beyanlarının birbirini doğruladığı ve tamamladığı, suçun sübuta erdiği gözetilmeden yerinde olmayan gerekçe ile sanığın mahkumiyeti yerine beraatine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozmuş,
Yerel Mahkeme 7.5.1992 gün, 247/307 sayı ile:
"Olayın geçtiği apartmanda oturan tanıklar; evde olduklarını, hakaret edildiğini duymadıklarını söylemişlerdir. Tanık Hanife Güz, hakaret edilince davacının bayıldığını, komşu Güler'in gelip kendisini teskin ettiğini söylemişse de tanık Güler (Güner) Koşer, böyle bir olayın olmadığını beyan etmiştir. Ana-kız olan ve apartmanda tesadüfen bulunduklarını söyleyen tanıklar Hanife ve Nuran Güz'ün beyanları çelişkili olup ikaz üzerine ifadelerini değiştirmişlerdir. Bu nedenle ifadeleri samimi değildir. Apartmanda oturan ve her iki tarafın da ahlaki durumlarını bilen tanık beyanlarına itibar edilmiştir" gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de Yargıtay'ca incelenmesi, şahsi davacı vekili tarafından süresinde istenildiğinden dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının "bozma" istemli 8.12.1992 tarihli tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Hakaret suçundan sanık hakkında açılan şahsi davada, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, suçun sübutuna ilişkindir.
Şahsi davacı, olay günü oğlunu yolculamak için apartman sahanlığına çıktığında, alt katta oturan sanığın "babam memleketten gelsin seni snk. ettireceğim, orospu" diyerek hakaret ettiğini iddia etmiştir. Sanık, yüklenen suçu inkarla; olay günü evde oturduğunu, hakaret etmediğini savunmuştur.
Tanıklar Hanife Güz ve Nuran Güz, olay günü şahsi davacıya çeyiz yaptırmak için geldiklerini, davacının kapıda oğlunu uğurladığı sırada aşağıdan "sapık" dendiğini, eğilip baktıklarında sanığın, yukarda açıklanan sözleri sarfederek davacıya hakaret ettiğini beyan etmişler, yapılan keşifte sanığı göstermişlerdir.
Savunma tanıkları ise, aynı apartmanda oturduklarını, sanığın hakaret ettiğini duymadıklarını, böyle bir olayın vukubulması halinde duyabileceklerini söylemişlerdir.
Sanık ve şahsi davacı aynı apartmanda oturmaktadırlar. Aralarında, kavga boyutunda etrafırahatsız edecek şekilde bir olay geçmemiştir. Bu nedenle, evlerinde oturan, kapıları kapalı bulunan tanıklar tarafından duyulmaması mümkündür.
Şahsi davacının iddiası, tanık beyanları, mahallinde yapılan keşif ve tüm dosya kapsamıyla sübuta erdiği halde yazılı şekilde beraat kararı verilmesi yasaya aykırı olup direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün istem gibi (BOZULMASINA), 1.2.1993 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.