Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 1991/9-137
K. 1991/147
T. 6.5.1991

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • KANUN DIŞI YAKALAMAK TUTUKLAMAK
  • 466 SAYILI KANUN GEREĞİ TAZMİNAT
  • BERAAT KARARI
  • DAVA AÇMA SÜRESİ
 
ÖZET : Henüz kesinleşmemiş bir karara dayanılarak tazminat davası açılması ve hak düşürücü süresinin hükmün tebliğinden sonra başlatılması olanaksızdır. Dava açma süresi, hakkında verilen beraat kararının kesinleştiğinin tutuklu kalan davacı ya bildirilmesi ile başlanacağından bu yönde araştırma yapılarak sonucuna göre davanın süresinde olup olmadığının saptanması için direnme hükmünün BOZULMASINA karar verilmelidir.
(466 s. KDYTK. m. 2/1)
(1412 s. CMUK. m. 322)
 
466 sayılı Yasaya göre maddi ve manevi tazminat isteğinde bulunan Hasan'ın bu davasının reddine ilişkin, (Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi)nce, 31.10.1989 gün 318/343 sayı ile verilen hükmü, davacı vekilinin temyizi üzerine inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 12.4.1990 gün 798/1567 sayı ile;
 
"1- Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 28.11.1988 gün ve 447/502 sayılı kararı ile süreklilik gösteren yargısal görüşü karşısında tutuklu kalıp beraat eden sanıklara beraat kararının kesinleştiği tebliğ edilmeden veya kesinleşme tarihinden haberdar olduğu tarih kesin olarak tespit edilmeden 466 sayılı Kanunla tanınan dava açma süresinin işlemeye başladığından söz edilemeyeceği cihetle, kesinleşen beraat kararının ilgili sanığa tebliğ edilip edilmediğinin, tebliğ edilmiş ise tebliğ tarihinin araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde tazminat isteminin süre yönünden reddine karar verilmesi,
 
2- Kabule göre;
 
Sanığın ceza davasındaki vekilinin yetki ve görevi ceza davasıyla sona ermiş olup tazminat davası yeni ve başka bir dava olması nedeniyle sözü edilen tebligatın bizzat sanığa yapılması zorunlu iken sürenin, ceza davasındaki vekiline yapılan tebligattan başlatılmış olması" isabetsizliğinden bozulmasına, "hükmün onanması gerektiği" ve beraat kararının tebliği yeterli olup ayrıca kesinleşme hususunda tebligat yapılmasında zorunluluk olmadığı" karşı oyları ile ve oyçokluğuyla karar vermiştir.
 
Yerel Mahkeme, 12.6.1990 gün 224/210 sayı ile;
 
"Gıyabi kararın tebliğinden başka, ayrıca kesinleşme hususunda yeni bir tebligat zorunluluğu yoktur. Kesinleşmiş karara ittila koşulu bulunmamaktadır. Dava, beraat kararının tebliğinden itibaren üç ay içersinde açılmamıştır.Reddine karar verilmelidir" gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
 
Bu hükmün de Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenildiğinden dosya, Yargıtay C. Başsavcılığı'nın bozma istemli 20.4.1991 tarihli tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
 
Dosya içeriğine göre;
 
Yasa dışı örgüte üye olmak suçundan 9.3.1982 günü gözaltına alınan ve 16.4.1982 tarihinde tutuklanan davacı, 11.1.1983 günü tahliye olmuş, İstanbul Sıkıyönetim İki Nolu Askeri Mahkemesi'nin 29.7.1986 gün 2/178 sayılı kararı ile beraat etmiştir.
 
Davacıyı, beraat ettiği ceza davasında temsil etmeyen yeni vekili, 1.9.1987 tarihinde mahkemeye başvurarak 466 sayılı Yasaya göre maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Yerel Mahkeme, davacı-sanık ve vekilinin yokluğundan verilen beraat kararının 25.2.1987 günü sanık vekiline tebliğ edildiği ve hükmün 6.4.1987 tarihinde kesinleştiği, bu tarihten itibaren üç aylık yasal sürede dava açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş, davacı vekilinin temyizi üzerine Yerel Mahkeme kararı Özel Dairece bozulmuştur.
 
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, tazminat davasının süresinde açılıp açılmadığına ilişkindir.
 
21 .4.1975 gün, 3/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile Ceza Genel Kurulu'nun 28.11.1988 gün, 447/502 ve 15.10.1990 gün, 194/229 sayılı kararlarında açıklandığı üzere, yasal hakların kullanılmasını sağlayabilmek için ilgililerin, haklarındaki karar ve hükümlerden haberdar edilmeleri usul hukukunun ana kurallarındandır. Bildirilmeyen bir karar sonucunda, kişilerin yasal haklarını arayamaz ve alamaz durumda bırakılmaları adalet ilkeleri ile bağdaşamaz.
 
466 sayılı Yasanın 2. maddesinin ilk fıkrasında, "1. maddede yazılı haksız tutuklama ve benzeri nedenlerle zarara uğrayanların, kendilerine zarar veren işlemlerin yapılmasına esas olan iddialar sebebiyle haklarında açılan dava sonunda verilen kararların kesinleştiği veya bu iddiaların mercilerince karara bağlandığı tarihten itibaren üç ay içinde dava açarak uğradıkları her türlü zararın tazminini isteyebileceği" belirtilmiştir. Burada yasa koyucu, davacının bildiği bir kesinleşmeyi kastetmiştir. Bu durumda, maddedeki "kesinleşmiş karar" sözünü ilgilinin haberdar olduğu kesin karar anlamında yorumlamak gerekir. Yasadaki üç aylık başvuru süresi, davacının beraat kararının kesinleştiğini öğrendiği tarihten itibaren başlamalıdır.
 
Öte yandan, beraat kararının sanık veya vekilinin yüzüne karşı tefhim olunması veya yokluklarında verilen hükmün tebliğ olunması da yeterli değildir. Tefhim veya tebliğ edilen karar, kesinleşmiş bir beraat kararı değildir. Ayrıca ceza davasındaki vekilin yetki ve görevi, ceza davası ile sona ermiş olup, tazminat davası ise yeni bir davadır. Ceza davasının takip eden vekilin tazminat davası açma ve takip etme yükümlülüğü de yoktur.
 
Beraat kararlarının Yargıtay'ca onanması veya CMUY.nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak davanın esasına hükmedilmek suretiyle Yargıtay'ca doğrudan beraat kararı verilmesi halinde de, Yargıtay kararının Yerel Mahkemece ilgiliye tebliği gerekir.
 
Açıklanan nedenlerle, beraat kararı ister yüze karşı isterse gıyapta yenisin, kesinleştikten sonra vaki tebliğden itibaren, 466 sayılı Yasanın öngördüğü üç aylık yasal dava açma süresi işlemeye başlayacaktır.
 
Olayımızda, sanık ve ceza davasını takip eden vekilinin yokluğunda verilen İstanbul Sıkıyönetim İki Nolu Askeri Mahkemesi'nin 29.7.1986 tarihli kararı, sanık vekiline 25.2.1987 günü tebliğ edilmişse de, kararın bu tarihte kesinleşip kesinleşmediği ve komutanlıkça temyiz edilip edilmediği bilinmemektedir. Nitekim, Askeri Mahkemece; kararın 6.4.1987 tarihinde kesinleştiği bildirilmiştir. Henüz kesinleşmemiş bir karara dayanılarak tazminat davası açılması ve hak düşümü süresinin hükmün tebliğinden başlatılması olanaksızdır. Dava açma süresi, hakkında verilen beraat kararının kesinleştiğinin tutuklu kalan davacıya bildirilmesi ile başlayacağından bu yönde araştırma yapılarak sonucuna göre davanın süresinde olup olmadığının saptanması için direnme hükmünün BOZULMASINA karar verilmelidir.
 
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Üye; mahkemece gösterilen gerekçeye göre direnme hükmünün onanması doğrultusunda oy kullanmıştır.
 
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün istem gibi (BOZULMASINA), 6.5.1991 günü oyçokluğuyla karar verildi
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini