 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 1992/1-286
K. 1992/309
T. 23.11.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
EMNİYET AMİRİ
ADAM ÖLDÜRMEK
MEMURLUK VASITALARINI SUÇTA KULLANMAK
ÖZET Sanığa ait tabanca, emniyet hizmetleri sınıfı personeline görevde kullanılmak üzere satılmış olsa bile, bu tabanca ile işlenen suçta, TCK.nun 281. maddesi hükmü uygulanır.
(765 s. TCK. m. 448, 281, 51/2, 59)
Adam öldürmek suçundan sanık Osman'ın, TCY.nın 448, 281, 51/2, 59. maddeleri gereğince 7 yıl 9 ay 10 gün ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına ve fer'i ceza tayinine ilişkin, (Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi)nce verilen 26.6.1990 gün, 202/143 sayılı hükmün davaya katılan ve sanık vekilleri tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 6.12.1990 gün, 2786/3097 sayı ile; "Ölü muayene ve otopsi tutanağı ile ilk sayfasının C. Savcısı tarafından imzalanmaması" nedeniyle hükmü bozmuş, bozmaya uyan Yerel Mahkeme bozma gereğini yerine getirdikten sonra sanığın cezalandırılmasına karar vermiş, sanık ve katılan vekillerinin temyizi üzerine Özel Daire, 18.12.1991 gün, 2649/3180 sayı ile;
"Bursa Emniyet Müdürlüğü'nün 30.5.1990 tarihli ve 633 sayılı yazısından, sanığın suçta kullandığı tabancanın "Devlete ait olduğundan" söz 'edilmişse de, aynı yazıda bu tabancanın sanığa satıldığının da belirtilmesi karşısında memuriyetine ait kuvvet ve vasıta olarak kabul edilemeyeceği halde, verilen cezanın TCK.nun 281. maddesiyle artırılması' isabetsizliğinden hükmü bozmuştur.
Yerel Mahkeme, 31 .3.1992 gün, 23/56 sayı ile;
"Sanığın olayda kullandığı zati silahı, memuriyeti süresince devlet malı silah statüsündedir. İhraç, sicilen emekli, istifa halinde zati demirbaş tabancası geri alınacaktır. Sanık olay tarihinde görevdedir, memuriyetten ihraç edilmemiştir. Bu nedenle TCY.nın 281. maddesi uygulanmalıdır' gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
BU hükmün de, Yargıtay'ca incelenmesi sanık vekili tarafından süresinde istenildiğinden dosya, Yargıtay C. Başsavcılığı'nın bozma istemli 16.10.1992 tarihli tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Emniyet amiri olan sanığın, adam öldürmek suçundan TCK.nun 448, 281, 51/2, 59. maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilen olayda; Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluş ve sübutta bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Çözümlenecek sorun; suçta kullanılan tabancanın sanığın memuriyetine ait kuvvet ve vasıta olup olmadığı hakkında TCK.nun 281. maddesinin uygulanıp uygulanamayacağına ilişkindir.
Uyuşmazlığın çözümü de öncelikle suçta kullanılmış bulunan silahın hukuki statüsünün belirlenmesi gerekir.
17 Mart 1989 günlü Resmi Gazetede, "Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Görevlerinde Kullanılmak Üzere Bedeli Mukabili Zati Demirbaş Tabanca Satışına Dair Yönetmelik" yayınlanmıştır. Yönetmeliğin amaç ve kapsamı birinci madde ile şu şekilde belirtilmiştir: "Bu yönetmelik Emniyet Genel Müdürlüğü'nce temin edilen tabanca ve mermilerin Emniyet hizmetleri sınıfı personeline görevlerinde kullanılmak üzere bedeli mukabilinde zati demirbaş tabanca olarak satılması, bu tabancaların personele ayrılması, ihraç edilmesi ve benzeri sebeplerle görevi bırakmaları halinde geri alınması, usul ve esasları ile satın alma şekli ve şartları zayii, hasar, onarım, kadro atamaları dışında bırakılması; eğitim ve görevde kullanılan mermilerin bedelli veya bedelsiz temini esas ve usullerini belirlemek amacıyla hazırlanmıştır'. Olayda kullanılan silahın hukuki statüsüne ilişkin 3. maddenin 1. bendinde, "Zati Demirbaş Tabanca Emniyet Teşkilatı kuvvetinde kayıtlı Devlet malı silahı iken bu yönetmelik hükümleri gereği emniyet hizmetleri sınıfı personeline bedeli mukabili satışı yapılan personelin memuriyeti süresince devlet malı silah statüsünü muhafaza eden görevi süresince taşımak ve kullanmak zorunluluğu olan üçüncü kişilere satış, devir ve hibesi yapılamayan ancak; personelin emekli olup, memuriyetten ayrıldığında kamu kaydından çıkarılarak personelin zati malı olacak silahı" ifade edeceği öngörülmüştür. 10. maddede; "Personel; görevde bulunduğu sürece kendisine satışı yapılan zati demirbaş tabancasını başkasına devir edemez, satamaz ve hibe edemez", 11. maddede ise; "Personelin ihraç, Sicilen Emekli, istifa veya emniyet hizmetleri sınıfından diğer bir sınıfa ayrılması ve benzeri hallerde satışı yapılan zati demirbaş tabancası geri alınır. Ödediği miktar aynen iade edilir', 12. maddede; "açığa alınma, geçici olarak görevden uzaklaştırma, işten el çektirme, tutuklanma, gözaltına alınma ve benzeri haller ile akli dengesizlik gösteren personelin tabancası birimince geçici olarak alınıp muhafaza edilir; Ancak; bu hallerin meslekten çıkarmayı gerektirdiğinde geri verilmez, ödediği fiyat üzerinden parası iade edilir" denilmiştir.
Birbirini doğrular ve tamamlar nitelikte getirilen bu düzenlemeler hep birlikte değerlendirildiğinde görülmektedir ki, "Zati Demirbaş Tabanca" üzerinde, ilgili mülkiyet hakkının sağladığı hakları Medeni Kanunun anladığı anlamda kullanamamakta ve dolayısıyla özel hukuk hükümlerine dayanan bir mülkisel hakkı doğmamaktadır. Burada, takyitli bir mülkiyet hakkı da söz konusu olmayıp, Taliki şarta bağlı bir özel mülkiyet kurulmak istenmektedir. Ayrıca bu tabancaların "Devlet Malı Olma" niteliği korunduğu gibi "Görev Süresince Taşımak" ve "Görev Süresince Kullanılmak" zorunluluğu da açıkça hükme bağlanmak suretiyle görevle sürekli ilişki de sağlanmıştır.
Olayda kullanılan tabancanın yukarıda açıklanan nitelikleri karşısında "Tabancanın özel koşullar altında sanığa satılmış bulunması" TCK.nun 281. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmesine engel teşkil etmeyeceğinden bu yöne ilişkin direnme isabetli bulunmaktadır. Direnme kararı onanmalıdır.
S o n u ç Yukarıda açıklanan nedenlerle usul ve yasaya uygun olan direnme kararının (ONANMASINA), isteme aykırı olarak 23.11.1992 günü oybirliğiyle karar verildi.